28.Bölüm

4.7K 255 16
                                    

Umarım sen ve ailende ki herkes iyidir. Herkese geçmiş olsun ve başı sağolsun.

Keyifli okumalar, yani umarım.

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
"Hâlâ senin yatıp dinlenmen gerektiği konusunda ısrarcıyım." Alparslan sesli bir nefes verdi ve benim konuşmalırımı takmayıp arabayı sürmeye devam etti. Bugün pazartesiydi staj için rapor vermiştim iki gün gitmeyecektim.

Babam bana yazdıktan sonra o eve gitmek için bir bahane olmuştu,eşyalarımı alacaktım. Bugün tam evden sessizce çıkacakken kedi gibi ensemden yakalamıştı Alparslan beni ve zorla arabasına bindirip gideceğim yere sürmeye başlamıştı.

Kırmızı ışıkta durunca salladığımım farkında bile olmadığım bscağımın üstüne elini koydu, elektirik çarpmış gibi irkildim, kalp atışlarım daha da hızlandı. "Sana bundan sonra senin ensenden inmeyeceğimi söylemiştim. Her zaman yanında olacağımı da söylemiştim." Masmavi gözlerine hiçbir şey söylemeden baktım.

Ben ona dalmış bakarken o gülüp elini bı sefer yanağıma yasladı. Avucunun sıcaklığı bana güvenli gelmişti, kedi gibi mırlayıp avucuna yanağımı sürtecektim kendimi tutmasaydım. Baş parmağı koyu halkalar oluşmuş göz altımı okşadı, "Güzel bebeğim benim." Dedi içli içli. Ah hadi ama, zayıf halkadan vuruyordu! Yeşil ışık yanınca kendisini geri çekti.

Titrek bir nefes alıp kafamı cama yasladım. Çıkmaya iznim olmadığı sokağa girdik. Küçükken annemin psikolojik sıkıntıları vardı;ben doğduğum zamanlar annem ilaçlar kullanmış panik atak, paranoya gibi hastalıkları varmış. Bu yüzden bebekliğimi ve belli bir yaşıma kadar benimle olan şeylerini hatırlamazdı.

Bu yüzden anneme asla kızmadım çünkü bu onun suçu değildi. İlkokul çağlarında bende dışarı çıkıp top oynamak isterdim ama annem izin vermezdi. Çok ısrar ettiğimde de beni odaya kapıtırdı. Okul ev arası gidip gelirdim, zorbalık ya da dışlanmamın sebeplerinden biri de bence buydu. Arkadaş grubum olursa orada dışlanan kişi mutlaka ben olurdum.

Sekizinci sınıfa gidiyordum ve on iki yaşındaydım. O gün sınafa girdiğimde kimse yoktu, erken geldim zannettim. İki ders geçti hocalar gelmedi, o katta nöbet olan bir hoca beni fark edip neden burada olduğumu sordu. İlk başta anlamamıştım, daha sonra öğrendim ki sınıfça piknik varmış, telefonum yoktu bu yüzden sınıf grubunda da yoktum. Sınıfta bu konu konuşulmuştu ama benim haberim yoktu. Bana söylememişlerdi.

O hocaya unutmuş gibi yapıp okuldan çıkmıştım. Sınıftan az da olsa muhabbetim olduğu birisine bunu söylediğimde bana dediği, "Annen hiçbir şeye izin vermiyor diye sorma gereği duymadılar." Demişti. Kafa sallayıp geçmiştim o zaman.

Düşüncelerimden çıkaran sesle ona döndüm. Saf şefkat ve ilgi ile bana bakıyordu, onu bulduğum için mutluydum. "İstersen gitme. Hatta geri gidelim niye geldik ki biz!" Dedi ve tekrar arabayı çalıştıracakken elinin üzerine elimi koydum. "Sorun olmayacak." Dedim ona ben bile inanmazken onun inanmasını beklemedim ki öylede oldu.

Endişe ile bana bakarak elimi sıkıca tuttu, "Bok sorun olmayacak. Kendimi bile kandırabilirin Ayça ama beni asla. Kendime bu eziyeti çektirmek zorunda değilsin." Dedi haklıydı ama eninde sonunda karşılsşacaktık. Ona gerçek bir gülümseme sundum ve geri çekildim. Kemerimi açtım kapıyı açıp bir adım atınca kolumda elini hissettim, "En ufak kötü bir şey hissedersem seni çekip alırım oradan. Sinek bile ısırsa o evi onların başına yıkarım." Yüzüne bakmadım eğer bakarsam duramaz ağlardım.

Duyguları çok yoğun hissediyordum. Arabadan inip çocukluğuma, ergenliğime,her şeyime şahit olan apartmanın girişine yürümeye başladım. Aile binası, Ilıç Apartman. Aman ne aile ne aile(!). Gelini daha iki aylık hamileyken çimento taşırttıran, çocuğunu aldırmak için baskı yapan,onu her zaman küçük gören insanların olduğu ve oğullarına hiçbir şey demediği 'aile' apartmanı.

Küçük Kızım||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin