4'

670 86 50
                                    

Changbin, yalnızca birkaç yudum aldığı birasının soğukluğuyla buğulanmış bardağında parmaklarını gezdiriyordu. İçerisi yüksek sesli müzik, onlarca insan ve renkli ışıklarla doluydu.

"Binnie içmek için aldığına emin misin onu? Biraz daha ellersen farklı düşünmeye başlayacağım." Dövmeli adam Wooyoung'ın yaptığı imayla gözlerini devirdi ve koca bir yudum aldı.

"Al, mutlu musun şimdi?"

"Evvvvet!" Kendi birasını hava kaldırarak sevinç hareketleri göstermişti. 

Chan onun bu haline gülerek kuzenine döndü "Dalgınsın, hayırdır?" Elini sırtına koyarak patpatlamıştı.

"Her zamanki halim." Bakışlarını sarımtrak sıvıdan çekerek kuzenine döndü ve gülümsedi. Pembe-kırmızı renk ona çok yakışmıştı.

"O zaman her zaman bir şeylerin var?" Gamzelerini gösterecek şekilde gülümseyerek elini omzuna attı bu sefer "Dökül." Boşta kalan eliyle kendi bardağına uzanmıştı.

"Cidden extra bir şey yo-"

"Döküüül." Hemen içkisinden yudumlamadan önce çıkardığı melodik ses ile kuzenini gülümsetmişti.

Changbin derin bir nefes aldı. Gerçekten de artı bir şeyi yoktu ki, monoton hayatı aynı şekilde yuvarlanıp gidiyordu işte.

Sahi gerçekten de bir şeyi yok muydu? 23 yaşına girmesine az kalmış olan bu genç adamın yaşamında tek bir hareketliliği yok muydu yani? O an kendine üzüldü ancak en fazla üç saniye süren bu hüznün yerine o çocuğun yüzünü getirmişti. Kaşındaki piercingin metalik ışıltısı beyin kıvrımlarında yansırken hafifçe gülümsediğinin farkında bile değildi.

Bunu anlatabilirdi belki kuzenine. Evet evet bunu anlatabilir, kendisi hakkında endişe etmemesini sağlayabilirdi. Çünkü bazı zamanlar Changbin'in asosyal biri olmaya yatkınlığından bahseder dururdu.

"Değişik hissediyorum son birkaç gündür." Hemen solundaki Chan'e döndü "Biri yüzünden."

Chan kaşlarını heyecanla kaldırarak elindeki bardağı masaya bıraktı. Dans etmek için çoktan piste kendini atmış Wooyoung konuşmalardan bir haberdi.

"Kim olduğunu bilmiyorum bile.. Sadece tuhaf bir çekim hissediyorum." Birkaç parmağıyla ensesini kaşıdı ancak yakın zamanda yaptırdığı dövmesi bu hareketiyle hafifçe acımıştı. Ne unutkan olmuştu son zamanlarda...

"Tanışmayı düşünüyor musun peki?"

"İsterim herhalde."

"Peki seni tutan nedir?" İşte Changbin de bunu bilmiyordu. Aslında tutan bir şey de yoktu. Sadece tesadüfen göz göze geldiği ve bir kez de metroda karşılaştığı birine ne diyip de tanışabilirdi ki öylece?

"Zaman." Turuncu beresini çıkarıp saçlarını karıştırdı "Zamanımız uyuşmuyor. En azından üç gündür uyuşmadığı fark ettim. Ben işe gelirken o da çalışmaya başlıyor gibi bir şey."

"Bugün peki?"

"Bugün de gördüm ama yine çalışıyordu... Ya aslında çocuk gitar çalıp şarkı söylüyor."

"Eee bu da bir çalışma şekli?"

"Haklısın evet. Neyse işte bana 'İyi eğlenceler' dedi ve çalışmaya başladı. İsmini bile bilmiyorum ama çok farklı bir şeyler oluyor, anlam veremiyorum."

Chan sırıtarak parmaklarıyla masada ritim tutmaya başladı. Arada bir iyi mi diye kontrol ettiği dans pistindeki Wooyoung'dan gözlerini çekerek tekrar kuzenine odakladı "İsmini bile bilmediğin çocuk senin eğlenmeye geldiğini mi biliyor yani?"

21.45 | Seungbin✅Место, где живут истории. Откройте их для себя