15. Bölüm : Beleş öpücük

714 69 74
                                    

Ben bu herife 96 yıldır âşığım.

Ertesi gün okula giderken her zaman olduğu gibi tekrardan ona rastladım. Birlikte okul yolu boyu ilerlerken havadan sudan, siyasetten, eğitim sisteminin berbatlığından falan bahsettik.

"Her neyse, ben sınıfıma gidiyorum." Dedim sınıfıma doğru ilerlerken. "Görüşürüz!" Diye arkamdan hayvan gibi bağırınca koridordaki birkaç kafa önce ona sonra bana döndü. Gülerek sırama ilerledim.

"Ulan oğlum, Zayn'i dövmüşsün." Kafamı çantama koyamadan yanımda biten çocuğa sinirle baktım. "Öyle oldu." Çantayı rahat bir pozisyona getirmeye çalıştım.

"Dün müdür seni aradı her yerde." Omuz silktim. Çok da umrumdaydı. Her zamanki azarlarından çeker, belki de tutanak falan yazar sonra da yollardı.

Kafamı çantaya koyup gözlerimi kapattım. Zayn'e yaptığım şeyden dolayı şu anda pişmalık duyuyordum. İyileştiği zaman mutlaka onunla konuşmam gerekiyordu.

Dürtülerek uyandırıldığımda sinirle gözlerimi açtım. "...kalk hadi." Harry'nin sesini duyunca kafamı kaldırarak suratına baktım. Sırıtıyordu.  "Ne var?"

"Öğle arası. Gel kantine gidelim." Kafamı salladıktan sonra telefonumu da alarak ayağa kalktım. Yeni uyandığımdan dolayı sarsak adımlarla Harry'nin yanında merdivenleri adımlıyordum.

"Geceleri uyumuyor musun?" Kantine girince kocaman bir gürültü ve insan kalabalığı karşıladı bizi. "Uyuyorum."

"Okulda nasıl bu kadar uyuyorsun?" Omuz silktim. "Bize şuradan iki karışık tost, iki ayran!" Harry boyunun uzunluğundan faydalanarak kantinci ablaya ulaştığında gülümsedim. Bu hareketi saçma bir şekilde seksi göründü gözüme. Ayrıca bu aralar boy atıyordu sanırım. Beni geçmeye başlamıştı.

"Al bakalım, küçük Louis." Gözlerimi devirerek bana uzattığı tost ve ayranı aldım. "Ben göstereceğim sana küçük Louis'yi." Zar zor bulabildiğimiz boş masalardan birine oturduk. "Ben de diyordum tatlı almadık. İyi olur vallahi." Tostundan koca bir ısırık alırken sırıtıyordu. Masanın altından bacağına tekme attım. "Ne vuruyorsun be!"

Bu sefer ben sırıtıyordum. Onun bu çift kişiliği değişik bir şekilde hoşuma gidiyordu. Bazen cinayet işleyecek derecede sinirli ve hırçın olurken bazen de çocuk gibi neşeli ve sevilesi oluyordu.

"Selamün aleyküm." Çaprazımdaki boş sandalyeye bir beden oturunca tostumdan çektim bakışlarımı. Elinde koca bir tepsi ve içerisinde birkaç çeşit  yemekle karşımda oturan çakma sarışına baktım. Diş telleriyle bize gülümsüyordu.

"Aleyküm selam." Dedik Harry ile aynı anda. Niall, yemeğinden koca bir kaşık alıp ekmekle birlikte ağzına attığında yanakları şişti. Cebimdeki temiz peçeteyi uzatıp ona verdim. "Eyvallah." Ağzı doluyken konuşunca gülümsedim.

O sırada Harry'nin ters bakışlarını suratımda hissedince ona döndüm. Kıskanmış olabileceğini düşünerekten göz kırptım. Hemen yumuşayıp gülümsedi.

"Yemin ederim hayatımda gördüğüm en iyi çiftsiniz." Elindeki kaşıkla bir beni bir de Harry'i işaret etti. "Sizi birkaç kere yan yana görmüştüm zaten. Boyunuzdan tutun göz renklerinize kadar uyumlusunuz." Niall açık bir şekilde konuşunca kızardığımı hissettim.

Ayağıma değen ayakla Harry'e baktım. Kızarışımdan zevk aldığı belli oluyordu ama onun da yanakları hafiften allaşmıştı.

"Niall." Bir anda tepemize cin gibi inen kızla hepimiz yerimizde sıçradık. "Efendim Monica." Kıza baktığımda kollarını göğsünde birleştirmiş, bıkkın bir şekilde bizim çakma sarışına bakıyordu. O an nedense bir tiksinme geldi, fazla egolu duruyordu.

Sarmaşık | Larry Stylinson | TR versionWhere stories live. Discover now