12

39.9K 2.2K 664
                                    


Sınava girecek olan herkese başarılar diliyorum, yolunuz açık olsun kuşlarım❤️❤️

Yalnız diğer bölümde Aliemir- Alimahir arabada muhabbet ederken çok büyük bir ayrıntı kaçırdınız.. Haber vereyim de yine de siz bilirsiniz😏

Keyifli okumalar gece pulilerim 💫💫

Eve sabaha karşı gelince halamdan bir sürü azar işitmiştim. Uyumamış, beni beklemiş, gelir gelmez de biriktirdiği tüm sözleri taramalı tüfek gibi söylenmişti.

Tamam hala

Bir daha geç kalmayacağım hala

Özür dilerim hala

Moralim bozuktu hala

Söz bir daha sabahlamam hala

Ne dediysem fayda etmemişti. Bana küserek odasına gidip yatmıştı. O kadar uykusuz kalmıştı ki, bana bağırmasının üstünden iki dakika geçmeden uyuyakalmıştı. Aralık kapısını kapatıp yorgun adımlarımla tırmandım merdiveni. Odama çıkıp kendimi yatağa atınca derin bir of çektim. Oooooffff offf!!

Gözümü kapatınca bırakmıyordu ki yaşananlar peşimi. O beni uyurken izlemiş miydi acaba? Ben uyanır uyanmaz bir süre izlemiştim, şimdi gözlerimin önüne uyurken ki hali geliyordu. Kulağıma, boynuma üflediği nefesinin sesi doluyordu. Aynı anı tekrar yaşıyormuş gibi tenim ürperiyor, zihnim karıncalanıyordu. Gözümü açınca her şeyin kaybolması gerekirken onu nasıl kokladığımı hatırlıyordum. Allahım iyice yoldan çıkmıştım ben! Günler öncesi kardeşinin kucağında kendimden geçerken günler sonra abisinin teni ve kokusuyla büyüleniyordum. Benim acilen bu şehirden gitmem gerekiyordu. Yoksa benim yolum yol değildi. Benim yolum, adını Hare koydum Mahir'in yolu olmak üzereydi.

Sağa sola dönüp, tüm yaşananları ölçüp biçiyordum. Kendi kazdığım kuyu oldukça derindi. Başkasını düşürmek niyetindeyken, kendim düşmüştüm ve henüz çıkamamıştım. O mesajlaşmanın üstünden bir hafta geçmişti ama ben hala yaşananları atlatamamıştım. Günlerim heyecanını kaybetmişti, gecelerimin tadı kalmamıştı. Yaptığım tek şey bu durumdan kurtulmaya çalışmaktı. Çünkü Aliemir hayatına gayette devam ediyordu.

Günlerdir takip ediyordum da, bari insan yazdığı mesajın hakkını verirdi.. Bir an bile üzgün görmemiştim. Hala çay keserken gülücükler dağıtıyor, kızlara kur yapıyor, şakaları havada uçuşuyordu. Yaşanan onca şey yalandı resmen. Şimdi Züleyha hanımın karşısına da çıkamıyordum. Alın oğlunuzu enkaza çeviren benim diyemiyordum. Çünkü öyle bir durum yoktu. Adam gayet mutluydu, benden önce nasılsa benden sonra da devam ediyordu. Olan bana olmuştu, her gece yattığım yerde sağa sola dönmekten sabahı sabah ediyordum.

Gün doğarken alarmla birlikte yataktan kalktım. Berbat bir haldeydim, gözümden uyku akıyordu. Birkaç saatlik uykuyla Demiroğlu hanesine gidip, mutfağa hızlı bir giriş yapmıştım. Yürüyüş hak getire, bugün doğru düzgün yemek yapsam bana yeterdi. Kahvaltılıkları hazırladıktan sonra kuymağı kavurmaya başladım. Alimahir için her sabah bir tava yapardım. Bolca peynir koyup altını kıstığımda Türkan tavayı almaya geldi.

'Alimahir bey yok bikaç cün, o celene kada etmezsin kuymak..'

'Nereye gitmiş?'

'Ben ne bileyim..' diyerek ayrıldı yanımdan. Ne demek birkaç gün yok? Ben her şeyi unut dedim diye nereye gitmişti bu adam? Yine başka kollarda teselli mi arayacaktı? Dün gece yarım kalan işine devam mı edecekti? Bana ne! Bence çok iyi olmuştu. Benim de kendimi toparlamaya fırsatım olurdu. Onu gördükçe bozulan dengemi yeniden kurar ve aylar önce nasılsa onlardan yine uzak durmaya devam ederdim. Demli çayımı alıp cam kenarına oturdum. Üç gündür yaptığım tek şey buydu. Alimahir günlerdir yoktu. Kendimi, olmamasının iyi geleceğine inandırmaya çalışsamda olmuyordu. O gece yaşanmıştı ve ikimiz de inkar edemezdik. Ben yüzüne nasıl bakacağımı düşünürken adam şehri terk etmişti. Gözlerim istemsiz dolarken Ahuzar geldi yanıma.Beni ansızın yakalamıştı.

Hare | Anzer Balı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin