17. Bölüm : Erkekler Tuvaleti

662 65 53
                                    

Tw // tec@vuz girişimi

Sabah olduğunda kendimi Harry'nin göğsüne sokulmuş ve kolları tarafından sarmalanmış şekilde buldum. O hala uyurken biraz onu seyrettikten sonra kalkıp rutin işlerimi halletmiştim. Ardından da onu uyandırıp ailecek bir kahvaltı yapmış ve okula gelmiştik.

Sınıfıma geçmeden hemen önce beni kolumdan tutup burnuma ufak bir öpücük kondurmuştu. Gözlerim hemen etrafta gezinince gülümseyerek "Kimin ne dediği, nasıl baktığı umrumda değil. Bu sevimli burnu öpmeden seni yollayamazdım." demişti ve beni koridorun ortasında kızarık bir şekilde bırakıp sınıfına geçmişti.

Okul her zaman olduğu gibi geçmişti: Öğle arasına kadar uyuyuş, Harry ile kantine çıkıp yemek yemek ve sınıfa geri gelip okulun bitmesini beklemek.

Okulun bittiğini haber veren zil çaldığında bu sefer tuvalete gitmek yerine merdivenlerin olduğu yerde Harry'i bekledim. Buluştuktan sonra da tuvalete uğrayabilirdim.

 "Naber?" sırıtarak yanıma geldiğinde suratımda kocaman bir gülümseme oluştu. "İyidir. Tuvalete gidelim mi?" kafasını sallayıp önümden yürümeye başladı. Ben de onun kalçasını izlemenin keyfini çıkardım.

"Popomu dikizlemeyi kes." tuvaletin kapısını açtı. Peşinden ilerlerken söylendim. "Dikizlemiyordum ki." aynanın önüne geçip saçlarıyla uğraşmaya başladı. "Kesin öyledir." bana dönüp gözlerime baktı. "Ayrıca burada dikizlenecek bir popo varsa o seninkisi." göz devirdim. Millet genelde popomun büyüklüğünden bahsedip dururdu.

"Boş-" tuvaletin kapısı gürültüyle açılınca lafım ağzıma tıkıldı. İkimiz de hemen o yöne dönüp kimin geldiğine baktık. Jack ve arkadaş grubu...

"Sizinle sürekli bu boklu yerde kavga etmekten bıktım he." diye söylendi Jack. Harry'e baktığımda hiçbir şey olmamış gibi aynaya dönmüş saçlarını düzeltmeye devam ediyordu. "Bizimle kavga etmek senin tercihin gerizekalı." göz devirdim.

"Çok konuşuyorsun bücür." Tuvaletin içi epey bir kalabalık olmuştu.

"Bücür?" Harry hafifçe gülerek onlara bakınca ters ters suratına baktım. 

"Evet. Ve ben bu bücüre el koyuyorum." arkadaşlarından biri koluma uzandığında tekmemi karnına geçirerek iki büklüm geriye gitmesine sebep oldum.

Bu sefer birkaç kişi bana doğru gelince Harry elini önüme koydu. "Yeter bu kadar Jack, siktir git artık." kaşlarını çatmış, direkt olarak Jack'e bakıyordu."

"Yaaa, öyle mi diyorsun?" hepsi bir anda üzerimize çullandığında iki kolumdan tutuldu ve sırtım duvara yaslandı sert bir şekilde. Acıyla yüzümü buruştururken gözlerim Harry'i aradı. Kendini tutan beş kişiyle cebelleşiyordu.

"Ay tüh. Gene sizi kıstırdım gördünüz mü?" pişkin pişkin sırıtan çocuğa baktım. "Kıstırdınız demek istedin sanırım." 

Önüme gelerek beni baştan aşağı süzdü birkaç saniye. "Seninle yarım kalan bir işimiz vardı." bir anda elini tişörtümün altındaki kemere atınca bacaklarımla ona vurmaya çalıştım.

"Lan!" Harry'nin gür ve yüksek sesi tuvalette yankılandı. "Orospu çocuğu!" 

Kollarından ve bacaklarından tutulan Harry'e döndü. "Sen bana sövdükçe onunla daha çok ilgileneceğim." Harry, gözleri dolmuş bir şekilde dudaklarını birbirine bastırdı.

Kemerimi çözmeye başladığında hâlâ beni tutan kişilerden ve Jack'in iğrenç elinden kurtulmaya çalışıyordum. Ağlamama ramak kalmıştı.

Tuvalet kapısı gürültülü bir şekilde tekrar açıldığında içerideki herkes donup kaldı. Niall kıpkırmızı bir şekilde şokla bize bakıyordu. "Hass-" birkaç kişi koşarak onu da tuttuğunda gerçekten ağlamak üzereydim.

"Napıyorsunuz?! Bıraksanıza beni!" Niall cırlayarak onu tutan elleri itmeye çalışıyordu ama pek faydası olduğu söylenemezdi.

"Gel anlaşalım." Dedi Harry. Sesini zar zor kontrol ettiğini fark ettim. Yeşilleri hâlâ dolu doluydu.

"Hayır. Şu an üstünlük bende. Ne istersem onu yapacağım." Jack'in ona bakmadan verdiği cevap Harry'i daha fazla sinirlendirmişti.

Bir anda kemerim pantolunumdan çıkarıldığında vücudum kaskatı kesildi. "Senin ağzına sıçacağım Jack!" Bağırarak önümde duran çocuğa baktım. Elindeki kemerimle oynuyordu.

"Hmm-" onun sözü de kapıda beliren siluet tarafından kesildi. Niall kapıyı açık unuttuğundan dolayı buradan geçen biri bizi rahatlıkla görebilirdi.

"Noluyor burada?" Monica içeri adımlayarak çatık kaşlarla bizi süzdü. "Burası erkekler tuvaleti yalnız." Jack'in grubundan biri ona seslendiğinde gözlerini devirdi. "İlkokulda mısın gerizekalı?" Çocuk ona doğru adımlamaya başlayınca Niall tekrar cırladı. "Monica!"

Jack, önümde keyifli bir şekilde olan biteni izliyordu. Harry'e baktığımda direkt gözlerimin içine bakıyordu. Bir şeyler planladığı aşikârdı.

"Bana yaklaşmayı deneme bile." Monica işaret parmağını kendisine doğru gelen çocuğa doğru uzattı. Çocuk ise sırıtıyordu. "Pek de güzel bir şeymişsin sen." İyice Monica'ya yaklaştığı sırada Monica tarafından kasık bölgesine sert bir tekme yedi. İki büklüm yere düşerken Monica sert bir sesle konuştu. "Sen kim oluyorsun da bana yaklaşıyorsun?"

O sırada içeridekilerin dikkatinin epey dağıldığını fark eden Harry, bir anda kendisini tutanlara tekme ve yumruklarıyla girişmeye başladı. Ben de aynı şekilde ilk başta Jack'e sağlam bir tekme attıktan sonra kollarımı tutanlara kafa göz giriştim.

Monica'da Niall'ı tutan kısa bir çocuğun saçlarını kavradığı gibi kafasını duvara çarptırdı. Bu sayede Niall'da diğerine sert bir yumruk çakıp yere düşmesini sağladı.

Hepimiz, özellikle Harry, birkaç dakika içerisinde içerideki herkesi patakladıktan sonra soluk soluğa yerdekileri seyrettik. Hırsımı alamayarak Jack'in yanına giderek kasıklarına ve karnına tekmelerimi geçirmeye başladım. "Orospu çocuğu!"

Büyük ihtimalle Harry gelip beni durdurmasa Jack bayılana kadar ona vurmaya devam edecektim.

Hikaye nasıl ilerliyor? Biraz yorumlarınızı alayım.

Sarmaşık | Larry Stylinson | TR versionWhere stories live. Discover now