Yirmi

9K 720 260
                                    

"Serdar?" diye mırıldanarak kafamı yavaşça kaldırdım. Uykum hafif olduğu için yanımdan kalktığını hissedince uyanmıştım.

"Uyandırdım mı?" diye konuştu çok kısık bir sesle yüzünü bana dönerek. Henüz oturur pozisyondaydı, ayağa kalkmamıştı ama kalkmaya hazırlanıyordu tam.

En son hatırladığım kadarıyla Serdar yastıkta, ben de onun kolunda yatıyordum. Ben uyurken kolunu kurtarıp kafamı yastığa koymuştu büyük ihtimalle.

"Nereye gidiyorsun," diye sordum gözlerimi kırpıştırarak. Bakışlarım çalışma masasının üzerindeki saate kayarken kaşlarım çatıldı, saat henüz çok erkendi. Güneş bile tam doğmuş sayılmazdı. "Dersin başlamasına daha iki buçuk saat var."

"Benim bugün biraz işlerim var," diye sakin bir sesle konuşunca istemsizce doğrulmuştum. "Derse gelmeyeceğim."

"Derse gelmeyecek misin?" Emin olmak için tekrar sorunca, beni kafasıyla onayladı. "Yine mi çalışmaya gideceksin?"

"Civciv," diye uyarıcı bir ses tonuyla uzatarak konuştu ama onu umursamadım, emekleyerek yanına gittim ve karşısına dikildim. Karşı karşıya oturuyorduk şimdi.

Uykum çoktan kaçmıştı.

"Bu iş meselesi yüzünden çok ders kaçırdın Serdar, derslerden kalacaksın böyle giderse."

"Civciv," diye tekrarladı aynı şekilde, ama sesi biraz daha yumuşak çıkmıştı bu defa. "Dediğin gibi, dersin başlamasına daha var, hadi biraz daha uyu sen." Bu kibarca 'işime karışma' demekti. İkna olmadığımı, ve itiraz edeceğimi anlayınca beni susturmak için yanaklarımı kavradı iki eliyle. "Saat gelince geldiğin gibi camdan çıkarsın."

Yanaklarımı serbest bırakıp ayağa kalktığında sinirlenerek ben de kalktım, beni konuşturmuyordu bile!

"Beni bir dinler misin!"

"Şş," diyerek işaret parmağını dudaklarıma bastırdı, kaşları çatıktı. "Sessiz ol, milleti uyandıracaksın."

Derin bir nefes aldım ve elini tutarak dudaklarımın üzerinden çektim. "Mecbur musun çalışmaya?" Tuttuğum elini istemsizce okşadım. "Derslerini aksatmasan olmaz mı?"

İç çekerek kafasını yüzüme doğru yaklaştırdı ve alınlarımızı birleştirdi. "Niye bu kadar takıldın sen bu işe," diye sordu gözlerini kapatarak. "Derslerden kalmam senin problemin değil."

"Sen dedin Serdar, benim sınıfta kalmak gibi bir lüksüm yok dedin." Gözlerini araladığında tereddütsüz gözlerinin içine baktım. "Demedin mi?"

Cevap vermedi çünkü o da biliyordu haklı olduğumu. O günden sonra bir şeyler değişmiş olmalıydı, çünkü sanki bir daha hiç derse gelmeyecekmiş gibi tepkiler veriyordu.

"Bak eğer sorun paraysa ben-"

"Yavaş," diye sözümü kesti aniden ve geri çekilerek bütün teması kesti benimle. Elini tutmama bile izin vermemişti. Öfkeyle kararan gözlerine şahit olurken ürpermiştim. "O sözünün devamını asla getirmeyeceksin Eren. Sen böyle bir şey söylemeyeceksin, ben de duymayacağım."

Kaşları çatıkken arkasını döndü ve dolabından birkaç parça kıyafet aldı eline.

Onu kızdırmıştım. Galiba söylememem gereken bir şey söylemiştim.

DÜŞMAN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin