GERÇEKLERLE YÜZLEŞME

10.8K 460 21
                                    

Ant, sen uyurken yine olaylar, olaylar, olaylar... Gün geçmiyor ki yeni bir olaya daha gözlerimi açmayayım. Sen iyce meraklandın sevgilim, söylüyorum. Ama önce sakin ol , bak daha yeni hastaneden çıktın kalbine dikkat et. Bu arada sevgilim sen yaşlı falan mısın, daha 24 yaşında kalp hastası olur mu insan? Belki de ben bozdum senin dengeni sevgilim. Belki de tüm kalbini benim aşkımla doldurdun, sonra da kalbin işlevini unuttu. Eğer öyleyse aşkım yakında bende senin yanında olurum. Beraber alsak ya nefesimizi sevdiğim, sensiz boğazımdan geçmiyor.
Neyse aşkım asıl konuya geliyorum. Canberk geldi! Tahmin edebiliyor musun Canberk geldi! Onun gelişine öyle çok sevindim ki anlatamam. Ama sen pek sevinmişe benzemiyorsun. Ama benim adıma mutlu ol en azından. Canseza ve ben seni çok seviyoruz...

Bu mektubu da diğerlerinin yanına koyduktan sonra odadan çıktım. Koridorda annemle carpıştıktan sonra yıldızları saydım.
"Hayatım iyi misin? "
"Evet! "
"Bende sana geliyordum. "
"Bi sorun mu var? "
"Bu akşam Saltuk Bey' in yemek daveti var. "
"Evet? "
"Bizim için özel ve sende geliyorsun. "
"İstemiyorum. "
"Derin, Canberk için..."
"İstemiyorum! "
Annem gözleri dolu ve bir o kadarda bana sinirle baktı.
"Hala mı Derin? Hala mı benden nefret ediyorsun? "
O an söyledikleri içimi acıttı. Ondan nefret etmiyordum ama...ne biliyin ışte...
"Nefret etmiyor..."
Annem sözümü keserek beni aşağı doğru çekti.
"Neler oluyor? "
"Sanırım artık zamanı geldi. "
"Neyin? "
Benim bişey dememe fırsat bırakmadan beni odanın önüne getirdi. Çocukken annem bu oda da vakit geçirirdi. Saatlerce ağlardım önünde ama yine de açmazdı .
İçim öfkeyle doldu.
"Neden geldik buraya? "
"Merak etmiyor musun? "
Aslında içten içe meraktan ölsem de küçük Derin için yelkenleri suya indirmeyecektim.
"Hayır! "
Kolumdan tutup beni içeri çekti. İçerisi hastane odasını andırıyordu.
"Beni neden buraya getirdin? "
Annem kolumdan tutup içeri çekerken sesimi çıkarmadım. Gariptir ama olayı öğrenmek istiyordum.
İçerisi bizim fotoğraflarımızla doluydu. Ve tam teşekkürlü hastaneyi andırıyordu. Annem hüzünlü gözlerle bana baktı.
"Hastayım kızım ben. "
"Ne hastası? "
Sesimi ben bile tanıyamadım.
"Hayati riski olan bir hastalık. "
Duraksadı. Gözlerimin içine bakarak konuşmaya devam eti.
"Seni doğurduğum zaman oluşan bir ödem..."
Hayretle ona baktım.
"Nasıl yani? "
"Sana hamile kaldığım zaman doktorlar seni doğurmamamı, çok riskli olduğunu söylediler. "
Ellerini ellerimin üstüne koydu.
"Ama ben seni seçtim hayatım, seni seçtim. "
Gözlerini silerek devam etti. Bense hissizdim.
"Ama Allah' a çok şükür seni doğurana kadar hiçbir sorun olmadı. İlk 6 ay çok iyiydim."
"Sonra? "
"Doktora gittiğimizde ödemi fark etti. Daha sonraları tedavi oldum. Ve şimdi çok iyiyim? "
Yutkundum.
"Sana bunları yaşattırdığım için mi sevmedin beni? "
"Hayır, ben seni çok sevdim. Hala da seviyorum. "
"Peki o zaman çocukken..."
Lafımı kesti
"Bana bağlanmamanı istedim. Eğer ölürsem üzülme istedim. "
Lafını kesip ona sarıldım. Buna öyle ihtiyacım vardı ki...

◀▶

Karnımın hafiften büyümeye başlaması beni mutlu ediyordu. Ama bazı dar elbiselerime girememek bunların dışında. Üzerime son derece mütevazı mavi bir elbise giydikten sonra aşağı indim.
"Anne karnın ne zaman belirginleşmeye başladı? "
"4 aylıkken falan..."
Boş boş suratına baktım.
"Benimki şimdiden belli olmaya başladı. "
Annemin tiz kahkahları odayı çınlatırken babam geldi.
"Hayırdır? "
Annem kahkahasını bastırmaya çalışarak konuştu.
"Derin' in karnı belirgin olmaya başlamış. "
Bu sefer de babam gülmeye başlayınca istemsiz bir şekilde bende ağlamaya başladım. Neye ağladığımı bilmeden ağlıyordum. Ah Canseza, sen anneye ne yaptın?

