Kanatlarını hisset.

1.1K 110 95
                                    

"Bir şey var çözemediğim hala," her yerde açılan kitaplar ve yerde oturan yedi adam... ne mi yapıyorduk? Bulmaca çözer gibi sır çözmeye çalışıyorduk.
Namjoon'un araştırdığı kitaplardan yola çıkarak bir sonuç elde etmeye çalışsakta kitaplarda çok anlamsız bir dil ve yazı vardı. Bunu aramızda anlayabilen tek kişi ise Namjoon'du.

"Bana ver kitabı,bakayım." Yoongi'nin elinden aldığı kitabın yazılarının üzerinde parmağını gezdirdi. Parmağını gezdirdiği sıra gözleri parlamış bir yere odaklanmıştı.

"Ruhlar birleştiğinde,ölüm ayrılık veda gelecek."

Sözler kulağıma  iliştiği anda içine dolan garip bir enerjiyle sarsılmış bir anda görüşüm kararmıştı. Sadece kulağıma birisi cümlenin devamını söylüyüyordu.

" ve gün doğarken kıyamet başlayacak. Eğer ki taşlaşmış kalp canlanırsa o zamandır ki dirilecek!"

Transtan çıktığım anda Taehyung'un omzuna doğru kafam düşmüştü. Benim iyi olduğumu anladıklarında ise az önce istemsiz söylediğim cümleleri çözmeye devam etmişlerdi. 

"Anlamıyorum bir bana mı karışık geliyor?" Hoseok kafasını kaşıyarak söylediği şeye devam ettirdi.

"Birinin ölümü başkasının kalbi ve dirilmek.  Yani bahsedilen şeylerin hepsi bir kişiye olacağı anlamına mı geliyor? Yoksa ruhlar bir araya geldiğinde dediği için herkesten mi bahsediyor?"

Yoongi ile göz göze geldi bir şey söylemek ister gibi bir tavrı vardı Jungkook'un. Yoongi gözleriyle ona onay verdiğinde dikkatle ona bakıyordum. Ne söyleyeceğimi çok merak ediyordum. Her şeyi öğrendikten sonra en çok şaşırdığım insan Jungkook ve Jin olmuştu. Jungkook bir kahindi ve bunca zaman bize bahsettiği rüyaları olsun hep bir sırdı. Bize fazla rüyalarını anlatmaz ama bir serüven şekilde gördüğünü söylerdi. Jin ise bu aralar aramızdaki en sessiz insana dönüşmüştü. Önceki neşesi gitmiş yerine başka bir adam gelmiş gibiydi.

Belkide asık olduğu kişi buydu. Yıkım ondan sorumluyken ve bunlarla ilgili sürekli sezileri varken belkide hayat onun içinde çok zordu. Artık ortada bir ss kalmadığı içi herkesin rahatlıkla bahsedebileceğini düşünüyordum.

"Bir kişinin ölümünden bahsediyor." Jungkook eliyle kitabın üzerindeki bir simgeyi gösterdi. Bu içimizden birisinin simgesiydi.

Taehyung konuşmaya dahil olmuştu ilk defa. Bu kadar sessiz kalmasının nedenini bir şeyler düşündüğüne yoruyordum. "Kimin ölümünden?"  Dedi.

Jungkook mimiksiz bir şekilde istemediğim o ismi söylemişti. Kanım donmuştu. Bu öyle bir andı ki kaderi nasıl değiştirebileceğimi düşünmeme yol açmıştı. Bu yolun sonu belli miydi yani? Eğer jungkook rüyalarında veya gerçek hayatta geleceği bu denli görüyorsa bizim planlarımızın bir amacı var mıydı? Eğer bir amacı varsa elimden geleni yapabilirdim bu saatten sonra. Çünkü ölmesini kaldıramayacağım kişilerdi.

"Taehyung,senin."

"Hassiktir." Jin hariç herkes donup kalmıştı. Jin ise ağzından bir küfür kaçırdı. Gözlerindeki şaşkınlığı görebiliyordum. Gerçi benimde bir farkım yoktu.

"Ben mi ölüyorum,nasıl öldüm?" Taehyung'un bu kadar normalmiş gibi konuşmasına kaşlarımı çatarak baktım. Bu kadar kolay mıydı onun için?

Yoongi Jungkook'a destek olmak amaçlı sırtını sıvazlamıştı. Rüyasında ve görülerinde nelerle karışlaşıyordu kim bilir. "Silah sesi vardı birkaç kişi, bizler. Bir adam sırıtıyordu ama yüzünü göremiyordum. Elinden usul usul kan akıyordu. Sonra bir çığlık sesi Jimin baş ucunda tepkisizce bakıyor. Daha sonra Yoongi ve ben üzerine toprak atıyoruz bir kadın geliyor cenazeyi izliyor. Böyle kesit kesit karışık şeyler gördüm." Elim Taehyung'un eli üzerine gittiğinde elinin üstündeki elimi avucu arasına alıp baş parmağı ile okşadı. Yorum yapmıyordu sadece elimize bakıyordu aynı diğerlerinin bize baktığı gibi.

TelepatiaWhere stories live. Discover now