Taciz

35 6 0
                                    

Bağrış seslerine gözlerimi açtığımda hızla balkondan aşağı baktım. Sera Hanım'ın ağlıyor olduğunu gördüğümde içimi büyük bir korku kapladı. Babama bir şey mi olmuştu? Ya da babaanneme? Kendimi balkondan biraz daha sarkıttığımda babamın bağrışlarını duydum. Hızla aşağı indiğimde Steve'in ve babaannemin babamı tuttuğunu gördüm. Yerde yüzü kanlar içinde yatan adama baktığımda istemsizce yüzümü buruşturdum. Babamın küfürleri yerde yatan adama doğru savrulurken Sera Hanım'ın yanına iliştim. " Ne oldu? Neden ağlıyorsunuz?" Sera Hanım, beni gördüğünde hızla boynuma sarıldı. Gözyaşları arasında sessizce konuştu. "Poyraz, Poyraz'ı taciz etmeye çalışıyordu. Küçücük bebeğime..." hıçkırıkları çoğalırken duyduğum cümleyle donakalmıştım. Poyraz, daha çok küçüktü. Nasıl böyle bir şey düşünebilirdi küçük bir çocuğa? Içimde büyüyen öfkeyle Sera Hanım'ı sandalyelerden birine oturttum. Hızlı adımlarla yerde kanlar içinde yatan adama yardımcı olan kişilerin arasından geçerek yüzü yara bere olan adamın suratına iğrenircesine baktım.

Tekmelerimi adamın karnına doğru savurduğumda adama yardımcı olmaya çalışan kişiler kenara doğru çekildi. "Aptal herif seni. O daha çocuk, çocuk. Ne istedin ondan?" Gözyaşlarım yanağımdan süzülürken tekmelerimi daha da hızlandırdım. Steve'in kollarımdan tutup adamdan ayırmaya çalışmasıyla sinirle Steve'e döndüm. "Bırak beni." Steve, kollarımı daha sıkı tutarak beni adamın üstünden aldığında babamın ellerini yüzümde hissettim. Saçlarımı yüzümün kenarından iterek sessizce konuştu. "Sakin ol Elena." Sera Hanım, bana sıkıca sarıldığında gözyaşlarım akarsu gibi hiç durmadan akıyordu. Adamlar, yerde yatan adamı dışarı çıkardıklarında kendimi toplayarak masaya oturdum. Babaannem, Sera Hanım ve bana bir bardak su getirdiğinde babamın masaya oturup derin bir nefes alışına şahit oldum. Gözlerim babamın gözleriyle buluştuğunda gözlerimi bardağa çevirdim. "Poyraz'a bunları hissettirmemeye çalışın. Hadi artık üzülmeyi bırakın. Geçti. Bundan sonrada böyle bir şey olmayacak. Hepinize söz veriyorum." Babam ilk kez böyle konuşmuştu. Pişmanlık vardı yüzünden. Belki de Poyraz'a daha dikkatli bakmadığı içindir bu pişmanlığı. Kim bilir.

Derin bir nefes alarak masadan kalktım. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya girdiğimde aynada suratımı inceledim. Gözlerim dolduğunda gözyaşlarımı tutmak yerine serbest bıraktım. Nasıl bu kadar değişmişti insanlar? Nasıl bu kadar vicdansız olabilmişti? Her şeyden habersiz, minicik elleriyle mutluluk saçan bir çocuktan ne istemişti? Yüzümü yıkayarak lavobadan çıktığımda odama geçip üstümü değiştirdim. Masaya indiğimde sofrada sessizlik hakimdi. Belki de ilk defa bu kadar sessiz ve üzgün görüyordum babamı. Babam, masadan kalkarken hepimize dönüp kocaman gülümsedi. Bu gülümseme bir an önce toparlanmamızı sağlayan bir gülümsemeydi.

Birkaç saat sonra yine etrafı düğün hazırlıkları sardığında gözüm Sera Hanım'a ilişti. Her ne kadar kendini düğüne vermek istese de veremediğini fark ettim. Yanına giderek ellerinden tuttum. "Yaşanmaması gereken bir olay yaşadık ama artık üzülmemeliyiz. Poyraz da hissediyor." Sera Hanım derin bir nefes alarak bana döndü. "Haklısın. Hadi Poyraz ile size aldığım kıyafetleri deneyin." Kafamı onaylar gibi sallayarak Poyraz'ı kucağıma aldım. Odaya geldiğimizde Poyraz'ı yatağın üstüne oturttum. Kıyafetlerini çıkarıp ona gösterdiğimde sevinçle ellerini çırptı. İçimdeki burukluğu ona hissettirmemek için elimden geleni yaptım. Kıyafetlerimizi denediğimizde Poyraz masanın üstüne koymuş olduğum tacı eline alıp başına koydu. Yanına eğilerek ellerinden tuttum. "Benden daha çok sevdin sanırım tacı?" Kafasını onaylar şekilde sallayıp tacı kafasından çıkarıp benim saçlarımın üstüne bıraktı. Elimden tutup aşağı indiğimizde Sera Hanım ve babaannemin kahve içiyor olduklarını gördüm. Poyraz, oyuncaklarıyla koltukta oynarken bende bahçeye çıktım.

Gözüm masada yorgun bir şekilde oturan Steve'e iliştiğinde onun yanına doğru ilerledim. Yanına oturduğumda kafasını bana çevirerek konuştu. "Hiç göstermediğin o asabi yönünü bugün görmüş olduk." Hafifçe gülümseyerek gözlerinin içine baktım. Gülümseyerek ellerini saçımdaki taca götüreceği sırada hızla ellerini geri çekti. Gözlerini, gözlerimden çekerek yanımdan kalktı. "Üzgünüm, unutmuşum. Aramızdaki mesafeyi korumalıydım." Adamların yanına geri döndüğünde saçımdaki tacı çıkarıp masanın üstüne bıraktım. Steve'in adamlarla konuşmasını izlemeye başladım. Adamlar, yavaş yavaş evlerine doğru giderken Steve, son kez projesine göz gezdirip, bana döndü. Yanıma gelmek istiyormuş da gelemiyormuş gibi bakıp yavaş adımlarla içeri girdi. Serinlik şehri etkisi altına alırken bende salona doğru ilerledim.

Umut IşığımWhere stories live. Discover now