16'

472 74 7
                                    

Chan, lüx restoranın lavabosunda ıslak parmaklarını saçlarından geçirdi. Kuruyunca koyu pembe saçlarının kabaracak olması umurunda bile değildi. Birkaç müşterinin kendisini tanıyıp iyi dilek ve tebriklerini iletmesi dışında boş bakışlarını beyaz mermerden çekmemişti.

"Yemekler gerçekten çok iyiydi."

Chan teşekkür edip önüne döndü yine. Kim olduğuyla ilgilenemeyecek kadar meşguldü beyni.

Seungmin boşalan lavaboyu fırsat bilerek Chan'ın koluna uzandı "İyi misin?"

İrkilen büyük, sonunda Seungmin'i fark edebilimiş ve kafasını sallamıştı "Evet. Yoğun bir gündü sadece, biliyorsun."

"Zihnini yoğunluğa sokan şeyin masadaki sarışın olmadığını söyleyemezsin."

Aynada bakışları birleşti. Gitarist olan çok iyi biliyordu ki birbirlerini çok önceden tanıyorlardı. Aralarında geçen her neyse hâlâ etkisinden çıkamamışlardı.

"Hediyeni evde unutmuşsun." Konuyu değiştirip musluğa uzandı ve ellerini yıkamaya başladı "Soyunma odasına koydum, onu getireyim ben." Çıkmaya yeltendi.

"Hyung." Kapıdan çıkmaya çalışan bedeni duraksatmıştı. Felix'e aldığı hediyeyi neden buraya getirmişti ki? Evde unuttuysa başka bir zaman da verebilirdi değil mi, iş yerine getirmeye ne gerek vardı? "Bugün burada olacağımı biliyor muydun?"

"Ne?" Anlamsızca yüzüne baktı "Hayır nereden bileyim?"

"O zaman benim burda olacağımı bilmeden hediyeyi neden iş yerine kadar getirdin?"

"Çünkü-" Chan derin bir nefes verdi. Lavaboya giren bir müşteriye yer açarak içeri girmesini sağlamıştı "Düşürmüşsün ve kırılmış. Ben de tıpkısını buldum ve zamanım olmadığından direkt işe geldim." Nefret ediyordu yaptığı şeyleri anlatmaktan. İyiliği göze sokmuş gibi geliyordu.

Seungmin'in şaşırdığı söylenemezdi. O gerçekten de niyeti iyi bir insandı ve bunu çoğu hareketinde görebiliyordu. Yalnızca ailesi dediği kişilere bir yamuk yapmamalıydınız. O zaman kesinlikle acımasız olabiliyordu.

"Teşekkür ederim."

Chan kafasını sallayıp bir şey demeden çıkarken aklına gelen fikirle aynada kendine sırıttı. Kaş piercingini ve alnına düşen birkaç küçük tutamı düzeltip çıktı lavabodan.

"Yuna~ meydana gitmek ister misin?"

"Gerçekten mi?" Heyecanla abisine dönüp el çırptı. Çocuksu ruhunu pek kaybedecek gibi durmuyordu. Changbin'in de bundan şikayetçi olduğu söylenemezdi.

"O zaman Felix'in gelmesini bekleyelim, onu da alır öyle gideriz." Restoranın öbür ucundaki masayı gösterdi. Birkaç yetişkinin bulunduğu masaya oturmuş sohbet ediyordu "Eski şirket ortaklarıymış sanırım. Hemen geleceğini söyledi."

Seungmin boğazını temizleyerek dikkati üzerine topladı "Chan hyungla birlikte gelir onlar."

Yuna ve Changbin birbirlerine baktı "Yok, bekleyelim biz onu."

"Yuna sence de Chan ve Felix'in sonradan gelmeleri gerekmiyor mu?"

Genç kız bakışlarını kararsızlıkla ikili arasında döndürdü. Seungmin zeki biriydi, ortamdaki gerginliğin neyden kaynaklandığını anlamıştı elbette. Abisiyle, aralarında neler yaşandığını birinci gözden biliyorlardı ancak Seungmin bunu bilmemesine rağmen sezmişti. Tekerlekli sandalyesini geri çekti "Hadi gidelim~ Chan hyunga mesaj atarsın sen."

"Emin misiniz bunu yapmak istediğinizden?" Changbin'in tedirgin haline bir şey demeyerek mutfaktan tarafa döndü. Elindeki karton poşetle çıkan Chan, gitmek için fazla zamanlarının olmadığını gösteriyordu.

21.45 | Seungbin✅Where stories live. Discover now