Beni bırakmayacaksın değil mi Anne?

338 9 4
                                    

Her insanın sırlarla örtülü bir hayatı vardır. Vazgeçemedikleri, gizledikleriyle doludur günler. Ben Elena bu hayat mücadelesinde annesini kaybetmiş,babasından şiddet gören Elena. Benim hayatım annemin ölmesiyle başladı. Kimsenin hayatı göründüğü gibi değilmiş. Bunu kendi hayat hikayemle anladım. 19 Yaşındaki her genç kız gibi benimde küçüklükten beri bir hayalim vardı. Hayaller, her zaman benim için bir umut ışığıydı. Ta ki her şeyin farkına vardığım güne kadar. Aslında hayaller, aciz insanları kandırmak için abartılmış düşüncelerdi.

Bir sabah annemin bağrışlarına uyandım. Annemin yanına gittiğimde ilk kez babamın onu dövdüğünü gördüm. Annemin yanına eğildiğimde nefes alışı çok azdı. Gözlerimdeki yaşlara aldırmadan annemin yerden kalkması için bağırıyordum. Ağzından akan kanlar yere damla damla düşüyordu. Annemin gözleri yaşlarla dolduğunda acı çektiğini anlamıştım. Elimle göz yaşlarını sildim. Ellerinden sıkıca tutup anneme baktım. "Beni bırakmayacaksın değil mi anne?" Bu sözüm annemin kalbini acıtmıştı. O gün annemin hissettiği her acının fazlasını hissettim. Ellerimin arasında ellerinin soğukluğunu hissettiğimde annemi sarstım. Gitmemesi için yalvardım. Olmadı...Her sabah neşeyle gülümseyen gözlerini açmıyordu. Kafamı göğsüne koydum. Her gün dua ettiğim annem artık nefes dahi almıyordu. Yerde yatan cansız bedenine sıkıca sarıldım. Defalarca özür diledim annemden. Onu kurtaramadım, onun ölmesine izin vermiştim. Birilerin kollarımdan tutup kenara atmasıyla annemden ayrılmıştım. Gözlerimi babama çevirdiğimde yüzünde pis bi sırıtma vardı. Annemi bir çöp gibi dışarı attığında ondan bir kez daha nefret ettim. Annemin bir mezarı bile yoktu. Nasıl hissedecektim onu yanımda? Çöp gibi dışarı bırakılmıştı. O her sabah narin elleriyle kahvaltı hazırlayan annem yoktu, saçımı okşayan, bana sevgisini hissettiren annem yoktu artık.

Odama çekildim. Gözlerimdeki yaşlar istemsiz bir şekilde yanaklarımdan süzülüyordu. Yatağımın altında sakladığım annemin fotoğrafına uzun uzun baktım. Güzelliği, narinliği fotoğrafta bile belliydi. Kocaman bir öpücük bıraktım fotoğrafa. Bu son öpücüğüm olmayacaktı. Fotoğrafı geri yerine koyduğumda kapım sert bir şekilde açıldı. Babam içeri girmesiyle bağırdı. "Sil şu göz yaşlarını. Annen ölümü hak ediyordu. Akşama aile yemeğimiz var. Hazırlan." Daha bu sabah annem ölmüştü. Ne yemeğinden bahsediyordu. Yatağımdan kalkıp nefretle babamın yüzüne baktım. " Daha bu sabah annem öldü. Annemi çöp gibi sokağa attığın yetmiyormuş gibi bir de bunun için yemek mı veriyorsun?" Yüzüme indirilen tokatla kendimi yerde buldum. Babamın ellerini saçlarımda hissettiğimde korkuyla gerildim. Saçlarımı kendine doğru çektiğinde dudaklarımdan dökülen çığlığa engel olamadım. "Sana akşama hazır ol dedim." Cümlesini bitirdiğinde saçlarımı geriye doğru atıp odadan çıktı. Gözyaşlarım elbisemi ıslatırken, çığlıklarım hıçkırıklara dönüştü. Kapının açılmasıyla içeri uzun boylu bir kadın girdi. Aynanın önüne bir elbise bırakarak dışarı çıktı. Kalkıp elbiseyi yırtmak geçti aklımdan. O pis herifin kıyafetlerini giymek istemiyordum. Aklıma annemin gelmesiyle vazgeçtim. Annemin yaşayamadığı her dakikayı babamın burnundan getirecektim. Yerden doğrulup elbiseyi aldım. Elbiseyı hızla üstüme geçirdiğimde aynanın karşısına geçtim. Gözlerimin altı ağlamaktan morarmıştı. Babamın vurduğu yer kıpkırmızıydı. Elimi yanağıma götürdüğümde acıyla elimi geri çektim. Bir tokattan bile canım acıyordu. Ya annem? O kadar yumruğa, acıya nasıl dayanmıştı? Doğruya dayanamamıştı. Gözlerim tekrar dolduğunda ağlamamak için kendimi sıktım. Gözlerimin altındaki morlukları ve yanağımdakı izi kapattıktan sonra aşağı indim. Masada tüm aile büyükleri vardı. Hepsinin yüzünü incelediğimde ufak bir üzüntü kırıntısı bile yoktu. Nasıl bu kadar vicdansız olabiliyorlardı?

Babaannemin sesiyle kendime geldim. Masaya oturduğumda babamın bakışlarının üstümde olduğunu hissettim. İstemsizce yüzüme bir gülümseme takındım. Çatalı tabağımdaki yemeğe batıracağım sırada babamın ayağa kalkışıyla ona baktım. Yanıma gelip sandalyemin köşelerine elini koyup konuştu. "Biliyorsunuz ufak bir kaza sonucu kızımın annesi bu sabah vefat etti." Ufak bir kaza sonucu mu? Onu bilerek öldürmüştü. Arkamda dikilen babama baktığımda yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Sahte bir gülümseme olduğu çok açık ortadaydı. Babam tekrar konuşmaya başladığında önüme geri döndüm. "Elena artık yetişkin bir kız oldu. Evin işlerini idare edeceğine eminim ama ona bu yükü veremem. Bu yüzden kızım için yeni bir evlilik yapacağım." Babamın son cümlesiyle gözlerim öfkeyle parladı. Ayağa kalkıp babamın karşısına dikildim. "Ne demek yeni bir evlilik yapacağım? Annem daha bu sabah senin yüzünden öldü." Babamın yüz hatlarındaki gerginliği hissetmiştim ama umrumda değildi. Babam, sakin bir tavırla yanıma gelip omuzlarıma ellerini koydu. "Kusura bakmayın. Bu karar kızım için ani oldu. Eminim yakında anlayışla karşılayacaktır." Babamın ellerinin arasından çıkarak konuştum. "Anlayışla karşılamayacağım. Annemin yerine başka birisini istemiyorum." Babamın sinirlendiğini anladığımda odama doğru ilerlemeye başladım. Odamın kapısını açtığımda babamın arkamdan çocuk işte demesini duymuştum.

Umut IşığımTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang