Özür dilerim anne

125 9 0
                                    

Aşağıdan gelen kahkaha sesleri ile aşağı yöneldim. Seslerin olduğu tarafa ilerlediğimde kapının kenarına geçip izlemeye başladım. Uzun zaman sonra ilk kez babam gülümsüyordu. Babamın hep mutlu olmasını istemişimdir her şeye rağmen. Bu zamana kadar hep bizim için çalıştığını biliyordum. Mutlu olmayı en çok o hakediyordu ama annemin katili olmadan önce. Her zaman sıkıntılarından, iş yoğunluğundan bize sevgisini gösteremediğini düşünürdüm ama yanılmışım. Babam bizi hiç sevmemişti... 3-4 yaşlarındaki küçük oğlan çocuğunun saçlarını okşadığında gözlerim istemsizce doldu. Sevgiyle bakıyordu çocuğa. Bana hep nefretle bakmıştı. Hatta çoğu zaman yüzüme bakmaya tenezzül bile etmezdi. 19 yaşındayım ama çocuk yanımı hep hissederim. İnsan kırıldığı yaşta kalırmış. Ben hiç büyümedim ki..Büyüyemedim. Odama geri döndüğümde aynanın karşısına geçtim. Babam beni neden hiç sevmemişti? Belki de anneme benzediğim içindir diye düşündüm. Birine benzemek isteseydim bu kişi hep annem olurdu. Peki şimdi neden annem gibi görünmek istemiyordum?

Belki de sevgiyi hissetmeyi istiyorumdur. Annem bana her zaman fazlasıyla sevgisini gösterdi ama yeterli değildi. Babamın da beni sevmesini istiyordum. Belki küçükken parka gidemedik, elimi tutmadı, benimle oyun oynamadı. Olsun, çok şey istemiyordum ki. Sadece kızım demesi bana yeterliydi. Derin bir nefes alıp kendimi topladığımda ağlamış olduğumu gördüm. Göz yaşlarımı silip saçımı yukardan bağladım. Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek aşağı tekrar indim. İçeri girdiğimde odama gelen kadın, nazikçe gülümsedi. Babam ise suratıma bile bakmayıp çocukla oynamaya devam etti. İçimde oluşan ağlama hissini bastırarak koltuğa oturdum. Babannem bana bakarak konuşmaya başladı. " Elena, bu hanımefendinin adı Sera. Babanın yanında duran küçüğün adı da Poyraz." Onaylarcasına başımı sallayıp önce kadına sonra küçük çocuğa baktım. Sera Hanım yerinden kalkarak yanıma oturduğunda istemsizce gerildim. Ellerime elini koyduğunda kadının gözlerine baktım. Kadın, gözlerini benden ayırarak babama döndü. "Biz biraz Elena ile bahçede konuşacağız." Babam onayladığında kadın elimden tutup beni de kaldırdı. Yavaş adımlarla bahçeye çıktığımızda masanın kenarında dizilmiş sandalyelerden birine oturduk. Kadının yüzünü incelediğimde huzursuz olduğunu gördüm. Kadın, kısa bir sessizlikten sonra konuşmaya başladı. "Içeride gördüğün küçük çocuk yani Poyraz benim kardeşim. Babam ve annem uzun zaman önce öldü. Kimsesiz kalmıştım. Ta ki baban ile tanışana kadar. Bana birkaç yıldır o bakıyordu. Birkaç yıldır ilişkimiz vardı. Annen öldüğünde.." öfkeyle kadının cümlesini kestim. "Annem öldüğünde de artık ilişkinizi saklamanızın bir gereği olmadığını düşündünüz öyle değil mi?" Hızla masadan kalktım. Arkamı dönüp gideceğim sırada masada duran kadına dönüp konuştum. "Evli bir adam ile ilişki yaşayacak kadar onursuz birine benzemiyordunuz. Yanılmışım." Kadının bir şey demesine izin vermeden içeri girdim. Babamın yanına gittiğimde karşısına dikilip bağırdım. "Annemi aldatacak kadar alçak bir insanmışsın. Varlığından utanıyorum." Yanaklarımdan süzülen göz yaşlarıma aldırmadan babamın yüzüne iğrenircesine baktım. Bağırmamdan korkan küçük çocuk ağlamaya başlamıştı. Babam sinirle ayağa kalkıp bana tokat atacağı sırada araya babaannem girmişti. Babamı sakinleştirmeye çalışırken odama çıktım. Kapıyı kapattığımla yere düşmem bir oldu. Ağlayış seslerim odamda yankılanırken gözlerim annemin fotoğrafıyla buluştu. "Özür dilerim anne. Özür dilerim. Bunların hiçbirini haketmiyordun. Özür dilerim."

Umut IşığımWhere stories live. Discover now