18

6.1K 207 67
                                    

merhabalar, biz geldik!

yoğun bir dönemden geçsem de burada olan ufak çaplı etkileşimi görmek beni o stres anından uzaklaştırıyor. özellikle satır arası yorumlarınızı okurken büyük keyif alıyorum, siz de desteklerinizi esirgemeyin lütfen ^^

ayrıca sizden yorum bekliyorum, tepkilerinizi ve düşüncelerinizi okumak fazlaca hoşuma gidiyor çünkü.

Keyifli okumalar dilerim... 🤍

✨✨✨

"Şöyle dönüp durmayı kes artık, başımı döndürdün yeterince," Mislina, tabiri caizse deli danalar gibi odanın içinde volta atıyordu. Yürümesine ara vermeden evvel, omzunun üzerinden bana döndü ve hareketlerine yeniden devam etti. "Ne yapacağım hakkında en ufak fikrim yok. Sanırım ağlayacağım..."

Kahkaha atmama engel olamadım. "Mislina," dedim gülüşüm kesilirken. "Sen cidden çok saf bir kızsın..."

Masanın üzerinde yer alan kalemi bana fırlatsa da bana ulaşamamış, yatağa düşmüştü. "Ya niye öyle diyorsun? Ben kimseyi kırmak istemiyorum ama bunu kabul etmek de istemiyorum. Ne yapacağım, hiçbir fikrim yok..." Hareketine son verdi, yatağın ucuna gelerek oturdu ve ellerini yüzüne kapattı.

Bizim fakülteden bir çocuk, Mislina'ya, ona aşık olduğunu söylemişti. Çocuk, pek tanıdığım biri değildi fakat Mislina'yla ortak dersleri vardı. Bu sebeple ikisi birbirine çok yabancı değildi ve Çisem'in söylemesine göre çocuk sümsüktü. Bunu ben demiyordum, Çisem, Mislina'dan bunu öğrenir öğrenmez sümsük demeye başlamış ve çocukla dalga geçmişti. Bu yüzden de Mislina'nın kendini daha kötü hissettiğini görebiliyordum. Çocuğa karşı bir şey hissetmese de hem reddederek onu üzmek istemiyor, hem de Çisem'in çocuk için söylediği şeyler yüzünden kendini daha çok vicdan azabı çekerken buluyordu.

Çisem'in nasıl öğrendiği konusuna gelirsek ise, tamamen sürpriz olmuştu. Mislina, Çisem'e söylemezdi, böyle bir tepki vereceğinden sebep. Fakat bana söylerken Çisem duymuştu ve o saatten sonra da hazır olmaya gidene kadar gülmüştü. Çisem, odadan çıktıktan sonra ise, yarım saattir deli danalar gibi dolaşan Mislina'yı yatıştırmaya çalışmamla geçmişti zaman.

Dizlerimin üzerinde Mislina'ya doğru ilerlediğimde, bacaklarımı kalçalarımın altında toparlayarak yanına oturdum. "Canım, o kırılmasın diye sen istemediğin bir şeyi kabul mü edeceksin?"

"Hayır, ama..."

"O zaman ne?" Sözünü kestim. "Yarım saattir deli gibi dolanıp duruyorsun. Aklını bu kadar mı meşgul ediyor?"

"Nasıl etmesin, Alisa," diye sızlanarak elini yüzünden çekti. "Umut'u seviyorum. Bu yıl derslerimiz ortaktı, oradan arkadaş olduk. Ne bileyim ben, bana hangi gözle baktığını... Aklımın ucuna gelseydi araya mesafe koyardım, bilemezdim ki böyle bir şey olacağını. Nasıl aklıma gelmedi ki? Aptal kafam." Eliyle kafasına hafifçe vurdu.

"Şş, sakin ol. Kendini aşka kapatmışsın, Mislina. Nasıl görebilirdin ki? Ona o gözle bakmadıktan sonra görmen imkansız. O yüzden kendini suçlamaktan vazgeç." Birinden hoşlanmadıktan sonra onun size karşı olan hareketlerini görmeniz çok zor olurdu. Özellikle de birisini arkadaş ya da bir başka durumda görüyorsanız, gözleriniz karşınızdakine kör gibi olurdu. Yarkın'ı ben de ilk zamanlar anlamamıştım elbette, bu yüzden. "Ayrıca çocuk senden hoşlanıyorsa da bu senin meselen değil, reddedersin olur biter."

"Ya öyle değil işte!" Sızlanarak elini yeniden yüzüne kapattı. Konuştuğunda sesi boğuk geliyordu, çünkü elleri yüzünde kapalı vaziyette duruyordu. "Onu üzmek istemiyorum, bana aşık olduğunu söyledi. Duygularına karşılık veremem ama onun duygularını da kötü etkilemek istemiyorum. Bu aşk işleri her zaman bu kadar zor mu oluyor?"

AKREBİN ZEHRİ (YARI TEXTİNG) +18Où les histoires vivent. Découvrez maintenant