3

51.4K 2K 586
                                    


Keyifli okumalar gece pulileri💫

Gece iyi uyuyunca sabah mükemmel uyanmam kaçınılmazdı. Giyinirken, kahvaltı için kendime yulaf hazırlarken, kısacası evin içinde dolanırken sırıtıyordum. Kendimi kabul ettirebildiğim için mutluydum. Attığım fotoğrafa inanması da ayrı bir keyifti. Bir haftada kendim için deli edeceğimi de biliyordum. Evden çıkmak üzereyken, halam beni geçirmek için kapıya kadar çıktı. Mutluluğumu farketmiş olacak, kaşlarını çatıp açacağım kapıya elini koyup beni durdurdu.

'Habu mutluluği neye borçliyuz?'

'Hiiiiiç. İşimi seviyorum hala, biliyorsun..'

'Biliyrum! O evda daha fazla çalişmani istemeduğmi senda biliysun hemi(değil mi)?'

'Biliyorum tabiii bilmez olur muyum? Gönder beni İstanbul'a, anında bırakayım..'

Bu sıralar bu konuda fazla ısrarcıydım. Tamam işim oldukça rahattı. Bana ekstra ayrıcalık gösteriyorlardı. Birincisi Ziya beyden kaynaklıydı. Sevip alamadığı kadının yeğeni olduğumdan hem maaşım iyiydi, hem de evde ki konumum. İkincisi ise gerçekten başarılıydım. Elimin lezzetine evin hanımı bile bayılırken nasıl bu işi bırakmayı göze alırdım? Beni sadece bu şehirden gitmek vazgeçirirdi. Halam da biliyordu ki, ben kendisine benzeyen inatçı bir Balcı kanıydım.

'İstanboli unut! Parkmam seni yalağuz oralara! (İstanbul'u unut! Bırakmam seni yalnız oralarda!'

'O zaman bırak çalışayım hala. Rahatım iyi..'

'Reyhanlar arayimiş aşçi. Oriya(orada) başla o vaçit(vakit)..'

Ayakkabılarımı giyip doğrulurken halamın elini tuttum. Onun için hiç kolay olmadığını biliyordum. En başından beri karşıydı ama ben intikam planım yüzünden onu ezip geçmiş, orada çalışmayı kabul etmiştim. Ama sen dertlenme Asiye Balci. O iş bende..

'Hala, kolay değil ki dediğin gibi. Mutfağa alıştım, iş verenime alıştım. Onlarda bana. Getirdikleri sebze meyvelere bile alıştım. Değişiklik çok zor..'

'İyi ha! Ne kebre yersan ye! Ben isteduğum kada afkurayim. Sen bilduğunden vazgeçmicesun..'

Elimi itip kapıyı üstüme kapatmaya çalıştı. Bedenimi siper ederek durdurdum onu.

'Seni çok seviyorum hala. Nolur böyle yapma..'

'O Demiroğli döllerunden birine cönül(gönül) bağla o zaman sorcağum oni sağa(sana)! En beyük(büyük) korkum budu(budur) benum!'

İçine doğmuştu sanki mübareğin. Gönül bağlamak değilde, kısmet bağlamak aklımın ucundan geçiyordu. Şöyle Aliemir'in çektiği aşk acısıyla kısmeti kapansa ve ahiret bekarı kalsa fena olmazdı. Züleyha hanım yaptığı ihanet yüzünden belki o zaman bir ders alırdı.

'Oyyy dert ettuğu şeye bak! Ben ev halkından kimseyle karşılaşmıyorum inan bana. Giriş kapısını bile kullanmıyorum. Arka kapıdan gir çık yapıyorum. Onlar da beni hiç görmedi altı ay oldu. O konuda için rahat olsun..'

'Eyi hayde o zaman.. hayirli işler kizum.. o Züleyha karisini bi zehirlemedun ya, bide ondan boziliyrum(bozuluyorum) sağa(sana)..'

'Halaaaa!!'

Karşılıklı gülüp vedalaştık sonunda. Önce aşağı ki çaylıkta yürüyüş yaptım. Sabah gün doğarken spor yapmaya bayılırdım. Hava serin olsa da her sabah yürüyüş yapardım. Beni kendime getiriyordu. Etimi sıkılaştırıyor, çakralarımı açıyor ve diri tutuyordu. Tempolu yürüyüşün yarısında yine onu gördüm. Her sabah, aynı yerde, aynı saatte.

Hare | Anzer Balı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin