Şiddet

167 10 0
                                    

Bağrış sesleriyle uyanmıştım. Gözlerimi ovuşturarak uyandığımda pencereye doğru ilerledim. Dışarıya bakmak için camı açtığımda yan komşumuz karısını dövüyordu. Merdivenden hızla aşağı inip kapıya doğru yöneldiğimde kolumda birinin elini hissettim. İrkilerek arkamı döndüğümde karşımda babamı gördüm. "Nereye?" Diye sorduğunda sadece yutkundum. Sorusuna cevap alamayayınca sinirle konuştu. "Seni aciz çocuk. O kadını kocasının ellerinden almayı mı düşünüyorsun?" Koca bir kahkaha attığında sinirle nefes aldım. Gülümsemesini soldurarak konuştu. "Git ve içerdekilere sofrayı kurmaları için yardım et." Mutfağa doğru yöneldiğimde kadının bağrış seslerinin duyulmadığını anladım. Sofraya tabakları yerleştirirken bu tabakların annemin en sevdiği tabaklar olduğu aklıma geldi. Babamın içeri girmesiyle elimdeki son tabağıda masaya bıraktım. İçeri babaannemin girmesiyle bende sofraya oturdum. Tabağımdaki hiçbir şeye dokunmadığımda babaannem hasta olup olmadığımı sordu. Hasta değildim. İştahım yoktu. Annemi yanımda istiyordum.

Saatler birbirini kovalıyordu. Yaptığım tek şey odamdaki kocaman saate bakmaktı. Penceremi açıp önüne bir sandalye çektim. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Gözlerim top oynayan çocuklara takıldı. Mutluydular. Yarın ne olacağını bilmeden mutluydular. Gözlerimi çocuklardan ayırıp yan evden çıkan Ayşe'ye baktım. Daha 16 yaşındaydı ve birkaç hafta önce kendinden yaşca büyük biriyle evlendirilmişti. Yüzünü dikkatle incelediğimde kaşının üstündeki yara dikkatimi çekti. Şiddet mi görüyordu? Küçük bedeni, narin elleri bu şiddeti haketmiyordu. Ayşe'nin yanına yaklaşan kocasını gördüğümde pencereden bir miktar uzaklaştım. Iğrenç bir adamdı. Eğer beni pencerede görürse eminim babama beni kötüleyecekti. Defalarca beni kötülemişti aileme karşı ama annem hep araya girerdi. Ayşe'nin yüzüne indirdiği tokatla irkildim. Top oynayan çocukların hepsi hızla uzaklaşmıştı. Adamın sesleri tüm mahallede yankılanıyordu. Pencereden Ayşe'ye doğru baktığımda yere yığılmış küçük bedenini gördüm. Içimden küfürleri saydırırken kapımın açılmasıyla sandalyeden kalktım. Içeri kısa boylu, siyah saçlarını sarı boyayla kapatmaya çalışan, vücut hatlarını belirginleştiren elbisesiyle bana bakan kadına baktım. Ufak bir gülümseme ile yanıma yaklaşıp saçlarımı parmaklarının arasından geçirerek konuştu. "Elena öyle değil mi?" Anlamsız bir ifadeyle evet dediğimde yavaşça yatağımın üzerine oturup gözlerimin içine baktı. "Çok güzelsin. Tıpkı annen gibi. Bakır ton rengindeki saçların, yanağındaki çiller, ela gözlerin adeta kusursuz kılıyor seni." Sandalyeme geri oturup kadına baktığımda bana sevgi ile gülümsedi. "Kimsiniz?" Sorduğum soru ile ayağa kalkıp kapıya yöneldi. "Zamanı gelince öğreneceksin Elena." Kapıdan çıktığında anlamsız duygular ile baş başa kaldım. Kafamı tekrar pencereye doğru çevirdim. Neden hiç hissetmediğim bir duygu hissediyordum? Tüm benliğim karmaşık bir hal almış gibiydi.

Umut Işığımحيث تعيش القصص. اكتشف الآن