9. Bölüm : Yatıya Kalış

665 81 111
                                    

"Louis!" Annesinin sert ses tonunu duyunca hemen yattığı yerden kalktı ve mutfağa ilerledi. "Daisy ağlayıp duruyor, bir git de bak. Ben meşgulüm." Az önceki ses tonuna zıt olarak yumuşaktı şimdi sesi. Elindeki bıçak ve tahtayı görünce kafasını olumlu anlamda sallayıp kardeşlerinin odasına ilerledi.

"Neden ağlıyorsun güzelim?" Yerde oturmuş yüksek sesle ağlayan, ağladığından dolayı suratı kıpkırmızı olmuş çocuğu kolları arasına aldı. Kucağındaki çocuk anında kafasını omzuna gömdü. Ağlaması azalmıştı şimdi.

"Phoebe beni itti." Diye mızmızlandı kelimeleri düzgün çıkartmazken. Bir yandan da burnunu çekiyordu.

Louis, küçük kardeşinin sevimliliğine dayanamayıp boynuna ve yanağına iki öpücük kondurdu. Ardından odadan çıkarak salona doğru ilerledi. "Phoebe!" Diye hafifçe sesini yükseltti. Küçük kız onu görür görmez sanki yaramazlık yapan kendisi değilmiş gibi yanına gelip eşofmanını çekiştirdi. "Kucak!" Deyip kollarını yukarı kaldırdı.

Onu da kucağına aldığında Daisy kaşlarını çatmış ikizine bakıyordu. "Beni itti! Beni itti!" Diye cırladı abisinin gözlerine bakarak. Louis, uzatılmış küçük işaret parmağını ısırmak istedi.

"Neden yaptın prensesim?" Phoebe'ye sorarken saçlarını öptü. "Bana çirkin dedi." Onun da kaşları çatıldığında kahkaha atmamak için kendisini tuttu.

"Daisy-" lafı çalan zil ile yarın kaldı. Lottie sindiği köşeden koşarak çıktı ve abisiyle aynı anda kapıya vardı. Kolu aşağı çekip açtığında ağzından "Aaa, geçen günkü çocuk." Lafı döküldü.

Harry, kıza bakıp kaşlarını çattı. Gözleri Louis'yi bulduğunda yüz hatları gevşedi. Kucağında iki çocukla fazla... fazla... doğru kelimeyi siz bulun.

"Hadi güzellerim, odanıza." Louis, kucağındaki çocukları indirir indirmez sanki az önce çatışan kendileri değilmiş gibi gülüşerek odalarına gittiler.

"Gelsene." Dedi Louis, Lottie'de gittiğinde.

Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi kıvırcık saçlı çocuk. Suratındaki dikişler alınmıştı, morarık yerler sarıya çalmıştı, dudağının kenarı kabuk tutmuştu. Hoş, Louis'nin suratının da ondan bir farkı yoktu.

"Hoşgeldin oğlum." Dedi Jay mutfaktan kafasını çıkarıp. İki çocuğa da bakıp kaşlarını çattı. İkisinin de suratı dağılmıştı. "Ahh siz var ya..." dedi iç çekerek. "Kavgaya girdiniz değil mi?"

Louis hızla kafasını sallarken kendi odasına geçiyorlardı. Annesinin üzülmemesi için elinden geleni yapıyordu.

Sandalyesine oturup ayakta duran çocuğa baktı. Kafasıyla yatağını gösterdiğinde kaşları çatık bir vaziyette dağınık yatağa oturdu Harry.

"Aslında seni rahatsız etmek istemezdim." Diye başladı söze yeşil gözlü çocuk. "Ama gidecek başka yerim yoktu." Louis kaşlarını çatıp direkt suratına baktı. "Bugün sizde kalabilir miyim? Tabii rahatsızlık vermeyeceksem." Gözleri masum masum Louis'ye bakıyordu.

Louis, bir süre sessiz kaldıktan sonra elindeki küpü bıraktı. "Akşam yemeği için anneme yardım etmezsek kafamı kırar." Ayağa kalkıp odanın kapısına ilerlerken Harry, birkaç saniye afallasa da arkasından ilerledi.

Jay her ne kadar Harry'e 'Sen misafirimizsin otur.' dese de Harry ısrarla masaya birkaç parça taşıdı. Çocuklarla birlikte masaya oturup yemeğe başladılar.

"Harry bu gece bizde kalacak." Yemeğini yemeye devam ediyordu.

"Yatağına sığabilecek misiniz? Epey kalıplı duruyor." Dedi Jay Harry'e bakarken. Harry kafasını eğdi.

Sarmaşık | Larry Stylinson | TR versionWhere stories live. Discover now