6'

637 88 43
                                    

Changbin buzu ve birkaç çeşit meyve eklediği alkolü karıştırarak genişçe bir kokteyl bardağına koydu. Önünde, sabahtan beri kendisine gözünü diken kadına hafifçe ittirerek afiyet olsun dedi.

"Teşekkür ederim yakışıklı." Yüzüne çarpık bir gülümseme yerleştirip bardağı kendisine doğru kaldırarak bir yudum aldı. Üzerindeki siyah büstiyer rugan olduğu için ışık yansıdıkça parlıyordu.

Changbin sıkılmıştı artık. Fark ettirmeden derin bir nefes verdi "Afiyet olsun, iyi eğlenceler." Hızlıca yönünü arkasındaki bardaklara çevirerek eline birkaçını alıp altındaki tezgaha yerleştirdi. Hem içlerinin tozunu alıp hem de kadının ilgi alanından kurtulabilirdi.

"Yeni misin? İlk defa görüyorum seni."

Siyah tutamlarının hemen altındaki mavi bandanayı sinirle oynayarak düzeltti. Gözlerini devirip elindeki bardakla arkasına döndü "Hayır, birkaç aydır çalışıyorum." İfadesini ve sesini düz tutmakta inanılmaz başarılıydı genç adam.

"İlginç.." Kokteylinden bir yudum daha alarak bar taburesinde dik bir oturuşa geçti "Önceden görseydim unutmazdım seni. Demek ki doğru günlere denk gelmiyormuşum."

Changbin küçük bir gülümseme göndermişti. Sarışın kadının artık kendisini salmasını istiyordu. Neyse ki başka bir müşteri kendisine seslenmişti ki büyük bir rahatlamayla sağına döndü.

"Bakar mısınız?"

"Seung..." Boğazını temizleyerek barın arkasından ona yaklaştı "Hoş geldin."

"Hoş buldum, nasılsın?"

"Kadın beni salsa daha mutlu bir gece geçirebilirdim." Hemen sağ elinin altında yeni yıkanıp ters çevrilmiş bardakları kurulamaya başladı. Boş durmasa iyi ederdi.

"Fark ettim." Gülüşüyle sol kolu dövme dolu adama baktı, o da gülüyordu.

"Bir şey içer misin?" Bakışlarını kaş piercingliye çıkardı "Benden."

"Olur ama senden değil, onu daha sonra ısmarlarsın."

Changbin gülerek kuruladığı bardakları yerine yerleştirip geri döndü "Bu bir randevu teklifi mi?"

"Öyle adlandırmak istersen neden olmasın?" Seungmin üzerindeki ceketi çıkarıp katlayarak dizlerine koydu. Koyu gri sweatshirtünün kollarını dirseklerinin az aşağısına kadar çekmişti.

"O zaman sana en güzel kokteylimizden hazırlıyorum."

Küçük olan başıyla onaylayarak izlemeye başladı. Kendinden oldukça emin hareketleriyle birkaç içeceği, buzu ve meyveyi karıştırıcıya alarak salladı. Bardağın kenarınıa limon sürüp tuza batırdı ve içine yine buz koymuştu. Kasım ayının sonlarına yaklaşırken bu kadar buza sahip içeceği içmesi ne kadar doğruydu umurunda bile değildi Seungmin'in. Manzarası için değerdi.

En sonunda bardağa konulmuş kokteyl kendisine uzatıldığında üzerinden çekilmeyen bakışlarla birkaç yudum aldı. Gözlerini barın yarım ay şeklindeki tezgahında gezdirirken kendilerine kısık gözlerle bakan sarışın kadınla gözleri kesişmişti.

"Gerçeği mi istersin, abartılı mı yapayım?"

Changbin'e eğlenceli gelen bu soru kaşlarının hafifçe çatılmasına sebep olmuştu. Aynı zamanda gülüyordu da "İkisini de merak ettim şimdi."

"Gerçekten başlayayım, çok iyi olmuş. Portakal aromasını çok severim ve baskın geliyor."

Büyük olan küçük bir gururla geniş kollarını göğsünde bağladı "Afiyet olsun. Peki ya diğeri?"

Seungmin kadına ufak bir bakış atarak dövmeliye dönmüştü hemen. Bardağı tutmadığı eliyle Changbin'in kalın zincir kolyesinin ucundan tutup kendisine çekti. Yüzlerinin arasında on santimlik mesafe olsa da Changbin neye uğradığını şaşırmış, dengesini korumak için kollarını tezgaha dayamıştı.

Küçük olan ufak gülümsemesiyle yalnızca işaret parmağıyla tuttuğu zincirle oynadı "Her işinizi böyle iyi mi yaparsınız?" Göz kırparak kolyesini bıraktı ve içeceğinden bir yudum aldı.

Changbin'in kaşları havalanmıştı. Sabaha kadar düşünse aklına böyle bir şey yapacağı gelmezdi bile. Şaşkınlıkla karışık gülümsemesiyle elindeki bardağa baktı "Yaparım herhalde."

"Bana teşekkür borçlusun." Az önceki sarışın kadının yerinde yeller esiyordu. Büyük olan arkasını dönerek boş bar taburesine göz atıp tekrar önüne döndü. Başını onaylamaz şekilde sallayarak gülüyordu "Ayrıca millet kollarına bakmaktan salyasını akıtıyor, biraz daha tezgaha öyle yaslamaya devam edersen tam arkandaki yeşil saçlı transa geçip bayılacak."

"Sen..." Derin bir nefes vererek kollarını iki yanında sarkıttı "Sen hep böyle açık sözlü müsün?"

"Evet, üstü kapalı konuşmak için vakit yok. Ne zaman ne olacağı belli olmuyor."

Changbin piercingini çevirerek çarpık gülümsemesini yüzüne takındı. Birkaç adım gerileyerek bardaklarıyla olan işine geri dönmüştü. Ancak yüzündeki ifadeyi silemiyordu bile.

Seungmin'in iki yanında oturan birinden sipariş alınca bira musluğuna yöneldi. 

----

Siyah saçlarının artık uzadığını kabul ediyordu, özellikle de kahkül kısımlarının. Kestirmek konusunda kararsızdı ama boyatmak iyi olabilirdi. Wooyoung'a sormaya bile gerek yoktu zaten, ona kalsa iki sene öncesinden arkadaşının saçını birkaç farklı renkte boyatmıştı bile.

"Şöyle canlı bir şey yapalım." Changbin'in bir iki adım önünde yürüse bile gözlerini devirdiğini hissedebiliyordu "

"Gri dedim ya Woo, tutup da senin kırmızı tutkunla uğraşamam."

"Aman iyi be, huysuz herif!"

Girdikleri kuaförde randevuları olduklarına dair onay beklerken Wooyoung kendisini dürtüklüyordu "Eee dün erken gitmedin mi işe?" Göz kırparak dil çıkardı.

Arkadaşına göre nispeten kısa olan dövmeli çocuk dudaklarını düz hale getirmişti. Bazen çekilir çile değildi bu çocukla arkadaş olmak.

"Hayır dün değil ondan önceki gün erken gittim. Her gün mü gideyim? O ne öyle buldumcuk gibi?"

"Her şeye bir lafın var.." Resepsiyondaki kız ikisini içeri yönlendirerek Changbin'i koltuğa oturttu.

"Ama bu sefer o benim iş yerime geldi." Gülümsemesiyle siyah deri kuaför koltuğuna yaslandı.

Wooyoung derin ve sesli bir nefes alarak eliyle ağzını kapadı "Aaa nE! Nasıl, ne yaptınız, bu şimdi mi söylenir??"

Changbin dünkü olayları bazı kısımları atlayarak anlatmıştı. Özellikle de o kolyesini tutup kendisine çektiği yeri. Çünkü Woo'nun sağı solu belli olmazdı. İnsan, mekan dinlemez çığılığı basardı.

"E bu sana yanık?"

"Pilav mı bu Woo, ayrıca birkaç günde nasıl yansın?"

"Kendinden pay biç." Alayla tek kaşını kaldırıp bekleme koltuğuna yaslandı. Arkadaşının kaşlarının çatılışını keyifle izliyordu. Neyse ki kendisine bir şey diyemeden görevli gelip saçını boyamaya başlamıştı bile.

----

Evet ufak ama uffffacık bir moment verdim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Evet ufak ama uffffacık bir moment verdim. Kafamda canlandırınca WOAH olmadım değil yalan yok.


21.45 | Seungbin✅Where stories live. Discover now