30

43.5K 2.2K 313
                                    


Bölüm argo konuşmalar ve yetişkin içerikli ilgililerin dikkatine 😁

Keyifli okumalar gece pulilerim 💫💫

Nabzım.. bir, üç, beş, on beş, otuz beş, yetmiş beş, yüz elli beş...

Dışarıdan biri dikkatlice baksa kalp atışlarımı görürdü. Alimahir'i gördüğüm andan itibaren depara kalkmıştı sanki. Atmaya yetişemiyordu, nefesimi kesecek kadar da kuvvetliydi. İstanbul'un bir yakasında, kalabalık şehrin karanlığında bulmuştu beni. Gelmesini bekliyordum ve gelmişti. Halama benden vazgeçtiğini söylemişti ama yine de gelmişti. Onu tekrar görmenin mutluluğunu yaşayamıyordum çünkü Alimahir önce şarkıcı kıza tebessüm edip başıyla selam verdi. Benim adamım niye, İstanbul'un göbeğin de bir şarkıcıyı tanıyordu? Elimde ki bardağı sertçe masaya bırakırken gözleri beni buldu. Gülüşü soldu, kaşları çatıldı.. Bana doğru gelirken yerin titrediğini hissediyordum. Her adımda kalbimle birlikte titriyordu. Ayağa kalktım, elinde hırkasıyla girdi görüş açıma. Hay senin hırkana! Sude ne olduğunu anlamamıştı. 'Nereye?' diye sorarken bir cevap veremiyordum. Dilim tutulmuş gibiydi, Alimahir sonunda yanımıza gelmişti, Sude de benim baktığım yere bakınca şaşkınlıkla haykırdı.

'Ohaaa..' dediğini gürültüye rağmen ikimiz de duymuştuk.. Ayağa kalktı benim gibi, tanışmak için hemen elini uzattı.

'Merhaba, Sude ben..'

'Alimahir.. memnun oldum Sude.'

'Bende memnun oldum.. Hareyi almaya mı geldiniz? Nerede kaldınız Allah aşkına? Kız meraktan öldü..'

O da benim kadar sarhoştu ve ne dediğini bilmiyordu. Ama ben en azından hakkımda ileri geri konuştuğunun farkındaydım, elimle ağzına patlatıp susturdum.

'Benim kimseyi beklediğim yok. Bavul bekledim ben. O da geldi..'

'Geldi..' dedi başını aşağı yukarı sallarken, katlı hırkayı açıp kollarımdan geçirdi.

'Yaa ufff giydirme! Açık saçık istemiyorsan bırak beni!'

Giydirme derken asla engel olmuyordum ama. Onun hırkasını giymeyi, onun kokusunu solumayı ve o yumuşacık kumaşın bedenimi Mahir sarıyormuş gibi sarmasını seviyordum. Şu an tamamen mızmızlanıyordum, nazlanıyordum, geldi diye şımarıyordum hatta. Ahh adamım.. gelmeseydin halim yamandı. Ben nasıl seni bırakıp buralara kadar geldim? Bebeğim.. Vallahi bu defa emzireceğim, bebeğim diyebilir miyim?

Elimi tutup parmaklarımızı birbirine kenetlerken avucunun sıcaklığıyla eridim. Zihnimde ki arsız düşünceler sis bulutu gibi dağıldı. Kalbim yönünü şaşırmış gibi delicesine atmaya başladığında nefeslerim hızlandı istemsiz. Niye inkar ediyordum ki, beklediğim tek şey adamımdı işte. O da gelmişti. Gelmekle kalmamış beni koskoca gece kulübünden çıkarıp, acelesi varmış gibi peşinde sürüklemeye başlamıştı. Topuklularıma rağmen ona yetişmeye çalıştım. Alışmıştı iyice bu da beni peşinde sürüklemeye. Tamam ben seviyordum imkansızın peşinden koşmayı ama bu kadarı da biraz fazlaydı. Koşar adımlarla arkasından gitmekten, normal yürümeyi unutmuştum.

'Sude yalnız kaldı bırak beni!'

Cevap vermeden beni otel koridorundan geçirirken elimi kurtarmaya ve durdurmaya çalıştım.

'Bırak dedim sana! Arkadaşım yalnız kaldı!'

'Onu Çetin alıp bir odaya yerleştirecek merak etme sen..' derken bana dönüp bakmamıştı bile. Sesi oldukça sert ve kalındı. Kalın olan başka yerleri de vardı. Tattığım, hissettiğim ve delirdiğim bazı aslanlar vardı. Offfff nereye götürüyordu beni? Bu çekiştirmenin sonu yatak olmalıydı. Hızlı hızlı yürümeye, beni de arkasından çekiştirmeye devam ediyordu.

Hare | Anzer Balı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin