Yorucu Bir Gün

80 9 0
                                    

Saatlerce mağaza mağaza geziyorduk. Yorulmuştum. Babaanneme göz ucuyla baktığımda nefesinin hızlandığını gördüm. O da yorulmuş olmalıydı. Babaannemin koluna girerek bir masaya oturttum. Sera Hanım'a dönerek, "Biraz dinlensek iyi olur." dediğimde bana gülümseyerek masaya oturdu. Tuhaftı. Ona dün bir insanın ağrına gidebilecek sözler söylemiştim. Nasıl hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu? Masaya oturduğumda Poyraz'ın uyumuş olduğunu gördüm. Sera Hanım bana bakarak konuştu. "Poyraz'ı arabaya bırakıp gelebilir misin? Şoför bakar. O zamana kadar bende sizi çok güzel bir tatlıcıya götürürüm." Tatlıyla babaannemin gönlünü almıştı bile. Poyraz'ı kucağıma alıp arabaya doğru ilerledim. Süt kokusu kucağıma aldığımdan beri burnuma çarpıyordu. Poyraz'ı arabaya bırakırken son kez yüzünü inceledim. Kirpikleri uzundu. Seyrek sarı saçları terlemişti. Yanakları her zaman kıpkırmızıydı. Hafifçe gülümseyip babaannemin yanına geri döndüm. Benim geldiğimi görünce Sera Hanım ayağa kalktı. " Elena da geldiğine göre gidebiliriz." Babaannemin koluna girdiğinde yavaşça ilerlemeye başladık. Ufak bir kafenin önünde durduğumuzda bize gülümseyip içeri girdi. Arkalardan bir masaya oturduğumuzda Sera Hanım siparişleri verdi.

Kısa bir süreden sonra tatlılarımız geldiğinde Sera Hanım konuştu. "Buranın tatlıları çok güzeldir. Poyraz'ın hasta olduğu zamanlar onu buraya getiririm. Burada sakinleşiyor." Babaannem tatlısından kafayı kaldırarak, "Küçükken Elena da öyleydi. Hasta olduğunda durduramazdık ama onun yeri hep çatı katıydı. Gece yıldızları seyretmek onun ilacıydı." dediğinde Sera Hanım ufak bir tebessümle bana baktı. "Hala yıldızları seyretmeyi seviyor olmalısın." Evet diyerek onayladığımda tatlıların ücretini ödeyip çıkmıştık.

Arabaya geldiğimizde Poyraz'ın hala uyuyor olduğunu gördüm. Nerdeyse akşam olmuştu. Sokak lambaları yavaşça sokakları aydınlatırken eve gelmiştik. Kapıyı açtığımda masanın kurulu olduğunu babamın da eve gelmiş olduğunu gördüm. Bizi gördüğünde küçük bir tebessüm etti. Sera Hanım, Poyraz'ı yatırmaya gittiğinde bende üstümü değiştirmeye çıktım. Odamın kapısını açmaya çalıştığımda kitli olduğunu gördüm. İyi de ben odamı hiç bir zaman kitlemezdim ki..Babamın sesiyle arkama döndüm. "Odanı değiştirme kararı aldım Elena. Bir hafta boyunca çatı katında yatacaksın. Bir hafta sonra odana geri dönersin." Babama bir şey söylemeden çatı katına yöneldim. Ben odamı seviyordum. Annem ile boyamıştık duvarlarını. Özenle seçmişti annem nevresimleri, kılıfları... İçimdeki buruklukla yemeğe indim. Sessizce masaya oturduğumda Sera Hanım konuştu. " Bir sorun mu var Elena?" Hafifçe öksürerek konuştum. "Odamın değişiyor olması biraz canımı sıktı." Sera Hanım'ın yüzüne baktığımda üzgün olduğunu gördüm. Bana bakarak, "Odanın değişmesini ben istemiştim." Duyduğum cümleyle sinirlenmiştim. "Haddiniz olmayan her şeye böyle karışır mısınız?" Kurduğum cümle babamı sinirlendirmiş olmalıydı. Masaya vurduğu yumruğuyla bana sertçe bakmaya başladı. Kafamı kaldırıp babamın yüzüne baktım. Ayağa kalkıp, kolumdan tuttu. Masadan sertçe çektiğinde sandalyem yere düşmüştü. Kolumu sert bir şekilde sıkarak konuştu. "Birdaha Sera'ya böyle cümleler kurarsan sonu senin için iyi olmaz." İçimdeki deli cesarete engel olamayarak bağırdım. "Ne yaparsın annem gibi benide mi öldürürsün?" Kolumu sıkmayı bıraktığında önümde Sera Hanım'ı gördüm. Sera Hanım tıslar gibi babama bakıp konuştu. "Elena yanlış bir şey söylemedi. Eğer aramızda yanlış bir şey olursa bunu konuşarak halledebiliriz. Senin karışmana gerek yok." Babam güler yüzle peki dediğinde şaşırmıştım. Ne yani cidden bu kadının sözünü mü dinlemişti?

Umut IşığımWhere stories live. Discover now