9'

600 85 30
                                    

Changbin bir anlığına şarkının sözlerini karıştırmıştı. Yüzünü buruşturarak metronun beyaz fayanslarına bakarken Seungmin gülmekten şarkıyı söyleyemiyordu. Gitarda akor geçişi yapıp gülüşünü bastırmak için çabalıyordu.

Büyük olan ellerini yüzüne bastırarak gülmeye başladı. Önlerinden geçen insanlar dönüp kendilerine baksa da pek de salladıkları söylenemezdi. Kendi dünyalarındaydılar sanki. 

Seungmin en sonunda çalmayı bitirdiği parçayla dudaklarını birbirine bastırdı. Kafasını, kendisine mahcup bir ifadeyle bakan büyüğe çevirmişti. Bakışları birleştiğinde birkaç saniye birbirlerine bakıp tekrar gülmeye başladılar.

"Salla yerine yallah nasıl diyebildin?" Yaşarmış gözlerini ovuştururken sormuştu siyah saçlı.

"Açıklamayı avukatım yapacak." Ağzına fermuar çekip metro duvarına yaslandı ve ellerini montunun cebine soktu. Karşılarındaki büyük duvar saati gitme zamanlarının geldiğini söylüyordu. Bugün Changbin'in izin günü olduğundan Seungmin'in yanında tüm gece kalmıştı.

Küçük olan kılıftaki paraları toplayıp ön tarafındaki küçük kısma koydu. Başta Changbin'e de pay vermek istemişti çünkü gelip onunla şarkı söylüyordu ne de olsa. Ancak dövmeli adam neredeyse kızar şekilde reddetmişti bu teklifi. Tüm gece bedavaya konsere geliyorum gibi düşün demişti kendisine.

Gitarını yerleştirdiği kılıfını sırtına geçirerek birlikte turnikelere ilerlediler "Hiç arkadaşın olmadığını düşünmeye başlayacağım."

Metronun gelmesini beklerken Seungmin'in sorduğu soruyla bakışlarını raydan çekti "Neden?"

"Tüm izin günlerinde yanıma geliyorsun. Zaman ayırmıyorsun gibi geldi arkadaşlarıına." Bilerek ailesiyle ilgili sormamıştı soruyu. Herkesin ailesi hayatta olmayabilirdi ancak az da olsa arkadaşa mutlaka sahip olunurdu. Güzel geçen gecenin ardından yanlış bir soru sorup modunun düşmesini istemezdi.

"Woo bunu duysa sana sarılıp ağlamaya başlardı." Küçük olan bu dediğine gülerek rüzgârı hızlanan tünele doğru baktı "Ayırmıyor değilim. Okulda zaten saatlerce görüyoruz birbirimizi, bir de günümün arta kalan zamanlarında görürsem çıldırırım herhalde."

Gelen metroya binerek yan yana oturdular. "Senin aksine daha enerjik değil mi?"

"Hey ben de enerjiğim!"

"Bu dediğine inandın mı?" Gözlerini devirdi.

Changbin ensesini kaşıyarak henüz yer altında oldukları için pencereden kendi yansımalarına baktı "Seviyesini belirtmemiştim sonuçta."

Seungmin bacaklarının arasına koyduğu gitarını kaldırarak vücuduyla büyüğe döndü. Gitarı sağındaki boş koltuklara yatırmış, dirseğini oturduğu koltuğun üstüne yaslayarak çenesini eline koymuştu "Belirt bakalım."

Changbin pencereden gördüğü yansımayla gözlerini kırpıştırdı. Çok şey değiller miydi şuan.. Yakın?

Büyük olan içindeki heyecanı saçma buluyordu. Sonuçta kaç yaşına gelmiş insandı. Hâlâ liseli bir genç gibi tepkiler vermesinden sıkılmıştı artık. Seungmin rahatsa kendisi de olabilirdi. Ne düşünür, rahatsız olur mu evrelerini çoktan geçmişlerdi.

Yerinde hafifçe aşağı kayarak bacaklarını aralayıp rahat bir pozisyona geçmişti "Barajı öğrenebilir miyim?"

Kısa bir gülüş vererek düşündü küçük olan "Mesela sabah kalktığında Güneş'e küfrediyor musun yoksa gülerek mi uyanıyorsun?"

"Herkes etmiyor mu?" 

"Ben etmiyorum." Seungmin omuz silkti.

"Nasıl ya? Kalkıp 'MERHABA GÜZEL GÜN' falan mı diyorsun?" Kollarını iki yana açmıştı.

21.45 | Seungbin✅Where stories live. Discover now