İçini dökmek

4.3K 428 233
                                    

Beğenin lütfen 😽

"İnsanlar yanındayken, yani onlarla konuşma fırsatın varken konuşman gerekiyor." Dudağımın titremesini durdurmak için dudağımı ısırdım ve birkaç saniye öylece durdum.

Shoto yüzümü her ayrıntısına kadar inceliyor gibi gözüküyordu, sanki içimi okumaya çalışıyordu.


"Maalesef insanların ömrü sonsuz değil, ve hiç düşünmediğin zamanlarda Dünya'dan silinebiliyorlar."

Hafifçe güldüm, ama mutlu olduğum için değildi. Sinirlendiğim, üzüldüğüm, geçmişi hatırladığım içindi.

Kısa süreliğine bileğimdeki tarih dövmesine baktım ve geri önüme döndüm. "Gerçi... Hayattayken her şeyi konuşsan bile, yok olunca yine pişman oluyorsun." Sanki boğazımda bir yumru olmuştu, zar zor yutkundum.

" 'Keşke' diyorsun... Konuştuğumuz her şeyi tekrar tekrar konuşsaydık."

Sustum ve ağlamamak için dudağımı daha sert ısırırken gökyüzüne bakmaya devam ettim.

"Neden üzgünsün?"

"Ne?"

"Ne yaşadın?"

Gözlerimi Shoto'ya çevirdim, "Ne mi yaşadım?"

Gözleri bileğimdeki tarih dövmesine ilişti, "O tarih, neyin tarihi?"

"Ölüm tarihi."

"Az önceki ismini vermeden anlattığın kişinin mi?"

Hafifçe güldüm, zeki çocuktu.

"Evet."

"Ağlayabilirsin."

"Neden? Ağlamamı mı istiyorsun?"

"Hayır, her zaman ağlamamak için kendini tutuyorsun."

"Nereden çıkardın bunu?"

Derin bir nefes aldı, "Her zaman mutlu gözükmeye çalışıyorsun, ama ne zaman ortam sessizleşse, dalıp gidiyorsun uzaklara doğru. Arada bir gözlerin yaşarıyor, ama hemen kendine gelip yaşlarını kimse görmeden siliyorsun. En azından öyle sanıyorsun."

"Beni baya inceliyorsun sanırım."

"Dikkatimi çekiyorsun sadece."

Bir şey demedim ve önüme döndüm.

"Neden ağlamıyorsun Ameya?"

"Diğer tarafta olan birinden küfür yemek istemiyorum." Söylerken sesim titremişti. Bu konuları hiç açmamalıydım.

"Eminim bir kez ağlamana bir şey demez. Her insanın ağlaması gerekir."

"Ağlamayacağımıza söz vermiştik." Gözlerim daha da çok dolmaya başlamıştı.

"İçinden ağlıyorsun ama, hem de her zaman. Bu da ağlamak sayılmaz mı?"

Gözlerimi ona çevirdim ve o an gözlerimden bir damla yaş düştü.

Kollarını uzatarak bana sarıldı, başım omzuna dayalıydı.

"Ağlayabilirsin, kendini zorlamana gerek yok."

Dayanamadım, daha fazla dayanamadım ve yıllardır içimde biriken şeyler için, Leo için, Jean için, beni bırakıp giden annem ve tanımadığım babam için hıçkırarak ağlamaya başladım.

Özür dilerim Leo, ölürsek ağlamayacağız diye söz vermiştik. Ben sözü bozdum ama... Bence yine de iyi dayandım, sence?

Yaklaşık 15 dakika hiç susmadan ağladım ve en sonunda sakinleştim. Kafamı Shoto'nun omzundan çekerek doğruldum.

"Daha iyi misin?"

"Evet..."

Telefonundan saate baktı, "Dönmek ister misin? Saat 2.30 oluyor."

"Olur."

Birlikte ayağa kalktık ve yurda doğru yürümeye başladık.

Yurt binasına yaklaştığımız sırada telefonuma mesaj geldi. Telefonu çıkarıp mesaja baktım, Bakugou yazmıştı.

———————————————————

Bombardıman:

Bu saatte melez kafa ile nereye çıktın lan

Aklıma fesat şeyler geliyor

Ben:

Biraz oturup konuştuk sadece

Bombardıman:

Lan ben mi körüm yoksa sen ağladın mı

———————————————————

Kafamı camlara çevirdim. Bakugou odasının balkonundan bize bakıyordu. 'Ne oldu?' dercesine kaş göz yaptı.

Elimle 'İyiyim' dercesine bir işaret yaptım ve Shoto ile yurda girdim.

Todoroki x Reader (Bnha x Reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin