Bay Steve

72 7 0
                                    

Evde o kadar iş olmasına rağmen Poyraz'a bakmakla görevlendirilmiştim. Onun peşinden koşmak kadar yorucu bir iş yoktu. Gördüğü her şeye atılıp onlarla oynamak istiyordu. Bahçe kapısının açık olmasıyla bahçeye doğru ilerledi. Peşinden gittiğimde bahçe kapısının arasından oyun oynayan çocukları izlediğini gördüm. Içimdeki burukluğu boğazımdaki yumru ile hissettiğimde sertçe yutkundum. Poyraz'ın yanına eğilerek küçük ellerinden tuttum. "Dışarı çıkamayız. Biliyorsun yasak ama beraber oyun oynayabiliriz. Ne dersin?" Dudaklarını büzüştürerek eve geri döndü. Peşinden tekrar eve girdiğimde karşımda Sera Hanım'ı gördüm. Bana hafifçe gülümseyip, Poyraz'ı kucağına aldı. "Poyraz, yemeğini yiyene kadar dinlen." Kafamı onaylar şekilde sallayıp kendimi ilk bulduğum sandalyeye attım. Sandalyeye oturduğumda fazlasıyla yorulmuş olduğumu fark ettim.

Dışarıyı seyrederken sokaktan geçen genç birine ilişti gözlerim. Farklıydı. Diğerlerinden daha değişik bir giyim tarzı vardı. Buraya ait olmadığı belliydi. Saçları dağınık ve biçimsizdi. Kıvırcık saçları ne kadar dağınık olursa olsun kusursuz gözüküyordu. Hafifçe gülümsediğimde küçük çocuklarla konuşuyor olduğunu gördüm. Gülümsediğinde yüzünde oluşan gamzeleri dikkatimi çekti. Gamzeli insanları hep rahatsız edici bulmuşumdur ama nedense yanağında oluşan gamzeleri beni rahatsız etmemişti. Omzuma dokunulan elleri hissettiğimde hafifçe irkildim. Arkamda duran Sera Hanım'ı gördüğümde rahatlamıştım. Benim baktığım yere baktığını fark ettiğimde gerildim. Gözleri benim gözlerimle buluştuğunda konuştu. "Buraya ait olmadığı ne kadar belli değil mi?" Şaşırmıştım. Sera Hanım'ın yerinde annem olsa beni ayıplıyor olurdu. Gözlerimi kaçırarak, "Bilmiyorum. O kadar dikkatli bakmadım." Gülümseyerek yanımdan ayrıldı. Poyraz'ın yanıma geldiğini gördüğümde onunla birlikte bahçeye çıktım. Poyraz, oyuncaklarıyla oynarken bende bahçede ki bir sandalyeyi onun yanına çektim. Bahçe kapısının açıldığını duyduğumda kafamı o yöne doğru çevirdim. Daha demin sokakta çocuklarla konuşan kişi, şimdi tam karşımdaydı. Yavaş adımlarla yanıma yaklaştığında hafifçe gülümseyerek konuştu. "Merhaba. Dylan Bey'in evi burası mı?" Onaylar şekilde başımı salladım. "İçeriye kadar bana eşlik edebilir misiniz?" diye sorduğunda Poyraz'ı kucağıma alarak içeriye doğru ilerledim. "Babam üst katta. Merdivenlerden çıkınca sağdan ikinci kapı." Merdivenlerden çıkarken bende Sera Hanım'ın yanına mutfağa gittim. Sera Hanım beni gördüğünde konuştu. "Elena, Poyraz'ı uyutup yanıma gelir misin?" Peki diyerek merdivenlere yöneldim. Poyraz'ın odasının kapısını açtığımda babamla karşılaştım. Hafifçe öksürerek babama döndüm. "Poyraz'ı uyutacağım." Babam kafasını tamam anlamında salladığında yanındaki adama döndü. "Salonda konuşalım." Kapıdan çıktıklarında Poyraz'ı beşiğine yatırdım.

Aradan geçen birkaç dakika sonra Poyraz'ın uyumuş olduğunu gördüm. Aşağı indiğimde Sera Hanım'ın yanına gittim. Elime bir tepsi tutuşturarak konuştu. "Bunları salondaki masanın üstüne koyar mısın tatlım?" Tepsidekileri salonun masasına yerleştirirken babamın yukarı kata çıktığını gördüm. Yanındaki adam babamın gitmesiyle ayağa kalkıp etrafı incelemeye başladı. Beni gördüğünde yanıma gelerek konuştu. "Daha demin kucağında ki çocuk senin miydi?" Böyle bir soru beklemiyordum. Hayır diye başımı iki yana salladığımda gülümseyerek bana baktı. "Sanırım konuşmayı çok fazla sevmiyorsun." Cevap vermediğimde tekrar konuştu. "Pekala, ismini öğrenebilir miyim?" Kafamı kaldırarak gözlerine baktığımda babamın sesiyle hızla arkamı döndüm. Sinirli bakışlarını gördüğümde hızla mutfağa yöneldim.

Dylan (Elena'nın Babası): Kızımla tanıştınız sanırım Bay Steve.

Steve: Tanışmaya çalıştınız deseniz daha doğru olur. Konuşmayı çok fazla sevmiyor sanırım.

Dylan: Yakın zaman önce annesini kaybetti. Daha tam anlamıyla kendini toparlayamadı. Kusura bakmayın.

Steve: Kusurluk bir durum yok. Konumuza dönelim. Bahçede mi istiyorsunuz düğünü?

Dylan: Evet, öyle düşünüyoruz.

Steve: Pekala, bahçenizin bir kaç fotoğrafını çekeceğim. 3 gün içerisinde de proje teslimini size yaparım.

Dylan: Pekala.

Umut IşığımWhere stories live. Discover now