FİNAL

18.8K 519 38
                                    

Saçlarından sevmeye başladım seni kadın, saç uçlarından.
Gözlerinin derinine indim kadın, boğuldum gözlerinin derinliklerinde.
Dudaklarının kıvrımına aşık oldum kadın, dudağının kırmızısına.
Boynunda gezdirdim ellerimi kadın, incecik gerdanında.
Bebeğini taşıdığın karnınla gurur duydum kadın, karnındaki şişlikten.
Gururlu mağrur yürüyüşünü sevdim kadın, kibirinden.
Sonra ayak izleriniden başladım yeniden sevmeye kadın, ayak izlerinden.
Altıma şiirler koydum Alya, yüzüne boyum yetişmedi. Adına gülümsediğim. En değerlim, en sevdiğim. Ne kadarda güzel uyuyorsun öyle sevgilim. Melekler gibi o yüreğin kadar kocaman karnın ne de güzel inip kalkıyor. Alya sen benim içimdeki, benim bile ulaşamadığım yerlere dokundun. Kocaman kalbinle beni yeniden hayata döndürdün. Bir biz varız güzel öbürleri hep çirkin. İyi ki varız Alya, iyi ki.
Ben bu düşüncelerle dünyalar güzelime bakarken yüzünü ekşiterek gözlerini açtı. Beni görünce yüzüne koca bir tebessüm yayıldı en sevdiğimin . Esneyerek bana doğru ellerini uzattı.
"Günaydın Ant! "
"Günaydın sevgilim."
Elleri karnına gitti. Daha kucağına almadan karnında anne olan karımı kıskandım birden. Bütün duyguları en derininde yaşayan karımı.
"Karnım ağrıyor. "
"Doktora gidelim mi? "
"Yok sevgilim, geçer birazdan."
"Alya? "
Meraklı gözlerle bana baktı. Tıpkı bir çocuk halini almıştı son günlerde. Yani ben uyandığımdan beri. Gözleri, elleri daha doğrusu vücudunun bütün heryeri şiş bir halde, tank gibi bir karnıyla, yatakta abuk subuk oturuşuyla bana bakıyordu. Keşke hamileliğin başında plates yapsaydın sevgilim.
Düşüncelerimden sıyrılıp ona döndüm.
"Sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor."
Haylaz çocuk edasıyla gülümsedi.
"Lütfen kendi romantikliğini konuştur aşkım. Cemal Süreya' dan alıntı yapma. "
Gülümserken ifadesi ciddileşti. Kalbime bir yumruk yedim gibi oldu. Telaşla baktım.
"Bir sorun mu var? "
Elleriyle elimi tutup beni sakinleştirmek için gülümsedi.
"Yok hayatım, ağrı sıklaştı biraz. "
"Canseza geliyor olmasın. "
Gülümseyip karnını okşadı.
"Yok aşkım, bahsedilen doğum sancısı değil bu. Olsa olsa regl sancısı gibi diyebilirim."
Bu dediği ağrı da onun canını çok yakıyordu. Ne olursa olsun kıyamam ki ben ona. Alya sen benim papatya bahçelerimsin.
"Ben lavaboya gidiyim, sen de kahvaltıyı hazırla Ant."
Başımla onaylayıp aşağı indim.
Kahvaltıyı hazırlarken keskin bir çığlık geldi yukardan. O an içimde neler olduğunu anlatamam. Sanki içimden birşeyler uyandı. Kendimi birden Alya' nın yanında buldum.
Yere düşmüş, oturduğu yer ıslaktı. Yüzü terden sırılsıklam olmuştu ve ağlıyordu. Kafasını kaldırıp bana baktı.
"ANT, SUYUM GELDİ! "
Ne olduğunu anlamadan boş gözlerle Alya' ya baktım. Dediği kelimeler uğultu halinde beynimde dönüyordu. Nefesini düzene sokmaya çalışarak bana döndü.
"ARABAYI GETİR APTAL ADAM! CANSEZA GELİYOR! HASTANEYE GİTMEMİZ LAZIM! "
Neler olup bittiğini hemen o an idrak ettim.
"T- t- tamam aşkım. B- b- bek- le bekle sen, hemen geliyorum!"
Hızla aşağı indim. Kapının önünde bir adam dikiliyordu, yukardaysa karım çığlık çığlığaydı. Adam endişeli gözlerle bana baktı.
"Doğum başladı mı? "
Tereddütle adama baktım.
"Kimsin sen? "
"Beni Savaş Bey gönderdi. Günlerdir burdayım. Belki yardıma ihtiyacınız olur diye."
