GEÇMİŞTEN GELEN -4

11.8K 475 10
                                    

(Media: Canberk)
Ant, bugün yine sessizlik var, sensizlik var sevgilim. Seni özlüyorum. Ama iyi ki Canseza var. Yoksa seni öldürürdüm. Biliyor musun sen uyurken sabaha kadar sevildin. Bugün uyuyamadım sabaha kadar seni sevdim ben. Ama sen hiç merak etme. Uyuduğumda da severim ben seni, uyanıkken de, calışırken de hiç merak etme. Sevgilim, Canseza acıktı. Seni seviyorum.

Mektubu şifonyerin altına koyduktan sonra hazırlanıp aşağı indim. Babam çoktan çıkmıştı. Annem kahvesini içiyordu.
"Günaydın! "
"Günaydın anneciğim! "
Bana her ne kadar yakın davransa da bu canımı sıkıyordu. Küçükken ihtiyacım olan sevgiyi şimdi vermeye çalışıyordu ve bu hiç de hoş değil.
Aceleyle kahvaltımı yaptım.
"Bebek için alışveriş yaptın mı? "
"Hayır, Ant' le yaparız. "
Bu dediğime ben bile inanmazken annemi inandırmak epey zordu. Zaten o da diyecek bişey bulamamış olacak ki cevap vermedi.
Dışarı çıkıp şoförü beklemeye başladım. Dışarda sigarasını yakmış efendi efendi takılıyordu. Beni görünce telaşla sigarasını attı.
" Ben yerimden kalkmaya üşenirken sen benim vücudumdaki 7 trilyon sinirin hepsini birden zıplatmayı başarıyorsun!"
Ona bu sitemim yine beni yıllar öncesine götürmeye yetmişti.

~8 yıl önce~
Yeterince depresyon havasındaydım. Barkın' ın bana yüz vermediği zamanlardı. 'Biraz daha birşeyleri içime atıp, kimseye söylemeyip ağzıma sıçmalıyım. ' düşüncesindeyken telefonum çaldı. Yine tanıdık bir ses Canberk!
"Efendim! "
Acıklı bir sesle bana cevap veren Barkın beni sabah sabah sinir etmeyi başarmıştı.
" Öğrenciler kalkamıyordu, hava soğuktu, sabahın köründe ders mi olur diye isyan ediyordu öğrenciler, öğrenciler 5 dakika daha diye ağlıyordu."
" Ben yerimden kalkmaya üşenirken sen benim vücudumdaki 7 trilyon sinirin hepsini birden zıplatmayı başarıyorsun!"
"Bu eros bize çin malı ok fırlatıyor herhalde . Derin beni niye sevmiyon ya? "
"Canberk! "
"Tamam lan tamam. Hadi okula gel diye aradım. "
Mal olmasına rağmen beni düşünen biriydi Canberk .
◀▶
Arabadan iner inmez bana doğru yürüyen Ayça' ya sinirle baktım.
" KULAKLIKTAN ÇIKAN SON SES YETMİYOR. DAHA FAZLA İSTİYORUM LAN, DAHA FAZLA!"
Kulağımdaki kulaklığı hızla çekip beni trip attığıma bin pişman eden Ayça beni tüm okula rezil etmişti resmen.
"Tamam da ne böğürüyon! "
Sinirle baktığım Ayça' nın beni döveceğini bildiğim için hiç ses etmeden ilerledim.
" Ne zaman daha kötü ne olabilir ki desem daha kötüsü oluyor, Allah' ım o soru cümlesi değil ya!"
Ayça bana şaşkın şaşkın bakarken Canberk bana pişmiş kelle gibi sırıtarak baktı.
" Çok mu canınız sıkılıyor kimse sizinle ilgilenmiyor mu herşey ters mi gidiyor hiç bi istediğiniz olmuyor mu aynısı bana da oluyor ya napcaz?"
Gözlerimi devirdikten sonra Canberk' e sıkı bir tekme atıp banka oturdum.
"Yine ne oldu? "
" Keyifli keyifli mesaj atıyorum, sonra saçma sapan bi cevap alıyorum ya işte o zaman o mesajı attığım parmaklarıma tek tek sövüyorum."
"Ne attı? "
Ben Ayça' ya mesajı okuturken Canberk aval aval bizi izliyordu.
"Napıyon sen ya? "
Canberk mal mal sırıttı.
" Ne öğrendim biliyor musunuz? Bir kıza mesaj atarken kelimeleri özenle seçip, cümleleri düzgün kurmak lazım. O mesajı kendisi, kankası derken 18 farklı arkadaşı okuyor."
Ayça ters ters baktıktan sonra konuştu.
"Sen sabahları ne yapıyorsun Canberk? "
"Aslında rutin şeyler. Mesela bugün yine uyandıktan sonra çişimi yaptım dişlerimi fırçaladıktan sonra aynanın karşısında kendime 7 dakika bakarak, ''Allah yaratıyor bee'' dedim."

