Yirmi dört

8.3K 720 192
                                    

"Kuralları söylüyorum, hazır mısın?" Gözlerini devirdiğini görünce gözlerimi büyüterek kızgınca baktım yüzüne. "Hadi Serdar, oyun bozancılık yapma!"

"Tamam, tamam," dedi pes ederek. "Söyle bakalım kurallarını."

"Biz ikimiz hala düşmanız, eskisi gibi olacak her şey." Kafasını salladığını görünce devam ettim. "Aramızda hiçbir şey olmamış gibi davranacağız."

"Aramızda hiçbir şey olmamış gibi derken?" Gözlerini kısmış, gülmemek için kendini zor tuttuğunu fark edince bu defa gözlerini deviren ben olmuştum.

"Aramızda hiçbir şey olmamış gibi davranacağız," diye tekrar ettim, onu duymamazlıktan gelerek. Benimle eğleniyordu kendince salak. "Yani demek oluyor ki kesinlikle ama kesinlikle öpüşmek yasak." Dilini üst dişlerinde gezdirirken aynı zamanda sırıtıyordu. Ve sonunda beni en çok motive eden son kurala gelmiştik, heyecanla gülümsedim. "Eğer ben kazanırsam, babamdan sana doğru dürüst bir iş bulmasını isteyeceğim ve sen itiraz etmeden kabul edeceksin."

Serdar'ın keyifli ifadesi kayboldu birden. "İddia mı koyuyoruz ortaya," diye sordu hoşnutsuz bir tavırla. "Bunu konuşmamıştık."

"Şimdi konuşuyoruz işte." Yardımımı başka türlü kabul etmeyecekti çünkü. "Sen ne isteyeceksin benden?"

"Neyse, zaten kazanamazsın," dedi ve omuz silkti. Sen öyle san canım. "Ben kazanırsam da bir daha böyle konuların bahsini bile açmayacaksın, tamam mı?"

Kaybedeceğini umarak kafamı aşağı yukarı salladım.

Eğer ben kaybedersem onun istediğini tabi ki yapmayacaktım. İsterse oyunbozan desindi, umurumda değildi.

Ona yardım etmek istiyordum ve sonucu ne olursa olsun edecektim.

"Kurallara uymayan kaybeder."

"Tamam," dedikten hemen sonra kolumu kavrayıp kendine doğru çekti. "Başlamadan bir öpücük ver bakayım."

Hıhı öpeyim de sana şans getirsin değil mi?

Anca rüyanda.

Yüzümü buruşturarak kafamı geriye doğru çektim. "Hayır olmaz, çoktan başladık zaten." Beni hiç umursamadan dudaklarıma uzandığında panikle kolumu ondan kurtarıp ilk yumruğu attım suratının ortasına. O aldığı darbenin şokunu yaşarken tedirgince gülümsedim. "Bak, başladık işte."

Oh be, çok iyi geldi birden.

Aşağı doğru eğik kafasını kaldırıp bana ters ters baktı. "Ulan civciv," dedi tehdit edermiş gibi. Elmacık kemiğinin üzerinde parmaklarını gezdirdiği için bakışlarım oraya kaydı. Galiba orasına vurmuştum. "İşte şimdi bittin sen."

Korkuyla bir adım geriledim. "Ama Serdar," diye sızlandım hala geri geri yürürken. "Düşmanız biz! Ne yapsaydım, halini hatırını mı sorsaydım!"

"Gel, gel," dedi üzerime doğru hızla yürürken. Allah'ım ne olur sağ salim çıkayım şuradan. "Göstereceğim ben sana düşmanı arkadaşı."

Kaçmama fırsat bile tanımadan yakalarımı kavrayıp kafasını burnuma sertçe geçirdiğinde acıyla inledim.

Geriye doğru savrulduğum için ondan baya uzaklaşmıştım, kafam aşağı doğru baktığı için burnumdan akan kan damlaları birer birer yere damlıyordu.

"Ulan puşt, ben böyle mi vurdum sana? Burnumu sikip attın!"

"Çok mu acıdı lan," diye pişman sesini duyunca kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Kafamı kaldırınca kan şimdi direkt çeneme, çenemden de açık renk kazağıma damladığı için bakışları oradaydı.

Onun pişmanlıktan kıvranmasını fırsat bilip karnına tekme atarak yere düşmesini sağladım.

"Acıma, acıma," dedim sırıtarak. Konuştuğum için ağzıma kan girmişti ama umursamadım. Karnına oturup bütün ağırlığımı verdim üzerine. "Acınacak duruma düşersin."

"Sikeceğim ama artık," diye kükrediğinde onu umursamayarak sırıtmaya devam ettim.

Üzerinde oturuyordum, kaybetmişti.

Zafer benimdi!

Ya da değildi..

Tek bir saniyenin içerisinde ne ara pozisyon değiştirmiştik bilmiyordum ama şu an altında olan bendim.

Üzerimde uzanıyordu.

Sırıtışım anında kaybolmuş, omuzlarım yenilgiyle düşmüştü.

"Nesin sen, Hulk mü," diye sordum somurtarak. Koskoca adamım ben, nasıl böyle kaldırabilirdi ya!

"Hıı, benim o," diye mırıldandı geçiştirir gibi, kolunu boynuma bastırarak. Nefesim kesilmişti. "Pes ediyor musun, söyle bakayım?"

Onu kaldırmam imkansızdı, o seçeneği eleyebilirdik şimdiden. Ama başka bir fikir de gelmiyordu aklıma.

Kazanabilmemin tek yolu..

Dudaklarım keyifle kıvrıldı.

İşte şimdi görürsen sen Serdar, kimmiş biten.

Cevap vermem için boğazımdaki baskıyı azaltınca sırıtarak cevap verdim. "Yoo." Hızlı hızlı nefes alıp verdiği için nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Hiç çekinmeden dudaklarına uzun uzun baktım, aynı anda dilimi çıkartıp alt dudağımı yalıyordum. "İyi böyle, manzara da baya güzel."

Tepkisini merak ederek gözlerine baktığımda, koyulaşan bakışlarını dudaklarıma kaydırdığını görüp biraz daha araladım dudaklarımı.

"Eren.."

Ne yapmaya çalıştığımı anlamış, yapmamam için uyarıyordu beni. Uyarırken bile bakışlarını dudaklarımdan ayırmamıştı ama.

"Efendim aşkım," diye fısıldadım etkileyici bir sesle.

"Pis herif." Titrek bir nefes alıp gözlerime baktı. "Sen insanı manyak edersin."

Sırıtarak sıcak nefesimi dudaklarına doğru üfledim. "Pes ediyor musun, söyle bakayım?" Onun az önce bana söylediğini tekrar etmiştim.

Kafasını yüzüme doğru eğdiğini görünce gülümseyip dudaklarımı aralayarak ona izin verdim. Dudaklarımızı birleştirdiğinde rahatlayarak derin bir nefes alıp vermiştim.

İşte öpüşüyorduk, ve ben kazanmıştım.

Zafer artık gerçekten benimdi.

Dudaklarımı yumuşakça öpse de boynumdaki kolunu iyice bastırmıştı boynuma. Ona karşılık verirken kolunu çekmesi için uğraşıyordum ama bir türlü izin vermiyordu.

Beni engellemek için bütün ağırlığını üzerime verdiğinde bacağımın üst kısmında hissettiğim sertlik ile gözlerim büyüdü.

Aniden gözlerine çevirdim bakışlarımı, o da bana bakıyordu zaten.

Göz göze geldiğimizde, fark ettiğimi kesinlikle anlamış olmalıydı. Geri çekilmeyeyim diye boşta kalan sol eliyle de ensemi kavrayıp kendine çekince itiraz etmeden ona izin verdim.

Korkup kaçacağımı falan sanıyorsa ciddi anlamda yanılıyordu.

Sabır sabır da bir yere kadardı yahu.

DÜŞMAN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin