9.Bölüm: "Orada Konuşulan Orada Kalır Mı ?"

2.2K 181 96
                                    

Yüreğim son zamanlarda çokça olduğu gibi, o anı hatırlamamla tekrar pır pır etti. Gözümün önüne o utangaç hâli geldi ve ben gülümsedim. Ve hemen ardından gülümseyecek ne kadar çok şeye sahip olduğumu fark ederek şükürler ettim. Bugüne kadar elbette hiç şükretmiyor değildim. Ben her zaman Allah'a beni olduğum dinde, olduğum millette yarattığı için, sağlıklı olduğum, beni seven ve sevdiğim bir ailem olduğu, her gün karnım doyduğu ve daha birçok şey için şükrediyorum zaten. Fakat Ömer hayatıma girdiğinden beri, ben bir de onun varlığı için şükrediyordum. Onu benim gönlüme koyduğu için...

Hülyalı bir şekilde iç çektiğimde Begüm gözlerini devirerek bana baktı.

"Senin bu aşık hâllerinde hiç çekilmiyor."

Omuzlarımı silkerek üstümdeki elbiseyi düzeltip komodinimin üzerindeki saatimi aldım. Saatimi sol koluma taktıktan sonra çantamı da alarak aynadan kendime son bir kez daha baktım. Okula gideceğim için daha önce hiç bu kadar hazırlandığımı, üstelik hazırlanmak için uykumdan feda ettiğimi görmek emindim ki kardeşim için de bir ilkti. Çünkü ben, alarmım çalmadan uyansam bile yataktan kalkmayacak kadar prensipli bir insandım. İnsan-dım. Yani Ömer hayatıma girip, kendisine verdiğim değeri uykumdan bile öne koymama sebep olana kadar...

"Hâlâ inanamıyorum, seni bu hâllerde de mi görecektim ben ?"

Begüm, işaret parmağıyla gözünden akan hayali yaşları silerken ona omuzlarımı silkmekten başka bir tepki vermedim. Çünkü çok mutluydum ve canım hiç polemiğe girmek istemiyordu. Hatta bu yüzden olacak, bana alayla konuşan kardeşimin yanına yaklaştım ve yanaklarına büyük birer öpücük kondurdum.

Begüm iğrenmiş gibi yüzünü buruşturarak ellerini yanaklarını sarkıtacak kadar bir hırsla sildiğinde eliyle kapıyı gösterdi.

"Çok git kızım buradan! Çık git bak!"

Sanki yanaklarına bulaşan ve bir türlü gitmeyen bir şey bulaşmış gibi hâlâ ısrarla yanaklarını silmeye devam ederken, yüzünü yıkamak için olduğunu tahmin ediyordum, ayağa kalktı ve banyoya doğru ilerledi.

"Ne kadar yılışık bir şey oldun çıktın sen ya ? Hiç yaramadı bu aşk meşk işleri sana!"

Begüm söylene söylene girdiği banyonun kapısını çarptığında bu bile umurumda olmadı. Zira normal şartlarda, bu yaptığı hareketin ardından gidip o kapıyı başına geçirmek için ardından gidiyor olmam gerekirken ben saf saf sırıtıyor ve kapıya doğru seke seke ilerliyordum.

İçimdeki neşe beni bile aşıp etrafa taştığından, sabahın bu saatinde uyanarak bana anlamsız bakışlar atan annemin de yanaklarına birer öpücük bıraktım evden çıkmadan. Çünkü neden olmasındı ? Çünkü sevgi paylaştıkça çoğalırdı.

Evden çıktıktan sonra uçuk hareketlerime okula kadar ara vermeye karar vererek biraz olsun durulmaya çalıştım. Üstümü başımı düzelttim, kapattığım evin dış kapısını kilitleyerek bahçe kapısına ilerledim. Gözlerim görmek için can attığı simayı görebilmek için hemen karşıya döndüğünde, karşı evinde kapısının açıldığını fark ederek gülümsedim. Kapıdan önce Ömer, ardından yarı uyur yarı uyanık olan Ece çıkarken, Ömer'in de tıpkı benim gibi çoktan ayıldığını ve oldukça enerjik olduğunu fark ettim.

"Abi daha Necati amcaların horozu bile ötmedi! Bari o ötseydi!"

Ece'nin abisine karşı olan minik isyanı abisinin umurunda olmazken, Ömer kardeşini ikna etmekten uzak, bakışları bende,  Ece'ye hitaben konuştu.

"O da öter zaten şimdi abim, hem dinç oluruz erken kalkınca, fena mı ?"

Enerji saçan bir çift olmamıza karşılık, sanırım ikimizde kardeşlerimizden bu enerjilere çok olumlu geri dönüşler alamıyorduk. Fakat bu, olumsuz diğer her şey gibi yine çok umurumda olmadı.

Begonvil SokağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin