Bayım

49 8 0
                                    

Akşam yemeği için aşağı indiğimde masada Steve'in olduğunu gördüm. Steve'in karşısına oturduğumda babam konuştu. " Elena, Steve düğün hazırlıkları için burada. Yemeğini yedikten sonra ona misafir odasını gösterir misin?" Babama baktığımda yüzündeki gülümsemeyi gördüm. Bana gülümsemediğini biliyordum. Sadece düğün için fazla heyecanlıydı. " Neden ben gösteriyorum? Mutfaktakilerden birisi gösterir." Babam konuşacağı sırada salonun kapısından biri içeri girdi. Kafamı çevirdiğimde içeri girenin bekçi olduğunu gördüm. İçimi büyük bir korku kapladığında bardağımda ki suyu yudumladım. Babam, bekçiyide masaya çağırdığında içimdeki korku iki katına çıkmıştı. Korku filminde oynasam bu kadar gerilmezdim. Göz ucuyla Steve baktığımda rahat bir şekilde yemeğini yediğini gördüm. Bekçininde sofraya oturmasıyla herkes yemeğe başlamıştı. Birkaç dakika sonra bekçinin öksürmesi ile ona döndüm. Suyundan bir yudum alarak babama döndü. "Kusura bakmayın sizi rahatsız ettim ama buraya sizinle bir konu konuşmak için geldim." Babam elindeki çatalı tabağının kenarına bırakıp bekçiye döndü. Bekçi kısa bir aradan sonra tekrar konuşmaya başladı. "Sanırım kızınız çatı katında kalıyor." Babam evet dediğinde hızla öksürmeye başladım. Sera Hanım ve babaannem ayağa kalkıp yanıma geldiğinde öksürüğümü devam ettirdim. Zorla su içirmeye çalışan babaannem ve sırtıma vuran Sera Hanımla şuan komik durumda olduğumu biliyordum. Steve'in kahkaları kulağıma kadar geldiğinde sinirle ona baktım. Aradan geçen birkaç dakika sonra herkes yerlerine oturduğunda sertçe yutkundum. Babam, bekçiye devam etmesi için baktığında bekçi bana bakıp babama geri döndü. "Aa şey biliyorsunuz bu mahallenin güvenliği bizim elimizde. O yüzden kızınız belli saatler dışında yıldızları izlemek için pencereye çıkmazsa sevinirim." Bekçinin kurduğu cümle ile derin bir nefes aldım. Rahatlamıştım. Steve'in pencereme taş attığını babama söyleseydi şuan tek parça halinde masada oturuyor olmazdım. Babam merak etmeyin dediğinde bekçi ayağa kalktı. Babaannem onu yolcu ederken bizde sofradan kalkmıştık.

Babam, bana dönerek, "Steve'e odasını göster,Elena." Dediğinde kafamı mecburen onaylar şekilde salladım. Misafir odasına doğru merdivenlerden çıkarken Steve konuştu. "Masada ki halin neydi öyle?"

Elena: Asıl sizin masadaki haliniz neydi öyle? Ne bu rahatlık? Sanki dün gece pencereme taş atan siz değilmişsiniz gibi.

Steve: Pencerene taşı ben attım ama neden bu kadar abarttın ki? Hem baban öğrense ne olur?

Sinirle ona dönerek, "Babam, bu durumu öğrenseydi beni şuan yaşıyor olarak görmezdin."

Steve: Şaka mı yapıyorsun?

Elena: Şaka yapıyor gibi mi görünüyorum bayım? Gelecekten falan mı geliyorsun? Bunları biliyor olman gerekli.

Steve: Adım Steve. Tahminen ne zaman bana bayım demekten vazgeçersin?

Elena: Hiçbir zaman.

Hafifçe gülümsediğimde misafir odasının kapısını açtım. "İşte misafir odası." Aşağı geri döneceğim sırada kolumda hissettiğim el ile hızla arkamı geri döndüm.

Steve: Bak ne diycem neden bana yarın buraları gezdirmiyorsun?

Kolumdaki elini iterek konuştum. "Çok gezmek istiyorsanız kendiniz gezebilirsiniz bayım."

Steve: Sizli bizli konuşmayı sevmem ve bir kez daha söylüyorum adım Steve.

Elena: Bende bir kez daha söylüyorum. Sizin neleri sevip neleri sevmediğiniz beni ilgilendirmiyor.

Aşâğı indiğimde salonda tek başına oturan Sera Hanım'ı gördüm. Yanına oturduğumda bana dönüp, "Saat epey geç oldu neden uyumadın?" Diye sorduğunda ona döndüm. "Uykum yok. Siz neden uyumadınız?" Hafifçe gülümseyip dolu gözleriyle bana baktı. "Sanırım biraz ailemi özledim." Kurduğu cümle ile aklıma annem gelmişti. Onu özlemiştim. Sera Hanım'ın yanından kalkarak karşısına dikildim. "Neden birlikte yıldızları izlemiyoruz?" Hafifçe gülümseyip elini omzuma koydu. "İzleyelim o zaman."

Bahçeye serdiğimiz örtünün üstüne uzanarak yıldızları seyrederken sessizce konuştum. "Anne ve babanızı nasıl kaybettiniz?" Gözlerini yıldızlardan ayırmayarak, "Trafik kazasında kaybettim. Yıl dönümlerini kutlamak için restoranta gitmişlerdi. Geri gelirken..." nefesini düzenleyerek konuşmasına devam etti. "Önlerine araba çıkmasıyla kaza yapmışlar. Babam kaza anında ölmüştü. Annem ise 1 hafta yoğun bakımda kaldı. Savaşı kazanması için dua ettim ama kazanamadı." Gözlerimi Sera Hanım'a çevirdiğimde ağlıyor olduğunu gördüm. Onu teselli etmek için sarıldığımda gülümsediğini nefesinden anladım. Saçlarıma küçük bir öpücük bırakarak, "Teşekkür ederim." Diye fısıldadı. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde gülümseyerek karşılık verdim. 

Umut IşığımWhere stories live. Discover now