17.Bölüm - Anne -

141 17 53
                                    

Büyük bir utançla geldim, şaka maka 1 sene olmuş yeni bölüm göndermeyeli ve ben Kirpi Gibi ile öyle bir derinliğe girmişim ki Bana Kendimi Ver tamamen aklımdan çıkmış.. Çok çok özür dilerim. Verdiğimiz ara hikayemizin sıcaklığından ve gidişatından hiçbir şey eksiltmeyecek söz veriyorum. Daha Zeynep ve Kerem'in görmediğimiz o kadar çok yönleri var ve anlatılacak o kadar çok hikayeleri var ki.. Özellikle Kerem'in.

Onlarca, yüzlerce okuyucuya gerçekten hedef koymadım hiçbir zaman. 1 kişi bile okumak istiyorsa ben buradayım ve burada olacağım.

Bölüm şarkısını bölüme uygun seçmek istedim, multimedyaya da koyacağım dinleyerek okursunuz. Özellikle dinlemenizi istediğim yerde size !!! uyarısını yapacağım.
Candan Erçetin - Annem

Keyifli okumalar diliyorum hepinize.

Kerem

Herkese hayatta sorulan bir soru vardır muhakkak. Anneni mi daha çok seviyorsun, yoksa babanı mı? O herkese dahil olmayan tek çocukluk geçirenler, çocuk esirgeme kurumunda büyüyenlerdir. Onların aileleri kendileri gibi yalnız olan çocuk arkadaşlarıdır, en ufak yanlışında kızan müdür-müdüreleridir, bakıcı ablalarıdır.

Anne demeyi bilmezler, baba demeyi de.. Okula başladıkları gün deli gibi heyecanla giderler ama dönüşleri o heyecanla olmaz. Her okul çıkışı aynı soru, neden benim annem-babam beni okuldan almaya gelmiyor?

Çocuk yuvasının kapıları onların çocuk çığlıklarına sağır kalır. Demir kapı onlar için hiç aralanmaz. Bayram yoktur, anneler günü yoktur, babalar günü yoktur. Doğum günleri.. Her ayın başında o ay doğan çocuklar için ortak pasta alınır ve biter.

İnsan kendine en büyük sözleri o duvarların arasında verir. Benim büyüyünce ailem olursa, asla bırakmayacağım ailemi. Çok güçlü olacağım, kimse beni üzemeyecek.. O sözler böyle böyle sıralanır gider.

Annesizlik, babasızlık.. Baba kelimesini de doyunca söylemedim ama hayatımda da hiçbir zaman eksikliğini çektiğim bir figür olmadı.

Ama annesizlik.. Bana göre annesizlik kapkara bir kuyu. İçinden çıkmaya çalıştıkça dibe çekildiğim.. Hayatım boyunca özlemini çektiğim tek kişi. Yüzünü görmemiş bile olsam özlemden burnumun direğini sızlatan o duyguyu bir tek hissettiren o kadınken, şimdi yeni bir kadın için de aynı şeyleri hissediyorum. Aileye seçmek böyle bir şey mi?

Şimdi saatlerdir bomboş bir şekilde baktığım denizin dalgalarının coşmasını, durulmasını izliyorum. Yanımda sevdiğim kadınla..

Kafamın içinde hâlâ uğuldayan 'annen hayatta olabilir' cümlesi.. Kalbimde yeşermeye başlayan umut kırıntıları.. Baba bildiğim adamın aslında babam olmayışına üzülmem mi gerekir bilmiyorum ama tam tersine bu duruma sevinmem..

Tutunduğum bu umut dalı olur da elimden kayıp giderse? Defalarca kez umut edip yenilen biriydim ama sanırım bu konuda yenilmeyi kaldıramam. O uçurumdan aşağı düşersem tüm kemiklerim kırılır evet ama artık Kerem diye biri kalmaz, bunu çok iyi biliyorum.

"Kereem, sen konuşmadıkça ben çok korkuyorum." zar zor gözlerimi çektiğim denizden başımı sağa çevirip sevdiğim kadına bakıyorum. Aksel'e hiçbir şey söylemeden çıktığım hastane odasından benimle beraber çıkıp, kendi arabasıyla beni bu deniz kıyısına getirdi.

Aslına bakarsak Zeynep ile birbirimizi o kadar da derinden tanımıyoruz. Ama ne bana iyi gelir, ne bana kötü gelir, neye kızarım, neye gülerim sanki harfi harfine anlatmışım gibi bilip beni deniz kıyısına getirmesine tebessüm ediyorum kahve gözlerine bakarken.

BANA KENDİMİ VER  - ZeyKer-Kde žijí příběhy. Začni objevovat