İştial : alevlenme, tutuşma
Bölüm şarkısı: Ne Pleure Pas, Tülay German
Afişler: kisiktasarım 🍻
Oylar ve yorumlar gittikçe düşüyor, lütfen oy vermediğiniz bölümlere gidip oy verebilir misiniz?❤️ ayrıca küçücük bir ricam olacak, bölüm için düşündüklerinizi ve satır arasındaki yorumlarınızı eksik etmeyin, olur mu?*
Geçmişte yaşanan her şeyi unutturacak hatıralar biriktirmeliydik.
Bizi ağlatan, yaralayan, parçalayan anılarımızın üstünü; bize yaşadığımızı hissettiren anılarla örtmeliydik.
Örtmeliydik ki, acımızı gören, zaafımızı bilen kimseler olmasın.
Çünkü zaaflar, insanın en hassas noktasıdır ve o hassas noktadan aldığımız tek darbe ayağımızı bir bataklığa sokar, o bataklıktan çıkmak yıllar alır.
Ya da, o bataklığın içinde yaşamayı öğrenirdik.
Başım, Devrim'in göğsünün üstündeydi. Gözlerimi açmış, pencereden havanın aydınlanmasını izliyordum. Devrim, hala uyuyordu. Eli belimi sıkıca sarmıştı ve çenesi başıma değiyordu. Uyandığım anda onun yanından kalkmam, uzaklaşmam gerekiyordu belki de. Ama yapamıyordum. Ayağa kalkacak gücü kendimde bulamadığım gibi, Devrim'in belimi tutan elleri, beni babamdan koruyacak gibi geliyordu.
Ayağım, Devrim'in bacaklarının arasındaydı. Çok haraketlenip Devrim'i uyandırmak istemediğim için öyle kalarak başımı hafifçe yukarı kaldırdım. Düzenli olarak alıp verdiği nefesleri, dudaklarının hafif aralıklı durması, kehribar gözlerini örten kirpikleri... Yutkundum ve daha fazla bakmaktan kaçınarak ona sardığım elimi kendime doğru çektim. Ayağımı da çekmeye çalışırken, Devrim çenemde duran başını aşağıya doğru eğerek derin bir nefes aldı. Ne yaptığının bilincinde değildi. Derin bir uykuda gibi gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ YARASI
ActionBütün cümlelerimi, kelimelerimi feda ettim. Şakaklarımdan, köprücük kemiklerime doğru süzülen terleri hissediyordum. Avuç içlerimdeki kanların yere doğru damladığını, gözlerimdeki yaşların durmadan aktığını ve dudaklarımın ıslaklığını da hissediyord...