Yirmi iki

8K 637 95
                                    

"Eren, ben diyorum ki sana bir tane Tiktok hesabı açalım."

"Of, saçmalama Alp."

"Niye öyle diyorsun?" Kaşlarını çatarak baktı
İlkay'a. "Benim kuzen saçma sapan videolar paylaşarak baya ünlendi, bir sürü para kazanıyor çektiği videolarla. Senin neyin eksik?"

"Ceyhun'dan mı bahsediyorsun? Evet, evet. Ben de takip ediyorum onu. Cidden salakça şeyler paylaşıyor ama aynı zamanda sarıyor da." Çağlar'ın onayını da alınca ciddi ciddi benim adıma bir hesap açma fikrini tartışıyordu onunla Alp.

"Hissediyorum, böyle böyle keşfedileceksin. Eğer bir seneye kalmadan albüm teklifi gelmezse ben de bir şey bilmiyorum."

Onlara gözlerimi devirerek baktım, ünlü bir arkadaşları olsun diye uğraşıyorlardı bu kadar ama benim eski hevesim kalmamıştı artık.

Hem.. para kazanma fikrini de rafa kaldırmıştım bir süreliğine.

"Eren," diyerek dirseğiyle kolumu dürttü İlkay. "Betül dakikalardır sana bakıp duruyor, sana bir şey demek istiyor galiba."

Refleksle gözlerim Betül'ün olduğu yere çevrilince gerçekten de bana bakıyor olduğunu görmüştüm. Göz göze geldiğimiz an elini kaldırarak bana 'gel' işareti yapınca kaşlarım çatıldı.

"Oo, yanına çağırmalar filan."

"Kes," diye tersledim onu. "Ben bir bakayım, bulurum sizi sonra."

"Tamam, tamam. Acele etme, vakit bol." Betül'ü alayla süzdükten hemen sonra ekledi. "Derse geç kalırım diye düşünme sakın, ben veririm sana notları."

Gözlerimi abartıyla devirerek ayağa kalktım ve beni beklediği merdiven başının oraya kadar yürüdüm. Ona yaklaştığımı görünce arkasını dönerek boş bir sınıfın kapısını açtı ve içeri geçmem için bana müsade etti.

"Bir sorun mu var," diye sordum, o kapıyı kapatıp yanıma gelirken. Ben, 'evet' veya 'hayır' cevabını beklerken o aniden hiç beklemediğim bir soru sordu.

"Bana karşı bir şey hissediyor musun?"

"Ne," dedim afallayarak. Bu da çok ani olmuştu ama? "Anlamadım?"

"Gayet iyi anladın." Sıkıntıyla nefes vererek kollarını göğsünde birleştirdi. "Aylardır beni gör diye çırpınmama rağmen beni hiç görmedin, Eren. Sonra birden bire, bir akşam birlikte bir şeyler içme teklifimi kabul ettin." Gayet sakin bir şekilde, tane tane anlatıyordu. "Beni eve bıraktığında, ayrılmadan hemen önce gayet güzel vakit geçirdiğimizi söyledin bana." Üzerine basa basa, "Sen söyledin," diye ekledi. "Sonunda gördün beni sandım, artık hislerim karşılıklı sandım. Öptüm de seni."

"Betül ben.." Suçluluk duygusu ağır basınca kendimi savunmak istemiştim ama elini kaldırarak konuşmama engel oldu.

"Sadece soruma cevap ver, açıklama yapmana gerek yok. Seni suçlamıyorum, her şeyi yanlış anlamış da olabilirim."

O geceden sonra onunla konuşmam gerektiğini aklıma not etmiştim ama Serdar'la olan olaylardan sonra tamamen aklımdan çıkmıştı. Hem zaten Betül de okula gelmemişti ki, onu görseydim hatırlardım.

Sahi.. Betül uzun zamandır okula gelmiyordu, değil mi? Kızın başını kendi dertlerimle şişirdikten sonra sanki onunla işim bitmiş gibi hiç 'nasılsın' diye yazmamıştım bile. Belki de ciddi bir şey olduğu için gelmemişti derse.

Şu an kendimi gerçek anlamda suçlu hissediyordum.

"Ben kahve teklifini kabul ettiğimde senin o buluşmayı yanlış anlayacağın aklımın ucundan bile geçmemişti, Betül. Kalbini kırdıysam özür dilerim, arkadaşça bir buluşmaydı sadece."

Alayla gülerek bakışlarını kaçırsa da hayal kırıklığı görmüştüm gözlerinde. Bana kendimi kötü hissettirmişti. "Tahmin etmiştim." Ardından kafasını ağır ağır aşağı yukarı sallayarak tekrar bana bakmıştı. "Tamam, dürüst olduğun için sağ ol. Ben de ona göre davranırım bundan sonra."

Sözlerini bitirdikten hemen sonra arkasını dönüp kapıyı açtı. "Özür dilerim.." diye mırıldandım arkasından ama o çoktan çıkmıştı bile.

Oflayarak saçlarımı çekiştirdim, benden hoşlandığını bile bile onun teklifini kabul etmemeliydim.

Onu umutlandırmıştım.

DÜŞMAN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin