Telepatia

708 54 46
                                    

"Jin yok ortalıkta!" Diye bir bağırma sesiyle uyandım. Etrafa baktığımda Taehyung'un olmadığı bir oda beni karşılıyordu. Hızlıca üzerime bir şeyler giyip yanlarına ilerlediğimde Namjoon'un Taehyung ve diğerleriyle konuşurken bağırdığını gördüm.

"N'oluyor burada?" Elimle yüzümü sıvazlayıp kendime gelmeye çalışırken tekrar bağırmaya başlamıştı.

"Jin yok! Gitmiş." Sinirle ellerini saçlarından geçirirken " bana bağırarak konuşma. Otur düzgünce hepimize ne olduğunu anlat." Yeni uyandığım belli olan kısık sesimle konuşmuştum. Aynı zamanda bedenimde hissettiğim yorgunluk ve ağrı yeterince sinirimi bozmuştu.

Herkes kurulduğu yerde namjoon'un konuşmasını beklerken o oturmamıştı. " Dün benle garip bir konuşma yapmıştı. Şüphelenmiştim açıkçası ama umursamadım."

Jungkook dizlerinin üzerine dirseklerini yaslayarak öne doğru eğilmiş ellerini birleştirmişti. "Ne konuştu seninle?" Dedi dudaklarını dilinde gezdirdikten sonra.

Namjoon sinirle saçlarını karıştırarak derin bir nefes verdi. Hoseok'un yanındaki boş yere oturup tekrar konuşmaya başladı. "Kaç burdan Namjoon. Eğer kaçmazsan sonun ölüm olacak. İçimde bir his var durduramıyorum. Bunları söyledi ben de neyden bahsediyorsun diye sormama rağmen bir anda gülümseyip şaka yapıyorum dedi. Şüphelenmiştim ama bugün de ortalıkta yok."

Taehyung ile göz göze geldiğimizde ikimizinde aklına aynı şey gelmiş olmalıydı. "İhanet." Dedi. Taehyung sessiz ortamda kısık sesi ile çoktan duyulmuştu. İkimizde ayağa hızlıca kalkıp aynı şeyi aramaya koyulduk. Haritayı...

"Harita nerde!" Bağırmamla hepsi birden ayaklanmıştı.

"Hoseok'a vermiştim en son." Hoseok kaşlarını çattı daha sonra yüzünü sıvazladı. "Jin istemişti. Bende ona verdim. Ya jin her şeyi bizimle birlikte öğrenmedi mi? Nasıl oluyorda ihanet edebiliyor?"

Bilmiyordum. Bunca senelik arkadaşımın aslında neler gizlediğini bilmiyordum. İçimi kaplayan korku,telaş hepsinin yanında ise ona bir şey yapmalarından korkuyordum.

"Kadere engel olamazsın jimin. Jin tarafını seçti." Jungkook geriye doğru başını atmış sözleriyle odaya bir çığ etkisi yaratmıştı.

"Ne gördün jungkook. Sabah terler içerisinde uyandı zaten." Yoongi jungkook'un elinin üzerine elini koyup sıktı. Bu haraketi hakkında daha sonra düşünecektim.

"Jin haritayı aldı ve şu an götüne vura vura Taehyung'un babasına gidiyor." Hızla ayağa kalktığımda benimli birlikte Hoseok'ta ayağa kalkmıştı.
"Jin'in o adamla ne işi var anlamıyorum." Dedi hoseok. Elimi sırtına koyup sıvazladığımda sakin olması gerektiğini anlamıştı.

" başında anlamalıydım babamın sözlerinden. Hep başka birinden bahsediyordu. Onu benden daha çok sevdiğini falan zırvalıyordu. Ama ben tek çocuk olduğumu bildiğim için pek takmamıştım. Yıkım derken gerçek yıkımdan bahsetmiyordu. Jin'den bahsediyordu."

Ağzım açık kalmış sadece konuşulanları dinliyordum. Jin'in yanımda olduğu o güzel anıları kavgalarımız da bile beni kırmayan adam şimdi düşman safhadaydı.

"Haritayı aldıysa o zaman gidecekleri yeri biliyoruz. Türkiye'ye gidecekler."  Dedim. Haritadaki konumda istedikleri ne vardı bilmiyordum ama şu an elde etmek üzere oldukları kesindi. Namjoon'u ilk defa psikopatça bir gülüşle görüyordum.

"Benden zeki olmadığı kesin. Dün korumak amaçlı bir kopyasını yapmıştım. Kopyasında ufak tefek hatalar yaparak oluşturduğum için farkı anlaşılmayacak şekilde. Yani o salak kopyayı götürdü." Yoongi gülerek Namjoon'a doğru atıldı. "Sen bir dehasın kardeşim."

TelepatiaWhere stories live. Discover now