ONSUZLUK, YOKSULLUK

15.3K 581 38
                                    

(Media:Derin Alya' nın odası)

"Derin, hadi kızım. "

Babamın sesi uğultu gibi geliyordu. Bense saatlerce o koltuktan hiç kalkmamıştım. Öylece onun yığılıp kaldığı yere bakıyordum. Birden bacağımda bir hareketlilik hissettim, biri beni kucağına aldı. Çok geçmeden babamın şoförü olduğunu tahmin ettiğim bir adam beni götürüyordu. O kadar halsizdim ki 'Durun! ' bile diyemedim.

Ben arabada babamın göğsüne başımı koymuş boş boş yolu izlerken babam saçlarımı okşuyordu.

"Biliyor musun..." konuşmam için yutkunmam gerekiyordu. Ama bu çok zordu. Ağzımda acı bir tat vardı.

"Az önce Ant' le böyleydik..." kafamı kaldırıp babama baktım.

"Ona ne oldu baba? "

Ağzımdan çıkan kelimelere inanamıyordum. Ben kocam o haldeyken böyle mi konuşuyordum. Son derece sakin, sanki bişey olmamış gibi. Bir kukla gibiydim. Biri beni yönlendiriyordu.

"Antonio şuan da hastanede meleğim. "

"İyi olacak mı? "

"Umarım kızım, umarım. "

Bir güç beni kendine doğru çekti. Göz kapaklarım bu güce doğru giderken kapandı.

Yemyeşil bir bahçe de bebeğim ana kucağında etrafa gülücükler saçarken bende karpuz yiyordum. Ant karşıdan koşarak geldi. Kahverengi gözleriyle gözlerimin içine baktı.
"Karıcığım..."
İmalı imalı ona baktım.
"Kocacığım..."
"Ben bir yere gidiyorum. Beni bekler misin? "
Kafamı olumlu yönde salladım. Ant ayağa kalktı.
"Söz ver kesinlikle bekleyeceksin. "

"Antttttt!!!"

"Derin, uyan kızım! Uyan hayatım! "

Gözlerimi açtığımda tanıdık bir silület, annem, annemin kollarındaydım. Endişeyle bana bakıyordu.

"Anneciğim, iyi misin? "

Boğazımdaki acı tat konuşmamı engelliyordu.

"Su..."

Yardımcı kız anneme suyu uzattı. Annemde bana verdi. Suyu içtim ama tat geçmemişti. Annem saçlarımı okşayıp beni göğsüne bastırdı.

"İyi misin kızım, korkutma beni. Yalvarırım! "

"İyiyim ben. Sadece seni itecek gücü bile kendimde..."

Konuşamayacak kadar yorgundum, nefes alamayacak kadar.

" 7 kişi faça şahine binip gezen kekolar bile benden mutlu . Hele cam kenarını kapanı ekstra mutlu . Neden böyle oldu anne? "

Annem sıkı sıkı sarıldı bana. Pahalı parfüm kokusunu içime çektim. Ben hiçbir zaman onun anne kokusunu duymamıştım.

"Bişey olduğu yok bebeğim. Bizde mutlu olacağız. Bebeğin doğacak, birlikte büyüyeceksiniz, biz hep yanınızda olacağız. "

"Kızmadın mı anne? "

Gülümsedi.

"Hayır anneciğim, kızmadım."

Kafamı göğsüne gömdüm.

"Ant...ne zaman gelecek? "

"Baban yanına gitti kızım. "

Doğruldum .

"Ona zarar vermesin! "

"Hayır bebeğim, merak etme. Hadi uyu anneciğim, ben senin yanındayım. "

Karanlık bir labirentte kaybolmuş koşuyorum. Öyle hızlı koşuyorum ki kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Nefes aldıkça sanki ciğerlerim yanıyordu. Son gücümle kocama bağırdım. Ama beni kurtarmıyordu. Tam da o sırada bir kız çocuğu geldi...

"Derin, hadi hayatım. "

Annem yatağıma oturmuş saçlarımı okşayarak bana bakıyordu.

"Ne- ne oldu? "

"Yemek vakti hayatım. "

Boğazımdaki yumru hala geçmemişti. Ağzımda acı bir tat vardı.

"Canım istemiyor..."

Annem sevecenlikle gülümsedi. Ben onu hiç öyle görmemiştim.

"Ama bebeğin için yemen gerekiyor. "

Evet haklıydı. Kendime her türlü acıyı yaşatabilirdim ama bebeğime,  Ant' in bebeğine bunu yapamazdım.

"Tamam ,siz başlayın ben daha sonra size katılırım. "

"Pekala. "

Annem aşağı indikten sonra yatağımdan  kalkarken kafamı çarparak ince bir sızıyla irkildim. Evet burası benim önceki odamdı.

Hayat bazen çok tuhaf olabiliyor. Daha 2 ay öncesine kadar bu evde yaşarken buraya yabancı gibiyim.

Merdivenleri son derece yavaş bir şekilde indim. Annemle babam devasa bir masada yemek yiyordu, Savaş Bey ve Tuana Hanım. Ant' le bizse şirin mutfağımızda, şirin masamızda yerdik yemeğimizi. 'Ya misafir geldiğinde sığmazsak ' diye düşünmedik hiç. Bizim birbirimizden kimsemiz yoktu ama biz yetiyorduk bize. En azından yetmesini biliyorduk.

Ben düşüncelere dalmışken babam beni fark edip bana doğru yürümeye başladı. Yüzünde merhamet vardı, babam bana merhamet ediyordu.

Elini belime koydu.

"Hadi kızım, yemeğe. "

Başımı salladım, artık konuşacak gücüm bile yoktu.

Babamın yardımıyla masaya indim. İyi ki de yardım etmişti . Defalarca sendeledim.

Masada çeşit çeşit yemek vardı. Hepsiden azar azar ama çeşitli pişer, mazallah birini çok sevdin mi ikinci tabağı yiyemezdin, çünkü olmazdı. Zira olsa bile bu Tuana Hanım tarafından görgüsüzlük olarak nitelendirilirdi.

"Derin, hadi kızım. "

Annemin uyarısıyla kendime geldim. Sadece mercimek çorbası içtim

"İzninizle. "

"Sadece çorba içtin kızım..."

"Canım istemiyor. "

Merdivenden çıkarken annemin sesi acı acı gülümsememe neden oldu.

"Zamanla herşey düzelir Derin! Zaman herşeyin ilacı. "

Arkama bile dönmeden cevap verdim ona.

"Kafanızdan ilaç uydurmayın, geçirdiği falan yok."

Odama çıktım. Ah Ant canım sevgilim, nerdesin? Ne oldu sana?  Biliyorum, döneceksin. Ama yine de özlüyorum seni .

Bazen insan öyle özlenir ki, Özlenen bilse, yokluğundan utanır. Utanmalısın Ant, utanmalısın bence.

Bu bölüm @loreynln adlı okuyucuma ithafen yazılmıştır. Teşekkürler

Bebeğim ve BenWhere stories live. Discover now