dağılmışız gibi

2.2K 215 89
                                    

Hyunjin'in sonunda gözlerini aralamasıyla gülümsediğimde, o da bana gülümsemişti. Hala çıplak karnında gezinen parmaklarımla huylandığı, hafifçe kıpraşmasından belli oluyordu. Bileğimi tutup hızlı bir hareketle beni altına aldı.

"Demek yaramazlık yapmak istiyorsun, hm?"

Söylediğiyle beraber yalancı bir sinirle onu ittirmeye çalışmıştım.

"Yah, kalk üstümden! Zaten iki katım kadarsın."

Tepkime karşılık alayla sırıttı.

"Geçen gün üstünde olmamdan pek bir memnun gibiydin. Yani... inlemelerinden öyle anladım."

Kirli konuşmalarıyla beraber omzuna küçük yumruklar attığımda kısa bir kahkaha atıp üstümden kalkmıştı. Fakat ben yakalarından tuttuğum gibi onu tekrar üstüme çektim ve dudaklarına yapıştım. Şuan öpüşmek istiyordum. Gerçi, ne zaman istemiyordum ki? Ama bu kadar güzel olması onun suçuydu.

Onunla olan ilişkimize alışmıştım artık. Ona genelde gıcıkça davransam da sonrasında dayanamayıp kendimi ona bırakıyordum. Bu hallerimin hoşuna gittiğini biliyordum. Çünkü bizim anlaşma şeklimiz en başından beri böyleydi ve cıvık bir ilişki kesinlikle bize göre değildi.

Soluk soluğa ayrıldığımızda alnını alnıma yasladı yavaşça.

"Bu sabah öpüşmesini neye borçluyum peki..?"

Yüzündeki elimi hafifçe hareket ettirerek yanağını okşadım.

"Sabah sabah nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun? Çok sinir oluyorum sana."

Cevabıma güldükten sonra dudaklarıma kısa bir öpücük daha kondurup kalkmıştı. Sonrasında bileğimden tutup benim de kalkmamı sağladığında yerimde doğruldum.

"Duygularımız karşılıklı, sevgilim."

Ona dil çıkardıktan sonra odadan çıkıp banyoya doğru ilerledim. Bugün yoğun günümüzdü, ikimiz de
tüm gün okulda olacaktık.

---

"Bitirebildin mi çekimi?"

Yanıma yaklaşan Wooyoung'a olumsuz anlamda kafamı salladım. Cevabımla beraber oflamıştı.

"Ben de bitiremedim. Şu lanet adam bunu üç günde bitirmemizi nasıl bekliyorsa!"

Sesli sitemiyle salondakilerin bakışları bizi bulurken seslice iç çektim. Bu çocuk bazen yoruyordu beni.

"Bir gün beni rezil etme ya bir gün."

Söylediğimle bana ölümcül bakışlar attığında alayla sırıttım sadece. Onu sinir etmek cidden eğlenceliydi.

"Ben bugünlük bitireceğim. Daha sunumumu kontrol etmem lazım."

"Ben de ara vereyim bari. Sevgilimi göremedim hiç bugün."

Konuyu yine San'a getirmesiyle yüzümü buruşturmuştum. İkisi yapışık ikiz gibi gezmesine rağmen hala onu görememekten şikayet ediyordu.

Dolabıma gidip ekipmanlarımı yerleştirdiğim sırada omzuma dokunan elle yan tarafıma döndüm. Gördüğüm kişi beni şaşırtmıştı.

"Lix, selam."

"Selam Jeongin..?"

Jeongin'le o günden beri konuşmamıştık. Chan'ın beni biraz rezil ettiği günden beri.

"Şey, müsaitsen konuşabilir miyiz?"

Son eşyamı da yerleştirdikten sonra onu onayladığımda beraber salondan çıkmıştık. Kalabalık koridorda sessizce yürümeye başladığımızda sessizliği bozan o oldu.

love and war; hyunlixWhere stories live. Discover now