16. Bölüm : Sarhoş

633 69 46
                                    

Kapının sertçe vurulması ve ardından da hızlı hızlı birkaç defa zile basılması üzerine sinirlenerek bilgisayarın başından kalktım. Akşamın bu saatinde kim gelmiş olabileceğini düşünürken bir yandan da kızların uyanmaması için dua ediyordum içimden. Uyanırlarsa bir daha asla uyumazlardı çünkü.

Kaşlarım çatık bir şekilde kapıyı açtım. Annem mutfakta işe dalmışa benziyordu. Yoksa ânında yanımda biterdi.

"Louis..." Harry'i gördüğümde bir nevi rahatlasam da onun kızarmış gözleri ve dudakları, üzerine bir de bayık bakışları hem şaşırtmış hem de endişelendirmişti beni. "Harry, ne oldu?"

Bana doğru sarsak bir adım attı. Eliyle kapının perrvazına tutundu. "Beleş öpücük." Dedikten hemen sonra ıslak dudaklarıyla bana doğru eğilip dudaklarıma sert bir öpücük kondurdu. Bira tadı ağzıma yayılmaya başladı.

Ne olduğunu anlamam birkaç saniyemi aldı. Hemen ellerimle omuzlarından tutarak yüzümden uzaklaştırdım onu. Kapının önünde birilerine yakalanmak istemiyordum. Her an merdivenlerde biri görünebilir ya da annem yanımıza gelebilirdi. Harry'nin suratı asıldı. "Okuldayken de beni böyle ittirdin." Omzundaki elimi alıp kalbinin olduğu yere götürdü ve bastırdı. "Ne kadar acıyor, biliyor musun?" Kaşlarım havalandı.

Tam kolunu omzuma atacağım sırada annem endişeli bir ifadeyle yanımıza geldi. "Kim gelmiş oğlum?-" Harry'i gördüğünde suratındaki kaslar gevşedi. Ardından bir şey söylemeden geldiği yönden geri döndü.

"Ayakkabılarını çıkar." Yanımdaki çocuğun kafası geriye doğru gitmeye başlayınca kolunu bırakıp onu pervaza yasladım ve eğilerek beyaz ayakkabıları çıkarmaya çalıştım.

"Napıyorsun?" Diye sordu kelimeler havada kayarken.

"Ayakkabılarını çıkarıyorum. Sakın düşme." Birini çıkarıp diğerinin bağcıklarını çözmeye başladığım sırada kafama bir şey kondu ve saçlarım çekilmeye başlandı. Kaşlarım çatılı bir şekilde kafamı kaldırdığımda Harry sırıtıyordu. "Sen napıyorsun?" Eli saçlarımı çekip duruyordu.

"Hayal kuruyorum." Pişkin pişkin konuşunca içimden bir 'La havle...' çektim. Diğer ayakkabıyı da hızla çıkartıp rastgele kapının önüne koydum.

Harry'i zor bela odama götürüp kapıyı kapadım. Ağır bedeni hızla yatağıma yatırdım. Hemen kıvrılıp yastığımı alarak yüzüne götürdü.

İlk önce bilgisayarı kapattım. Ardından sarhoş çocuğa bir şeyler getirmek için odadan çıktım ve mutfağa ilerledim. Harry büyük ihtimalle sızıp kalmıştı.

Hemen bardaklıktan bir bardak alıp içine kahve koydum. Tam ocaktaki çaydanlığı alıyordum ki annem hafif sert bir sesle konuştu. "Noluyor?"

Yutkundum. Suyu kahvenin üzerine koymaya başladım. "Harry sarhoş. Babasıyla aralarında sorun var." Hemen dönüp gözlerine baktım. "Söz veriyorum sizi rahatsız etmeyeceğiz."

İç çekti. Çaydanlığı aldığım yere bırakırken acayip derecede mahcup hissediyordum. Sonuçta kim oğlunun arkadaşını sarhoş bir şekilde evinde isterdi ki? Annem kesinlikle haklıydı.

"Aranızda ne var?" Tek eliyle tezgahı tutarken diğer elini beline koymuştu. Tamamdır, hesap sorma moduna geçildi.

"Ne?" Bu tip durumlarda salağa yatma taktiğini uyguluyorum. Genelde işe yarıyor.

"Hiç salağı oynama Louis. Sizi kapıda gördüm." Gözlerim istemsizce irileşirken yanaklarım yanmaya başladı. Bu salağa yatma işi annelerde pek işe yaramıyordu anlaşılan.

"Hoşlanıyoruz birbirimizden." Sesim resmen götümden çıkmıştı.

Tekrar iç çekti. Elini belinden çekip işine geri döndü. "Kızların yanında daha dikkatli olun, olur mu? Sizden sevgili olduğunuzu saklayın demiyorum. Sadece kapıda yaptığınızı yapmayın. İkizleri biliyorsun, hemen 'aynısını isteme' huyları var."

Sarmaşık | Larry Stylinson | TR versionWhere stories live. Discover now