Gerçekten 15 yaşında mısın?

5.3K 480 319
                                    

Beğenin lütfen 😼

"Ailen nerede?"

Sabahtan beri sorgu odasında tekrar tekrar sorulan sorular yüzünden bıkmıştım. Derin bir nefes alarak kollarımı masaya yasladım. "Ailem yok diyorum, anlamıyor musun?"

"İkisini de hiç görmedin mi?"

"Babamı tanımıyorum, annem birkaç sene önce beni bırakıp gitti."

"Nereye?"

"Nerden bileyim?"

Karşımdaki adam gözlüklerini düzeltti ve sandalyesine yaslandı. "15 yaşında bir çocuksun, böyle olursa seni yetimhaneye vermek zorunda kalırız."

"Hadi ama! Oraya gitmeyeceğim ben!"

Kapı açıldı ve mavi saçlı bir adam, karşımda oturan adama bakmaya başladı. "Efendim, gelmeniz gerek. Önemli bir şeyler bulduk."

Karşımdaki adam son kez bana baktı ve odadan çıkarak kapıyı arkasından kapattı.

Aizawa'nın anlatımıyla:

Telefonun ısrarla çalması ile yataktan kolumu uzatarak telefonu elime aldım ve kim olduğuna bakmadan açtım. "Alo?"

"Merhaba Aizawa Bey. Ben, Amerika Birleşik Devletleri polis departmanından arıyorum."

Yataktan doğrularak gözlerimi ovaladım. "Amerika mı? Ne oldu?"

"Kızınız bizde."

Duyduğum şey ile kaşlarımı çattım, "Ne?"

"Kızınız, Ameya şu an bizde. Tek akrabası siz olduğunuz için sizi aradık."

Yataktan kalktım, artık gözlerim tamamiyle açılmıştı. "Bir dakika, siz neyden bahsediyorsunuz? Benim çocuğum yok."

"Efendim, kan bağlarına baktığımızda sizi bulduk. Onu bugün Japonya polis departmanına gönderiyoruz. Lütfen onunla ilgilenin."

"Bir daki-"

Telefon yüzüme kapanmış, ben ise boş boş telefona bakıyordum.

~~~~~~~~~~~~~~~

Ameya'nın anlatımıyla:

Sabah 9'a doğru Japonya'ya gönderilmiş ve polis departmanında boş boş oturuyordum. Japonca biliyordum, annem japondu çünkü. Ama buraya gönderilmemin sebebi neydi?

Sinirle bahçeye çıktım ve bir sigara çıkardım. Ama ceplerimde çakmak bulamamıştım. O sırada buraya yaklaşan, 20 yaşlarında, sarı saçlı ve kırmızı kanatlı bir adama ilerledim.

"Baksana!"

Bana döndü, "Evet?"

"Çakmağın var mı?"

Beni baştan aşağı süzdü, daha sonra kolumdaki dövmelere bir süre baktı. Tekrar gözlerime çevirdi gözlerini.

"Kaç yaşındasın sen?"

"15"

Güldü, "Reşit bile değilsin. Bir çocuğa çakmak vereceğimi mi düşündün gerçekten?"

Kaşlarımı çattım, "Nasıl ya? 15 olanlar sigara içemiyor mu?"

Kahkaha attı, "Dalga geçme benimle..." Ben daha bir şey diyemeden yürüyerek içeri girdi. Sinirle sigaramı geri kutuya koydum ve kapının yanına çömelerek dışarıyı izlemeye başladım.

Yaklaşık 10 dakika sonra, uzun saçlı, boynunda garip sargı bezleri olan, göz torbalı bir adam içeri girdi ve 2 dakika sonra da yanında bir polisle çıkarak bana bakmaya başladı.

Polise gözleri ile beni işaret etti, "Bu mu?"

"Evet efendim."

Adam, derin bir nefes aldı. "Tamam, sen içeri gir."

Polis içeri girdi ve garip görünüşlü adam ise bana bakmaya devam etti.

Kafamı kaldırıp ona baktım. "Sapık falan mısın?"

"Ne alaka?" Sesi çok uykulu geliyordu.

"Beni neden öyle dikizliyorsun?"

Benim gibi yere çömeldi ve kısık gözleri ile beni inceledi. "Sen cidden 15 yaşında mısın?"

Neden herkes bunu soruyordu? Kaşlarımı çatarak mırıldandım. "15 ama mental olarak 30 fala-"

Ayağa kalktı, "Yani 15 yaşındasın."

"Mental yaşımdan da bahsettim."

Beni sırtımdan tutarak ayağa kaldırdı, "Mental yaşın umrumda değil. Buradan gidince istersen bir psikiyatriste görünebilirsin. Bana fiziksel yaşın gerekli."

Onu kollarından ittirerek kendimi kurtarmaya çalışıyordum ama gerçekten güçlüydü. Dışardan bakılınca güçsüzün teki gibi gözüküyordu.

Beni arabasının ön koltuğa oturtturdu ve kendisi de şoför koltuğuna oturdu. Yan gözle ona bakıyordum. "Sapık herif."

Gözleri hâlâ yola dönükken mırıldandı, "İngilizce biliyorum."

Kaşlarımı çatarak önüme döndüm. İngilizce bilmiyordur sanıp ingilizce konuşmuştum.

Todoroki x Reader (Bnha x Reader)Where stories live. Discover now