Bölüm 80 ( Doğum Günü )

8 2 0
                                    

Türk uçağı iniş takımlarını açıp, yere yaklaşmaya başladı. Tekerler piste indiğinde uçak şiddetli bir şekilde sarsıldı. Yamaç birden uyanıp kafasını hemen Alice'e çevirdi. Uyanık ve etrafa baktığını gördü, bir ara göz göze gelip uzun uzun bakıştılar. Herkes uyanmış kemerine sıkıca tutunuyordu. Uçak yavaşladığında pilot konuşma yaptı.

'' Sevgili yolcularımız, iniş başarıyla gerçekleşmiştir. Türkiye'ye hoş geldiniz.'' Saniyeler sonra uçak durdu. Yamaç ve diğer herkes bağlı olduğu kemerlerini çıkardı. Yamaç yanındaki oturağın üzerinden silahını alıp arabaya yürümeye başladı. Yanına geldiğinde uçağın kargo bölümü açıldı, Yamaç sürücü koltuğuna bindi. Ekin koşturarak gelip öne bindi. 

Bahar, Damla, Ceyda ve Alice arkaya sıkışmaya başladı. Damla minyon olduğu için köşeye sıkışmıştı, kafasnını uzatıp Alice'e baktı.

'' İttirmezsen sevinirim, sıkıştım burada.'' Alice sinirli bir şekilde döndü.

'' Bende burada rahat değilim, istersen Diana'nın yanına uzanabilirsin.'' Damla sahte gülümsemeyle.

'' Şakalarını kendine sakla, komik kadın.'' Dedi. Ardından birbirlerine bakmaya başladılar. Kafasıyla birlikte gövdesiyle araya Bahar girdi.

'' Yeter. Şurada yarım saatlik yolumuz kaldı. Ondan sonra kimse kimseyi görmek zorunda değil.''  Damla önüne döndükten sonra, ortalığın sakinleşmesi için Alice'de önüne döndü. Bahar kavga etmeyeceklerini anladıktan sonra arkasına yaslandı. 

Mehmet sabah evinde oturmuş kahvaltı masasında elinde gazete okuyordu. Kolundaki saate baktığında 7'ye gelmek üzereydi. Uyanmadıklarına sinirlenen Mehmet masanın üzerindeki kumandayı aldı. Televizyonu açıp direk sesini sonuna kadar açmaya başladı. Ardından kumandayı koyup gazete okumaya devam etti. 

Biraz sonra merdivenlerde Asiye belirdi, güzünün biri açık biri kapalı merdivenlerden aşağı iniyordu. İndikten sonra Mehmet'in yanına geldi.

'' Aşkım bu ne gürültü ya sabah sabah.'' Diye bağırdı. Mehmet gazeteyi birden bırakıp Asiye'ye döndü.

'' Canım öyle istedi bir sorun mu var!'' Diye bağırdı. Asiye kumandayı alıp televizyonun sesini kıstı. Yerine koyduktan sonra Mehmet'e döndü.

'' Neyin var senin ya?'' 

'' Millet nerede?'' 

'' Uyuyor herkes.''

'' Saat kaç?'' Asiye duvardaki saate bakıp Mehmet'e döndü, uykulu bir şekilde mızmızlanıp.

'' Ya aşkım saat 7 daha ne diye uyandırdın beni.'' Bunu duyan Mehmet kaşlarını indirip Asiye'ye yan bakmaya başladı.

'' Ney ney ney saat daha 7'mi? Ne bekliyordunuz acaba Asiye hanım.'' 

'' Ya ne biliyim saat 9 veya 10 gibi kalksaydık ya.'' 

'' Ben gittikten sonra evin düzeni hemen bozulmuş. Hani nerede Asiye hanım o erken kalkan aileniz.'' Mehmet merdivenlerden birinin indiğini fark edip döndü. Uykulu bir şekilde Lisa iniyordu. 

'' Sende mi!'' Mehmet hala ayakta uyuklayan Asiye'ye döndü.

'' Didindin çabaladın bu kızıda mı kendine benzettin.'' Asiye sersemleyerek arkasını dönüp Lisa'ya baktı. Ardından yarım yamalak gülümseyerek.

'' Tabi bana benzeyecek, annesiyim ben onun.'' Mehmet ayağa kalkıp dalga geçer bir şekilde el haraketleri yaptı.

'' Keşke ilk geldiğinde bu kadar sevgi gösterseydin.'' Asiye olduğu yerde uyuklarken kapı çarpılma sesi yüzünden yerinden sıçradı. Camdan Mehmet'in arkasından bakarken, arkasını dönüp masaya baktı. Masanın üzeri boş, Lisa kafasını masaya koymuş uyumaktaydı. Asiye uyandırmak için yanına gelip, narin ve kırılacak bir eşyaymış gibi hafifçe dürttü. 

Salgın ( Kan Ve Damar ) (4)Where stories live. Discover now