Savaş Bey, adı gibi hep savaş içinde olan adam. Ailesiyle, işiyle, duygularıyla. Bugüne kadar onun hep duygusuz olduğunu düşünmüştüm. Hani bazı insanlar hissedemez ya, ya da sadece tek birşey hisseder, ben onun öyle olduğunu sanmıştım. Ama bugün beni yanılttı.
Adama döndüm.
"Hadi çabuk Alya' yı getirelim. "
O kilosuyla onu kucağımda hayatta taşıyamazdım.
Yukarı çıktığımızda Alya acının en derinini yaşıyordu. İçimde birşeyler koptu. O an bebeği istemedim. Karıma, en değerlime acı çektiren o şeyi istemedim.
Alya bizi görünce biraz rahatlar gibi oldu.
"BABAM MI BURDA? "
Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Hadi aşkım gidelim. "
İkimiz koluna girdik. Zor bela da olsa artık arabadaydık. Alya nefesini düzene sokmaya çalışıyor, terden sırılsıklam oluyor ve çığlık çığlığa kalıyordu. Annelik en zor halini göstermişti galiba. Bense onu sakinleştirmeye çalışıyordum.
Hastaneye geldiğimizde sedye hazır bizi kapıda bekliyorlardı. Alya aceleyle bindirildi. Karım çığlık çığlığaydı. İçimden birşeyler kopuyor, sürekli bebeğe kızıyordum.
Ameliyata alınalı 1 saat geçmesine rağmen hala ses seda yoktu. Korkuyla kapının önünde beklerken çevremde endişeli insalar korosu vardı resmen.
Savaş Bey, Tuana Hanım, Ayça, Berker abi, kenfir göz hepsi buradaydı.
Endişeli bakışlar sergilerken ameliyathanenin kapısı açıldı. Hemşire gülümseyerek bize baktı.
"Eşinizin yanına girebilirsiniz."
Tam da gireceğim sırada o minik şey geçti önümden.
Bebek Thomson!
Gururla ona bakarken içimi birşeyler kapladı. Cıvıl cıvıl, içimde birşeyler şarkı söyledi adeta. Ağır çekimde kızımın geçişini izlerken arkasından bişey daha geçti.
Bebek Thomson!
Şaşkınlıkla hemşireye baktım.
"Bu ne demek? "
O da bana şaşırarak baktı.
"Bilmiyor muydunuz? Bebekler yani ikiziniz oldu."
Aptal aptal gülümsedim. Mutluluğum iki katına çıkmıştı.
"Hayır bilmiyorduk. "
Hemşire gülümsedi.
"Bir oğlunuz, bir de kızınız oldu. Allah uzun ömürler versin."
Aceleyle içeri girdim. Alya yorgun gözleriyle bana gülümsedi.
"Gördün mü Ant, ikizlerimiz oldu."
Alnına bir öpücük kondurdum.
"Gördüm sevgilim. Beni çok mutlu ettin."
◀▶
Kırmızı kurdelesi bağlanırken Alya tıpkı bir bebek edasıyla annesine gülümsedi.
"Valla ben anladıydım..." hepimiz bir anda gözlerimizi kenafir göze çevirdik.
Alya gülümsedi.
"Neyi anlamıştın Canberk? "
"Bunların ikiz olduğunu. "
"Nerden anladın? "
"Barkın bakarken Ultrasonda iki tane ayrı kese gözüküyordu da pek takmamıştım. .."
Babası eliyle Canberk' i susturdu.
Tuana Hanım, Alya'nın saçlarını düzeltirken konuştu.
"Kızın adı Canseza olacak . Peki oğlanın ismi? "
Alya gülümsedi ama cevap vermedi. Tam da o sırada ikizlerimiz geldi. Biri Barkın' ın diğeri de hemşirenin kucağında. İkisi de annesinin yanına uzandılar. Öyle küçüklerdi ki, minicik. Hemen yanlarına gittim. Alya çok mutluydu. Ikimizde o minik şeylerle oynamaya başladık. Korkarak, tereddütle.
Savaş Bey Alya' ya ihtişamlı bir bros taktı. Alnından öptü.
"Benim minik bebeğim. Seninde senden minik bebeklerin oldu. Kutlarım kızım. "
Bebeklere de altınlarını taktı.
Aynı şey 5 kişiyle daha devam etti. Çocuklarımın üstü komple altınla kapanmıştı.
"Hadi isimlerini okuyalım kulaklarına."
Alya gülümsedi.
"Can ve Seza hadi dedenizin kucağına. "
Can ve Seza.

-SON-

BU HİKAYE BANA 'CANSEZA' DİYE SESLENEN, İSMİMİ UNUTTURUP BENI CANSEZA OLMAYA ALISTIRAN AMA ŞUAN DA YANIMDA OLMAYAN,OLAMAYAN BITANECIK ARKADASIM 'İNAN' İÇİN YAZILMISTIR. ŞUAN DA YANIMDA OLMASAN DA HERŞEY İÇİN TEŞEKKÜRLER İNAN
-ÜLKÜ

Bebeğim ve BenWhere stories live. Discover now