05

6.6K 174 23
                                    

Eflah'la birkaç gündür konuşmuyordum. En son partide görüşmüştük, ardından ben zaten Giray'la eve gelmiştim ve Eflah'la o saatten sonra da karşı karşıya gelmemiştik.

Eflah'a kırgındım. Gerçekten Bade'ye o sözleri ederken kalbimin kırıldığını hissetmiştim. Ona hiçbir zaman kendi üzerimden bir sorumluluk yüklememiştim. Tüm sorumluluğu kendi almıştı her zaman için. Bade'ye bebek bakıcısı olmadığı konusunda söylediği şeyler beni ister istemez yaralamıştı.

Masanın üzerinde yer alan ve hiçbir şey anlayamadığım ders notlarına karşı yüzümü buruşturdum ve dudaklarımdan çıkan bezgin bir sesle kafamı sayfaların arasına gömdüm. Hazırlıkta sadece dil namına bir şeyler görürken birinci sınıfa geçince her şey bambaşka bir hale gelmişti. Mühendislik okuyordum ve şu anki aklımla bazen o kadar pişman oluyordum ki bunun ileriki sınıflarında derslerimin çok daha artacağını ve sorumluluklarımın çok daha fazla olacağını biliyordum. Ona rağmen ilk sınıf bile zor geliyordu.

Kulaklığımdan kulağıma dolan müzik sesi eşliğinde, elimde çevirdiğim kalemle birlikte sayfalara yeniden dönsem de cidden en ufak bir şey bilemiyordum.

Masanın üzerinde, sayfaların altına girmiş olan telefonum titreyince zaten bilgilere odaklanamayan beynim, anında telefona çevrildi. Sayfaları kenara çekerek telefonu elime aldığımda ekrana düşen bildirimle dudaklarımdan bir soluk döküldü.

Eflah Volan:
Alisa, ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yok.

Eflah Volan:
Ama her ne sikim yapmışsam özür dilerim, tamam mı?

Eflah Volan:
Biraz daha benimle konuşmamaya devam edersen yanına geleceğim.

Dudaklarımda oluşan gülümsemeyle mesajının üzerine tıkladım. Eflah'a kırılmış olsam da ilk defa bu kadar konuşmadığımız zaman olmuştu ve onu gerçekten özlemiştim. Yine de söylediği şey hala aklımdaydı. Fakat o bunu bilmiyordu ve bilmediği bir şey için trip atmak istemiyordum. Yine de hemen yumuşamaya niyetim yoktu.

Alisa Haza:
Yanıma gelme konusu hala geçerliyse bekliyorum.

Alisa Haza:
Ama bana ders çalıştırmak için.

Alisa Haza:
Bir bok anlamıyorum, düşük notlarda boğulacağım.

Eflah da mühendislik fakültesinden mezundu ve yüksek bir ortalamayla mezun olmuştu. Burada tanınmasının bir sebebi de buydu aslında. Eflah'ı affetmemiş olsam da ciddi manada bana ders çalıştırması gerekiyordu.

Eflah Volan:
Neredesin?

Alisa Haza:
Kütüphane.

Mesajımı okundu olarak bırakarak mesajlaşma kısmından çıktı.

Telefonu kapatıp ekranı masanın üstüne gelecek şekilde koydum ve yeniden sayfalara döndüm. Dağınık bir halde duran sayfaların arasında hangisinin konunun başı olduğunu dahi bilmiyordum. Ortalamamı yüksek tutmam gerekiyordu, ilerideki akademik başarım için bu şarttı ve bu da çok çalışmamdan geçiyordu.

On dakika geçmemişti ki önüme konulan bir kutuyla, anlamsız bir şekilde baktığım sayfalarla olan bakışmam sona ermiş oldu. Yanımdaki sandalyenin geriye çekilmesi ve birisinin oturmasıyla ela gözlerim ondan tarafa çevrildi. Bir kolunu masanın üstüne koyarken, diğeri bacağının üzerinde duruyordu. Onu özlemiştim, fakat bunu belli etmeye niyetim yoktu.

"Bu ne?" Gözümle önümdeki kutuyu işaret ettim ve Eflah'ın cevap vermesine fırsat bırakmadan kutunun kapağını açtım. İçindeki çikolataları görmemle gözlerim irileşti. Tatlı, bu hayatta en sevdiğim şeylerdendi. Yemekle pek aram yoktu ama günün her dakikasını tatlıyla geçirebilirdim.

AKREBİN ZEHRİ (YARI TEXTİNG) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin