BÖLÜM 7: BİR ABİ-KARDEŞ MESELESİ

372 272 25
                                    

BÖLÜM  7: Bir abi-kardeş meselesi

Görkem’den                                                       13.08.2019–01.00

“Tamam mısın abi?”

“Tamam tamam, hadi bas.”

Doruk arabayı çalıştırdı, bense arkama yaslandım, sadece bunu yaptım. Elimden hiçbir şey gelmiyor gibi hissediyordum. İçimde kötü bir his vardı. Kız kardeşlerimden birini korumaya gidiyordum ama ikisi yanımda değildi. Doğru mu yapıyordum?

“Doruk dur!”

“Abi! Ne oldu?”

“Doğru mu yapıyoruz?”

“Hangi konuda?”

“Kızları burada bırakma, onlara bunu anlatmama konusunda.”

“Abi biz bunu daha kaç kere konuşacağız? Kızları burada bırakmama gibi bir ihtimal olsaydı onu uygulardık. Sen de bunu çok iyi biliyorsun ki kızları götürebilmemiz için her şeyi anlatmamız gerekiyor onlara. Anlatırsak da endişelenirler. Aybüke’yi düşün, kız yıkılır. Yağız’a güvendi, o adamda bir şey çıkarsa nasıl üzülür. Ve daha da önemlisi kızın babası abi. Babası! Kolay mı sence? Üniversite zamanlarımızı düşünsene bir. Kızı zar zor toparladık, üstelik bunda Nazlı’nın etkisi çok büyüktü. Ama şimdi Nazlı yanında değil. Bu sefer onu kaldıramayız, anlıyor musun? Zaten Nazlı’ya anlatmamızın sebeplerinden biri de bu değil mi? Nazlı en soğukkanlı olan kişi. Yapabileceğimiz tek şey bu. Önce tehlikeyi yok edeceğiz sonra yapılacağı yapacağız. Okey mi? Rahatladın mı? Devam edebilir miyim?”

Kafa sallamakla yetindim ama Doruk da çok iyi biliyordu ki ne derse desin içimi rahatlatamazdı. Endişeliydim, yapacak bir şeyimse yoktu. Arkama yaslandım ve biraz rahatlamaya çalıştım. Kulağımdan kayıp giden hafif müzik sesiyle uykuya daldım.

“Doruk kalk oğlum. Geldik!”

“Geldik mi?”

“Evet merkezdeyiz. Nazlı’yı arayacağım bir yer belirleyip buluşacağız dediğimiz gibi.”

“Saat kaç?”

“11.31”

“İyi tamam ben çıkıp bir hava alayım, kendime geleyim. Sen de ara, buluşalım sonra.”

“Tamam.”

İşte başlıyorduk. Doğru ya da yanlış bir yola girmiştik ve artık geri adım atmak saçma bir ihtimalden ileri değildi. Korkuyorduk, kendimiz için değil, hayatımızdaki üç kız için. Endişeliydik, yine kendimiz için değil, Ece, Nazlı ve Aybüke için. Endişelerimizi ve korkularımızı bir kenara bırakarak mantıklı hareket etmek zorundaydık. Tek yol buydu, başkası olsaydı onu denerdik zaten.

Rehberimden Nazlı’nın adını bulup arama tuşuna bastım.

“Alo?”

“Alo! Nazlı, güzelim nasılsın?”

“İyiyim Görkemciğim sen?”

“İyiyim ben de. Nazlı ben sana şey diyeceğim, ııı… Yanında biri var mı?”

“Yok, yalnızım mutfakta.”

“Tamam, mutfağın kapısını kapat ve beni dikkatle dinle.”

Arkadan bir kapı kapanma sesi, ardından Nazlı’nın endişeli ve meraklı sesi duyuldu.

“Kapattım dinliyorum da hayırdır noluyor?”

“Nazlı biz Adana’dayız şu an.”

“Gerçekten mi? Neredesiniz konum atayım.”

DOMİNO Where stories live. Discover now