◀▶
Boş gözlerle yolu izlerken kendimi çocuk gibi hissediyorum. Allah aşkına 24 yaşında kızın arka koltukta ne işi var? Gel de bizimkilere anlat.
"Bugün gittin mi Antonio' nun yanına? "
"Evet! "
"Durumu nasıl? "
İç çektim.
"Aynı. "
Babam direksiyonu iyce kavramıştı. Sinirden olsa gerek.
Uzun bir yolculuktan sonra nihayet eve geldik. İçeri bizi davet eden hizmetçi benden bile güzeldi. Şu kızlar gidip mankenlik yapsa daha karlı olur ama neyse, herkesin hayatına hiçkimse karışamaz.
Saltuk amca son derece tatlı bir halde gülümsemeyle bizi karşıladı. Karısı öldükten sonra hiç evlenmemiş olması onu daha bir karizmatik yapıyordu.
"Derin, nasılsın? "
'Iyi olmaktan bir parça uzağım. '
"Teşekkürler, siz nasılsınız? "
Canberk lafa atladı.
"Ben burdayım ya, artık çok iyi."
Kafasına geçirdikten sonra yemeğe geçtik. Fakat pencereden dışarıyı izleyen bir davetsiz misafir vardı.
Barkın!
Onu artık sevmiyorum ama onu görmek dengemi bozuyor. Sanki heran herşeyi yapabilecekmiş gibi hissediyorum kendimi. Sanki kaçıp gidecekmiş gibiyim.
Düşüncelerden sıyrılıp ona selam verdim. Ama o gelip sarıldı. Annemin ve babamın sitem dolu kelimelerinden sonra yemeğe geçtik.
"Ee Canberk mezun oldun mu? "
Canberk öksürmeye başladı.
"Yok efendim..."
Babası öldürücü bakışlar atarak konuştu.
"Bu tembel nerde mezun olacak, Barkın doktor oldu..."
Canberk sırıtarak konuştu.
"Jinekolog! "
Saltuk amca onu bakışlarıyla dövdükten  sonra devam etti.
"Ne olursa olsun ."
"Sen benim gördüklerimi görsen korkar kaçardın !"
Barkın' ın lüzumsuz lafına karşılık Canberk de saçma bir cevap verince bu masadan kibarca kovulmamıza neden oldu.
"Belki de hoşuma giderdi!"

◀▶

Salona geçtiğimizde Canberk bağırıyordu.
"Babamla konuşurken KENDİMİ DURACELLE YARIŞIP YARI YOLDA YENİLEN SIRADAN ÇİNKO KARBON PİL GİBİ HİSSEDİYORUM!"
Boş boş suratına baktım.
"Böğürmene gerek yok! "
Canberk bana boş gözlerle baktıktan sonra Barkın' a döndü.
"Umarım radyoda en sevdiğin şarkı çalarken ezan okunur."
"Ne yaptım laan? "
"Senin yüzünden babamdan yine bi ton laf duyacağım. "
"Yav he he."
Onları izlerken lisedeki değil de ilkokuldaki hocam aklıma geldi.
"Musa hocayı hatırlıyor musunuz? "
"Üstü açık Ferrari Musa mı? "
"Evet! "
"Nolmuş ki ona? "
"Birinde siz benim babam daha zengin diye kavga ederken ne demişti size? "
İkisi de boş gözlerle bana bakınca devam ettim.
" Hala anlayamadınız değil mi? Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil. Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. Önemli olan kalp kırmamak. Önemli olan yargılamadan,karşılıksız sevebilmek ve iyilik yapabilmek. Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak,bilge olmaktır. Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, O sizi kontrol etmeye devam edecek. Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız."
Hocanın tüm sözünü söylememe rağmen beni umursamadan yine devam etti.
"Lan o hoca Burç' a nasıl yallanırdı..."
"Aynen. "
"Hangi Burç? "
"Oğlak! "
Canberk' in bu iğrenç esprisi midemi bulandırsa da odayı terk etmedim.
"Burç Senemoğlu var ya..."
Kulaklarımda ismi uğuldadı son derece nazik olan Burç, benim lisedeki belalı aşığım mıydı yani!

Arkadaşlar bu bölümü gelen bir kaç mesajdan dolayı yazdım. İçime sinen bir bölüm olmadı. Bu arada Esma Harmankaya' ya selam olsun :Dd

Bebeğim ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin