Otuz iki

8.1K 823 409
                                    

Bir haftalık yokluğumun telafisi : upuzun bir bölüm 🤞

"Oha Eren, oha!" Koşar adımlarla arkadaşının yanına ilerleyen Alp, Eren'in elindeki bardağı hızla kendi eline aldı. "Sahneye çıkacaksın oğlum birazdan, ne halt yedin sen?"

Önündeki tüm boş bardaklara kısa bir göz attı Alp, sayılamayacak kadar fazla olduğunu görünce korkmadan edememişti. Tamam, Eren içmeye alışık olabilirdi ama abartmadığı sürece alışkındı sadece. Fazla kaçırdığında kendinden geçtiğini biliyordu.

"İyiyim ben, ver şu bardağımı."

Şu an kendinde olduğu pek söylenemezdi zaten. Eren onun elindeki bardağa uzanmaya çalışırken, izin vermeyerek elini arkasında sakladı.

"Yeter bu kadar, Çağlar'ı bulayım da hemen acı bir kahve ayarlasın sana. Bu halde sahneye falan çıkarmam seni." Şarkı söylemesinde sıkıntı olmazdı ama işin ucunda millete rezil olmak vardı. Yarın ilk iş Eren'in haberini yaparlardı, biliyordu. "Ayrılma bir yere, geliyorum ben hemen."

Alp Eren'in yanından ayrılırken, yanındaki barmene ona bir daha içki vermemesi gerektiği konusunda uyarmayı da ihmal etmemişti.

Eren oflayarak etrafına bakındı, kahve falan içmek istemiyordu ama yine de reddetmemişti onu, en azından birkaç dakika başında beklemeyecekti.

"Aaa," dedi serseri bir gülüşle. "Berna mı o?"

Bar sandalyesinden kalkıp yavaşça Berna'nın da bulunduğu kız grubuna doğru ilerledi ona selam verebilmek için.

"Aldattım, tamam aldattım ama keyfimden aldatmadım ya."

"Allah aşkına bunun ne gibi bir açıklaması olabilir, Betül?

Berna'nın tam karşısında oturan Betül'ü fark edince adımları duraksadı. Kaşlarını çatarak konuşmaya devam etmesi için bekledi, aldattığı kişinin Serdar olduğunu bildiği için merak etmişti.

"Serdar bu hayatta görüp görebileceğin en ilgisiz erkek. Çok bile dayandım ben ona."

Eren'e göre Serdar ilgisiz değildi, sadece ilişki konusunda sorumsuzdu. Her şeyi başkalarının yapmasını bekliyordu, bir nevi hazıra konmak istiyordu aslında. 'Olmazsa olmaz' kafasındaydı, çabalamak nedir bilmiyordu.

"İlgisiz erkekleri aldatmak diye bir kural mı var kızım? Böyle mi kandırıyorsun sen kendini?" Berna yüzünü buruşturarak konuştuğunda, yanındaki diğer kız kolunu dürterek onu susturdu.

"İlgisiz derken nasıl bir ilgisizlik?" Merakla sordu Betül'e.

"Ya işte.." Düşündü bir süre, o kadar çok şey yaşamışlardı ki hangisini anlatacağını bilemedi. "Mesela bizim görüşmelerimiz hep benim onu çağırmamla gerçekleşiyordu. Bir kere olsun 'Buluşalım mı Betül' diye sorduğunu hatırlamam." Duraksayıp devam etti. "Ya da mesela diyelim ki kavga ettik, ama böyle ayrılıklı kavgalardan. Benim haklı olduğumu ben de biliyorum, o da biliyor. Biz hep onun arkadaşları sayesinde zorla barıştırıldık, bir kez 'hatalıyım' deyip de özür dilemedi benden."

Dişlerini sinirle sıkarak gözlerini de sıkıca kapattı. Betül ile aynı kaderi yaşadığına inanamıyordu. Şaka gibiydi resmen.

Galiba Serdar'dan umudunu kesmenin vakti gelmişti, böyle bir adamla hayat geçmezdi çünkü. Serdar, hep aynı Serdar olarak kalacaktı.

Kendine bu kötülüğü yapmayacaktı. Bir adamın huyu değişmezdi ki, yedisinde neyse yetmişinde de öyle olurdu.

"Hah, burda mısın?" Alp birden karşısına çıkınca beklemediği için irkilmişti, dengesini kaybedip geriye doğru düşeceği an kolunu tuttu. "Ulan daha ayakta zor duruyorsun, iç çabuk şu kahveyi hadi. İki dakika son sıra sen de."

DÜŞMAN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin