20. Bölüm : Anne

603 68 27
                                    

"Hazır mısın?" Harry karşıma gelerek alnıma bir öpücük kondurdu. Hemen sonra çantasının olduğu yere doğru ilerleyip çömeldi ve fermuarı açıp karıştırdı.

"Hazırım." Onun yan profiline bakarak gülümsedim. Kaşlarını çatmış, dudaklarını büzmüştü. Çene hattı keskindi ve bu beni epey etkiliyordu açıkcası.

"Tamamdır, hadi çıkalım." Elini belime koyup beni dış kapıya yönlendirdi.

Bugün annesini ziyarete gidiyorduk. Dün gece bir anda konuyu bana açmıştı ve beni de annesiyle tanıştırmak istediğini söylemişti. Öyle sevimli bakıyordu ki bana, 'Hayır.' gibi bir kelimenin ağzımdan çıkması imkansızdı.

"Annenden bahsetsene biraz." Otobüste, ayakta karşı karşıya durmuş, amcaların bize çarpmasını engellemeye çalışıyorduk.

"Annem..." dedi otobüsün camından dışarıya dalıp. Birkaç saniye sonra gözlerime bakarak devam etti. "Melek gibidir. Seni sevecektir, eminim." Kafamı salladım. Açıkcası gergindim, çünkü hem cezaevine ziyarete gidiyordum hem de sevdiğim çocuğun annesiyle tanışacaktım.

Cezaevine geldiğimizde üzerimizi aradıktan sonra bizi görüşmelerin olduğu odaya aldılar. Biz, Harry ile yan yana oturmuş beklerken, yavaş yavaş içeriye mahkumlar girmeye başladı.

Kapıda Harry'e benzeyen, güzel bir kadın belirdiğinde yanımda oturan Harry ayağa kalkarak gülümsedi.

"Annem..." Harry annesine sımsıkı sarılırken ben de ayağa kalkıp gülümseyerek onları seyrettim. Harry, annesinden ayrılarak bana döndü. Gözleri dolmuştu.

"Anne, bu Louis." Güler yüzlü kadın bana baktı. Hafifçe yukarı kalkmıştı. "Sevgilim." Diye belirttiğinde kadının havadaki kaşları çatıldı.

Nefesimi tutmuş, anne oğula bakıyordum. Harry'nin ilişkimizi pat diye söyleyeceğini düşünmemiştim.

"Gel." Kadın kollarını açıp bana birkaç adım attığında şaşkınlıkla ilerleyip kollarının arasına girdim.

Geri çekildiğimde yüzümü elleri arasına aldı.  Bana şefkatli gözlerle bakıyordu. "Ben de Anne. Çok memnun oldum oğlum." Annesinin bu kadar dıygulanması beni şaşırtsa da hiçbir şey demedim, sadece gülümsedim.

Sandalyelere oturduğumuzda Anne, hemen oğlunun ellerini elleri arasına aldı. "Nasılsın oğlum, her şey yolunda mı?"

Yanımda oturan Harry'e kaçamak bir bakış attım. Her an ağlayabilirdi. "Yolunda annem. Asıl sen nasılsın? İyi davranıyorlar mı sana?"

"Çok şükür iyi bir koğuşa düştüm." Dedi kadın oğlunun suratını incelerken.

"Avukat bir şey demiyor mu? Kanıtlar yeterli değil miymiş hâlâ?" Harry kaşlarını çatıp sert bir şekilde sorduğunda kadın yerinde kıpırdanıp bana baktı. "Anlattım ona da." Dedi Harry annesinin içini okumuş gibi.

Omuzları düştü kadının. "Yok. Yeterli değilmiş. O şerefsiz adam hayatımı zehir etti."

"Eve gitmiyorum artık. Babamı görmüyorum."

"Neden? Sana bir şey mi yaptı yoksa." Annesinin gözleri büyüdü, endişeyle oğluna bakmaya devam etti.

"Hayır ama..." Harry, bana dönüp baktığında hafifçe tebessüm ettim. "Louis'ye kötü laflar etti."

Anne, oğluna bir şey olmadığı için rahatlamış gibi görünürken benim için tekrar endişelendi. "Yoksa sana mı bir şey yaptı?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır. Zaten merak etmeyin, kendimi de oğlunuzu da korurum ben." Harry bir anda bu söylediğime kahkaha atmaya başlayınca şaşkınlıkla ona döndüm. Annesi de gülmeye başlayınca etraftaki insanlar bize tuhaf tuhaf bakıyordu.

Ben de gülerek ikisine baktım. Onlar her zaman gülmeyi hak ediyorlardı...

Biraz daha konuştuktan sonra ziyaret saati bitti. Ayağa kalktık hepimiz. Anne, önce oğluna, sonra da bana sımsıkı sarıldı. Tam ayrılacağım sırada kulağıma fısıldadı. "Oğlum sana emanet." Gülümseyip gözlerine baktım.
Ona çok iyi bakacağım, emin olabilirsin güzel kadın.

--

Eve geldiğimizde kendimi yatağıma yüz üstü bıraktım. "Trafik felaketti!" Diye mızmızlandım elinde bir bardak suyla odamıza giren Harry'e.

"Vallaha benim de belim kırılmış ayakta durmaktan." Yatağın yanındaki boş yere oturup belini esnetmeye başladı.

"Annemi sevdin mi?" Kafamı çevirip yüzüne baktım. "Evet, çok iyi birisi, sıcak kanlı. Beni de sevdi sanırım."

Elindeki bardağı masaya bıraktı. "Anneme bir gün eğer onu sevgilimle tanıştırırsam bu, o kişiye tamamen güvendiğimi ve onu çok sevdiğimi temsil ediyor demiştim. O yüzden biraz afallamış olabilir. Ama evet, seni sevdiğine eminim." Elini dağınık kahvelerime daldırarak okşamaya başladı.

Bunu bana söylemesi içimi huzurla doldurmuştu. Kendimi dünya üzerindeki en mutlu insan gibi hissediyordum. Bana güvenmesi, sevmesi ve bunu dile getirmesi sıcacık hissetmeme neden oldu.

Oturduğum yerde dikleşerek elinin saçlarımdan düşmesine neden oldum. "Seni seviyorum." Yavaşça dudaklarına uzanıp yumuşakça öpmeye başladım. Ellerini belime koyup beni kendisine çekmeye çalıştı her zamanki gibi.

"Hiii!" Tiz bir çığlık duyduğumda Harry'nin dudaklarını bırakıp odanın kapısına baktım. Lottie elindeki allık ve fırçayla, gözleri kocaman olmuş bir şekilde kapıda dikiliyordu.

"Lott-"

"Yeğenim olacak! Hala olacağım!" Bir anda olduğu yerde zıplayarak bağırmaya başlayınca şok oldum.

Harry kahkaha atmaya başladığı sırada annem kapıda belirdi. "Kızım! Niye bağırıyorsun?"

"Anne, abimle Harry abiyi öpüşürken gördüm. Bebekleri olacak! Sen de büyükanne olacaksın!" Annemin de kendini gülmemek için tuttuğu belliydi.

"Lottie, güzelim sadece öpücükle bebek olmaz." Diye açıkladığımda kız kardeşimin suratının düşüşünü izledim. "Nasıl yaa?! Banane, ben hala olmak istiyorum." Kollarını göğsünde kavuşturup odasına doğru ağlayarak koşmaya başladı.

Annem de bize dönüp kapıyı kapatmak için kapı kolunu tuttu. "Dikkatli olun demiştim." Dedi kapıyı kapamadan hemen önce.

"Dikkatli?" Tek kaşını kaldırmış, hâlâ gülen sevgilime baktım. Annem kızların yanında oynaşmamamızı söylemişti de."

Gülümsemesi büyüdü. "Benimle oynaşmayı seviyor musun bakalım." Gözlerimi devirdim. Oynaşma kelimesine takılacağını düşünmemiştim.

"Seninle oynaşmak en sevdiğim aktivite." Onu omuzlarından iterek yatağa uzanmasını sağladım. "Mesela böyle." Kucağına çıkıp bacaklarımı iki yana atarak oturdum.

Ellerini belimle kalçam arasına koydu. "Annenler evde olmasaydı bilirdim ben yapacağımı." Kıkırdayıp eğilerek dudaklarına bir öpücük bıraktım. Ardından da göğsüne kafamı koyup uzandım.

"Çocuğun olmasını ister miydin?" Diye sordum öylesine. Oda da bir süre sessizlik oluşmasını beklemiyordum tabii.

"İsterdim. Darcy adından bir kızım, bir tane de ikizlerim olsun isterdim." Sıkıntıyla iç çektim.

"Taşıyıcı annelik ya da evlatlık alınabilir." Dediğimde saçlarımı okşamaya başladı. "Bunları düşünmek için daha erken."

Kafamı sallayıp gözlerimi kapattım. Ben de bir kızım olmasını çok isterdim.

Sarmaşık | Larry Stylinson | TR versionOnde histórias criam vida. Descubra agora