29.Bölüm

4.7K 256 79
                                    

Umarım herkes iyidir. Vefat edenlerin mekanları cennet olsun.

Keyifli okumalar, yani umarım.

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

"Dediğim gibi ev yemeklerinden artık vermeyin ve diyet programına devam edin." Bir yandan muayene masasında nefes nefese olan Taci'yi seviyor bir yandan da veteriner hekimin dediklerini dinliyordum.

Kendisi asla doymak bilmediği için ve ona kıyamadıkları için yediklerinden ona da vermişlerdi ve sonuç olarak kendisi obezite olma yolunda ilerliyordu. İşlemlerin parasınu ödedikten sonra arabaya doğru ilerledik. Taci bendeydi onda ise birkaç ilaç ve mama vardı. "Rengin'e elli kere dedim hayvana lahmacun verme diye." Gülerek ona döndüm.

"Lahmacun bu boru değil." Dedim o da gülerek kafasına iki yana salladı. Arabanın arka koltuğuna götünden destek vererek Taci'yi yerleştirdim, Alparslan da bagajı kapatıp benim yanıma geldi. Ben kafasını okşarken o da boynunu kaşıdı, "Bu pezevenkte az değil sanki aç bırakıyormuşuz gibi bir şey yerken ağlıyordu." Taci sanki suçunu anlamış gibi yine ağlar gibi viyaklamaya başladı.

Dayanamayıp iki elimle sarkmış yanaklarını canını acıtmayacak şekilde çekip sıktım, "Manipüle de beni de geçtin demek. Götü yersen görürsün lahmacunu!" O da sevildiğini anlamıştı ve patisini göğüsüme koydu. Sonunda yanaklarını serbest bırakıp arkaya adımladım ve onun göğüsüne çarptım.

Sıcaklığı ile birlikte boğuk sesini duydum, "Şımartırsan yanından ayrılmaz senin." Dedi ve sonra geri çekildi. Adamın varlığı bile beni dünyadan soyutluyordu. Kendine gelmek için boğazımı temizleyip Tacı'nın kapısını kapatıp arabaya yerleştim.

Araba yolda şu gibi akarken, "İstersen radyoyu açabilirsin." Işıkta durunca bana baktı, elime uzandı ve sıkıca tuttu "Benim yanım da rahat olmanı istiyorum Ayça." Bunu sürekli dile getiriyordu ama elimde olan bir şey değildi, ben Rengin'in yanında bile her an tetikteydim.

Derin bir nefes aldım ve eşini biraz sıktım, "Elimde değil ama denerim." Yüzünde hüzünlü bir tebessüm oluştu ve geri önüne döndü. Üzülmeainin sebebi ona olan bu tavrım değildi, beni bu duruma getirmeleriydi.

Sitenin otoparkına arabayı park etti ve asansöre binene kadar çıt çıkmadı. Çok şey söylemek istedim ama olmuyordu. Dilimden bir türlü dökülmüyorlardı o sözler. Sesli bir nefes verdiğim an asansör sarsıldı ve hızla onun koluna yapıştım. Gözlerinimi sıkı sıkı kapadım, "Ben bindim ya takla atar bu!" Güldüğünü duydum ve beni daha çok gerdi, daha çok sinirlendim. Tırnaklarımı koluna geçirdim, elimin üzerine kendi elini koyup parmakları ile okşadı, "Uyarı alındı güzelim." Dedi ve uzanıp zil butanına bastı, öne doğru eğildiği için bende eğilmek zorunda kaldım koluna yapıştığım için.

Görevli ile konuştu ve sırtını aynaya yasladı, elini tekrar ellerimin üzerine koydu. Taci yorulmuş olmalı ki kendini bir anda yere atı yattı. O kendini arınca ciddiyim asansör tekrar sallandı ve ben daha çok Alparslan'a yapıştım. O da gülüp yanağını saçlarıma yasladı.

Görevli gelene kadar Taci'nin horlama sesi dışında bir ses çıkmadı. Ben üç buçuk atıyordum, Alparslan ise ona yakın olmamın keyfini çıkarıyordu. Sesli bir nefes verip gözlerimi yumdum, o anda burnunu saçlarım da hissettim. Bir süre derin derin saçlarımın kokusunu soludu.

İlk defa sonrayı düşünmeden anı yaşamak istedim ve iki kolumla onun tek koluna sıkıca sarılıp yanağımı kafam kadar olan pazuSuna yasladım. Huzur ve güven duygusunu o kadar yoğun hissettim ki kalbim sıkıştı.

Küçük Kızım||TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin