06

6.5K 160 28
                                    

Aynadaki aksime bakarak ellerimi soğuk suyla yıkadım. Tezgahın üzerine bıraktığım çantamdan ruju çıkararak parlak olan ruju dudaklarıma sürmeye başladım. Dolgun dudaklarım, lip glossla birlikte kendi renk tonunda parlarken, arkadaki tuvalet kabinlerinden çıkan kişiyle aynada göz göze gelsem de istifimi bozmadan işime devam ettim.

"Selam, Alisa." Tiki kız sesiyle konuşan Doğa'ya tepki vermeden ruju kapattım ve çantama geri attım. Ardından elime maskarayı alarak kirpiklerime sürmeye başladım. Beni izleyen gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. O da elini yıkıyordu. "Selamı da mı kestik, Alisa?"

"Bilmem," dedim maskaramı diğer gözümün üzerine götürürken. "Seninle hiçbir zaman konuştuğumu hatırlamıyorum zaten." Gülümsedim.

Tepkim onu rahatsız etmiş olacak ki belli etmemeye çalışsa da gözlerini açıp kapadığını fark etmiştim. Ardından yeniden eski haline büründü ve neşeli olmaya çalışan bir tavırla, "Ah, yoksa sen hala Yarkın meselesinde misin?" dedi üzülmüş gibi. "Anlık ge-"

"İnan ne yaptığınız umurumda değil, Doğa. Ve sandığın gibi amacına da ulaşamadın," Maskarayı yuvasına götürüp elimde çevirirken omzumun üzerinden ona döndüm. "Ne de olsa hiçbir zaman benim olduğum yere gelemeyeceksin. Farkına varmış oldun."

Artık kendini neşeli yapmaya çalışmıyordu. Ciddiyeti yüzüne işlemiş bir şekilde, "Ne demeye çalışıyorsun sen?" dedi.

"Şöyle ki," dedim vücudumu da ona doğru döndürürken. Kalçamın yan tarafı lavabonun olduğu tezgaha yaslanmış olmuştu. "Her zaman gölgemi takip edecek birisin, hiçbir zaman gerçeğime bile ulaşamayacaksın." Gülümsedim ve devam ettim. "Artık dengine göre oyunlar oynarsın."

"Kendini ne kadar yukarıda görüyorsun, yazık," dedi kollarını önünde çaprazlarken. "Farkındaysan sevgilin bile kendini kollarıma attı. Sence bu kadar üstün biri olsaydın böyle bir şey yaşanır mıydı?"

Söylediklerine sinirlenmiş olsam da yüzümde hiçbir mimik oynamazken konuştum. "Sence sen bu kadar aşağıda olmasaydın böyle bir aşağılık yapar mıydın?"

Gözlerinden ateşler çıkarken yüzüme baktı. Damarına bastığımın farkındaydım. Zaten bunun için yapmıştım. Yarkın'la olan görüntülerini herkesin eline ulaşmasını sağlamıştı. Amacı, benim üstümden tanınırlığını sağlamak ve beni mağlup ettiğini herkese göstermekti. Aynı bölümdendik, benim notlarım ondan daha yüksekti. Daha kalabalık bir arkadaş grubum vardı. Bana olan garezi, daha ilk zamanlardan beri vardı.

"Peki Yarkın'ın bana gelmesi?" Alt dudağından dilini geçirerek ıslanmasına sebep oldu. "Tatmin edemiyor muydun?" Önünde çaprazladığı kollarını iki yanından salarak yaslandığı yerden uzaklaştı ve çıldırmama sebep olacak o cümleyi söyledi. "Gerçi işinde bu kadar iyi olmasan Eflah çoktan giderdi, değil mi? Ah pardon," Elini ağzına doğru götürdü pot kırmış gibi. "O da Bade'ye gitmişti, doğru ya."

Söylediklerine karşın gözlerim karardı ve sinir her bir hücremi ele geçirirken ellerim benden bağımsız bir şekilde Doğa'nın saçlarını kavradı. O an, beni kontrol eden mantığım değil, duygularımdı. Duygularımdan da yalnızca öfke vardı.

Elimin altında çırpınan ve çığlık atmaya çalışan Doğa'nın saçlarını biraz daha kavradığım gibi kendime doğru çektim. "Bir daha söylesene," dedim korkutucu bir ses tonuyla. Gözümü döndürmüştü ve ben bu hale kolayca gelebilecek biri değildim.

"Yalan mı?" Yüzünü bana doğru çevirmeye çalıştı. "O abi kardeş görünümünüzün altında neler var? Yalan mı?" diye bağırarak tekrar etti son cümlesini.

Kendime hakim olamadım. Saçından kavradığım gibi tuvalet kabinine girerken Doğa ne yapacağımı anlamış gibi sesini daha da yükseltmeye başlamıştı. "İnan bana, birinin gelecek olması zerre umurumda değil. Seni elimden kimse alamaz."

AKREBİN ZEHRİ (YARI TEXTİNG) +18Where stories live. Discover now