"Daha fazlasını duymaya ihtiyaç yok bence."
Ayça da bana hak verdikten sonra okulun girişine bakmaya başladık. Barkın son derece havalı bir şekilde geliyordu.
" O bi an gelen "aman artık hiç uğraşamam kendi kaybeder" hissi cok güzel, keşke 30 saniyeden fazla sürse."
İkisi de şaşkınlıkla bana baktıktan sonra sınıfa doğru yürüdüm.
◀▶
Derste boşluk bulan Canberk yine saçma sapan konuşmaya başladı.
Hoca "Anlamayan var ? " diye sorunca saçmalığın daniskasını yaparak konuştu.
" Sınıfta çok iyi olduğum doğrudur misal hoca anlamayan varmı deyince anlamadığım halde anlamış rolü yapmak benim icin çocuk oyuncağı."
Gözlerimi devirdikten sonra yine en kötüsü oldu. Hoca espiri yaptı. Ama zeki Canberk buna da bir çare bulmuştu.
" Hocam komik değil ama not vericekseniz anırarak bile gülerim."

"Adın ne senin? "
"Taner! "
"Taner, sigara istemiyorum. Bu sana son uyarım tekrarlanırsa..."
Sözümü kesti.
"Tamam! "

Şirkete geldiğimde yine bilindik bir burukluk hissi vardı. O hissi içimden atıp içeri geçtiğimde odamda Ayça oturuyordu. Yüzünde piç bir gülümsemeyle.
"Hoşgeldin!"
"Sende..." yüzüme bakıp bakıp sırıtmasına sinir oldum.
"Ne sırıtıyon kızım! "
"Sana birini getirdim."
Sesimi kıstım.
"Bak yine Barkın' sa eğer..."
"Hayır bu kişi sana sevdalı. "
"Nasıl bir sevdaymış o? "
Arkadan bir erkek sesi konuştu.
" Yüreğin bir köşesinde itinayla saklanmış, korunmuş, unutulmamış ve küllenmiş ama sönmemiş bir sevda."
Arkamı döndüğümde bu dünyada tanıdığım en aptal sarışın duruyordu.
Canberk! "
"Oha! " diyip sarılmam saniyelerimi almamıştı.
"Senin ne işin var burda? "
"Babamın şirketinin birinin başına geçirdi de ondan döndüm. "
"Hangisine? "
" Kısmetse olur İnş. San. Tic. Ltd. Şti."
Kafasına vurduktan sonra yine o muhteşem gülüşüyle bana baktı.
""Bunu kim çağırdı ya" cümlesinde ki "bu" olursun inşallah. Kafama niye vuruyon? "
Ayça bu sefer destek çıktı.
"Bi de şuna senelerce sevdalı sevdalı takıldın. Sevdan fazla geldi buna ne olacak? "
Bakışlarımla dövdükten sonra Canberk yine saçmalamaya başladı.
" Ferhat'a sormuşlar uğruna dağları deldiğin Şirin bu mu diye, demiş napalım abi o zamanlar yokluk vardı. Benimki de aynı o hesap."
Yanına gidip boğazını sıktım.
"Son dileğini söyle. "
Nefes alamayacak halde konuştu.
" Bir tek dileğim var; mezun olayım yeter."
Hayretle baktım.
"Hala mı? "
Omuz silkti.
"Napıyım abi, Eğitim öğretim hayatının öğretim kısmından tek öğrendiğim ana avrat küfretme yeteneğimi geliştirmesi . Başka da yok."
Hayretler içinde yerime otururken hayran hayran beni izliyordu
"En çok da senin şu güzel hallerini kaçırdığım icin pişmanım. "
Gözlerimi devirdim. Bunu bir başkası söyleseydi utanırdım ama söz konusu Canberk' se asla.
"Ee nerdeydin? "
" İşte buraya gelmeden önce yemek yemeğe gittim. "Ne verelim efendim?" diyen garsona "Bir teselli ver." dedim. "Abeeem" dedi. Sarıldık. Ağlaştık."
Ayça ağlamaklı bir hal alarak bana baktı.
"O kısmı sormamıştık ama, neyse."
Canberk iştahla devam etti.
"Ben aslında senden bişey isteyecektim."
"Ne? "
"Araştırma yapmanı."
"Ben dedektif değilim. O işlerle annemgil uğraşıyor. "
"Yok ya, öyle değil. İlerde evleneceğim insan şu an ne yapıyor acaba. Kime sarılıyor kimi öpüyor. Ya sen napıyosun çoluğundan çocuğundan utan ayıp be. Yuh be."
"Canberk terk et !" Duraksayıp devam ettim. "Vaay, kafiyeli oldu."
Canberk teslim olur vaziyette ellerini kaldırdı.
"Valla bu sondu. Hadi gelin yıllar sonra buluşmamızın şerefine bir selfie çekilelim. "
"Ne gerek var ya bu tiple. "
Canberk bana ukala ukala bakıp cevap verdi.
" Selfie anlaşmak değildir nedensiz de çekilir."
◀▶
Bütün gün deyim yerindeyse kankilerimle takılmama rağmen yorgunluktan bitik bir halde hastaneye gittim.
Bilindik o iğrenç koku. Ve bu kokunun bana Ant' i anımsatması ne acı!
Bilindik yoğun bakım ünitesine geldiğimde Ant yoktu. Ant' in yüreğime ektiği korku tohumları tam da bu sırada filizlenmeye başladı. Elim ayağım boşalmış bir halde dururken gelen bir hemşireye Ant' i sorduğumda onu normal odaya aldıklarını söyledi.
Aceleyle odaya gittiğimde Ant melekler gibiydi.
Karşımdasın işte...
Bakmasan da , görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.

Bebeğim ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin