37.Bölüm

1.8K 109 5
                                    


Merhaba nasılsın? Umarım iyisindir.

Keyifli okumalar🪷

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

°°°°°°°°°°°°°°°°

On Sene Önce (Ayça 11 yaşında. Okula beş yaşında başladı ve sınıf atlayarak okudu. Yani diğerlerinden üç yaş küçük)

"Gözlüğümü verir misin?" Kısık çıkan sesi ile duvara daha çok sindi Ayça. Önünde onun deyimi ile ruh emiciler vardı; sarışın kız gülerek kafasını iki yana salladı "Fen notlarını ver, gözlüğünü al." Dedi alayla.

Ayça kafasını iki yana sallayıp bir cesaret ile kızın kolunu tuttup sertçe kendine çekti, "Uyumasaydın." Sesi hâlâ kısıktı ama gözlüğünü almayı başarmıştı. Kızın kolunu hâlâ tutarken tuvalete nöbetçi öğretmen girdi. "Ne yapıyorsunuz siz burada?!" Hızla Ayça'nın elini kızın kolundan çekti, "Hocam ben sadece not istedim... O bana vurmaya çalıştı." Dedi yalandan gözlerini doldurarak.

Ayça itiraz etsede kendisine inanılmayacağını biliyordu, kız müdür yardımcısının kızı idi.

Ayça sadece kafasını olumsuz anlamda salladı, omuzları çöktü. Öğretmen Ayça'yı bırakıp kızla ilgilendi, bu fırsatla hızla tuvaletten çıktı. Öğretmenler zili çalarken kendini soyunma odasına attı.

Hızlı hızlı nefes alırken tişörtü ile gözlüğünün camlarını sildi, "Pis, pis, pis." Bir yandan da sayıklıyordu. Temizliğine kanaat getirdiğinde geri taktı ve bacaklarını kendini çekip, etrafına kollarını sardı. Ders matematikti, sınavi için önemliydi ama sınıfa gitmek istemiyordu.

Sınıftakilerden hem daha kısa ve cılız hemde yaşça küçüktü, korkuyordu. Eninde sonunda disiplin kurulunun önünde kendisini bulacaktı, bunun farkındaydı. Güçsüzler, durumu olmayanlar ve torpili olmayan kişiler her zaman kaybetmek zorundaydı. 

Burnunu çektiği sırada kapı hızla açıldı, gözlerini yavaşça yumdu. "Demek buraya saklandın küçük fare." Gözlerini açıp hızla yerinden doğruldu. Hayatını mahveden üç şeytan karşısında idi: İlke, Doruk ve Hasan.

Hasan kapıyı kapatıp orada bekledi, Doruk Ayça'nın sağ tarafında ki oturağa oturdu İlke ise yavaş yavaş ona yaklaştı. "Benim g-gitmem lazım." Diyerek yandan geçecekken kolundan tutulup yere savuruldu. İlke gülerek önünde eğildi o sırada sırtına bir tekme atıldı. İnleyek kafasını eğdi "Selin'in kolunu kızartıcaksın ve bende öylece duracağım, öyle mi Ayça?" Dedi gülerek.

Ayça saçlarının arasından ona bakıp, "Ben sizi hiçbir şey yapmadım." Dedi ondan beklenmeyecek yüksek bir ses tonu ile. Ve biraz daha arkaya süründü. Hasan "Doğru, ama bizimde canımız sıkılıgor be velet." Diğerleri bu duruma güldü, Ayça sinirle kaşlarını çatıp İlke'ye döndü "Saygısız ve cahilden başka bir şey değilsin. Tek bildiğin şey küfür! Hayatın boyunca başarısız olacaksın." Doruk'a döndü gülerek, "Ne oldun şimdi bana vurunca? Havalı mı? Ben sana söyleyeyim zavallısın. Sende bir bok bilmiyorsun."

Küçük Kızım||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin