15.Bölüm: "Nasipti, Kısmetti, Bir Yerde Her Şey Kaderdi"

600 63 9
                                    

"Seni anan benim için doğurmuş canım, Hamurunu benim için yoğurmuş canım!"

Begüm'üm elindeki toz bezini sallayarak başını çektiği halay topluluğunun aksamaksızın artarak devam eden ritmi, Pelin ablanın çaldığı zılgıtlar ile iyice tavan yaparken tek derdim bu hengamenin sonunda serçe parmağımın hâlâ benimle olduğunu görmekti. Zira son birkaç dakikadır olması gereken yerde olduğunu hissetmemeye başlamıştım. Zaten yorgunluktan nereye çekilse oraya giden bedenim de gücünün son demlerindeydi.

"Allah rızası için beni artık bir salın... Ne olur, lütfen."

Kısık çıkan sızlanmalarım son ses çalan şarkının nakaratında kaybolup giderken dakikalar sonra nihayet yüzüme bakmayı düşünen bir insan evladı, ki bu insan evladı Pelin abla oluyordu, şarkının sesini ortamın havasına tezat bir şekilde usulca kıstı. Merhamet dolu bir ifade ile tebessüm ederek başını omzuna doğru eğdi. Belki de kendisinin de kısa zaman önce bu yorgunlukları atlatmasından sebeptir, yorgunluğumu yalnızca o fark etmişti. Diğerleri kendini oluşan ritme o denli kaptırmalarından sebep Pelin abla bana ilerleyip dibime girene kadar ne olduğunu anlamayamamıştılar bile.

"Ah kuşum benim, o kadar sinir stresin üstüne sabahtan beri bir de temizlik yapıyorsun. Üstelik akşama söz merasimin var."

Elimdeki beze uzanıp bezi vileda kovasına atarken ellerini sırtıma koyarak bedenimi merdivenlere yönlendirdi.

"Hadi git birkaç saat dinlen sen. Akşama yorgunluktan kahve yaparken ocağın başında uyuya kalıverirsin bak sonra."

Yüzümde oluşan minnet dolu tebessüm ile elimi koluna atarak hafifçe okşadım. Ve eminim ki benim içimden geçen tüm o minnet dolu hisleri, ifadeleri bakışlarımdan yüzüne söylemişim gibi anladı. Gözlerini ağırca bir kez açıp kapatarak benim gibi gülümsedi. Olanlar ve olacakların binbir türlü ihtimallerinden uykusuz geçirdiğim bir gecenin ardından yoğun bir tempo ile devam eden bu güne biraz olsun ara vermek çok iyi gelecekti.

Ayaklarımı yere sürüye sürüye merdivenleri çıkarken bedenim bir o yana bir bu yana salınarak ilerliyordu. Çünkü omuzlarımı dikip o merdivenleri çıkmaya dahi hâlim yoktu.

En nihayetinde biten basamakların ardından odamın kapısını görmem ile bir denizcinin karayı görmesi ile eşdeğer bir gülümseme yayıldı dudaklarıma. İşte, kapı aralığından görünen yumuşacık yatağım oradaydı. Benden sadece birkaç adım uzakta... Bedenim ulaşmaya çalıştığı hedefi karşısında görmenin gazıyla anlık bir enerji ile yüklenirken birkaç adımda odaya girdim. Başımdaki tülbenti çıkarıp yatağımın ucuna bırakırken bedenimi de yıkılırcasına yatağıma teslim ettim. Sanki tüm kemiklerim bu anı bekliyormuş gibi sızım sızım sızlarken başımı yastığıma gömdüm. Gözlerim büyük bir huşu ile kapanırken tek istediğim şey biraz uyuyup dinlenebilmekti. Biraz olsun uyuyabilmek ve içimdeki bu heyecan fırtınasını da biraz olsun dindirebilmek...

Uykuyla uyanıklık arasındaki o ince çizgide, kendimi tam uykuya teslim edecekken duvara çarparcasına açılan kapı irkilerek yerimde zıplamama sebep olurken gözlerim aniden açıldı. Hızlanan kalp atışlarım ise ne olduğunu idrak edebildiğinde ancak hızlanmayı kesmişti.

"Hiiiii! Bihter! Ne işin var senin o yatakta!"

Annem şok içinde avazı çıktığı kadar bağırırken bakışlarım korku dolu bir hâlden bezgin bir hâle büründü. Başım bıkkınlıkla geri yastığımla buluşurken annem bugünün önemine ithafen önü ardı kesilmeyen nedenlerini sıralamaya devam ediyordu. En nihayetinde çalışan süpürge sesi de bu nedenlere eklendiğinde yılgın bir kabulleniş ile başımı kaldırdım. Fakat olabildiğince derdimi yansıttığım bakışlarım annemin üzerinde gezinirken annem oralı olmak şöyle dursun kendini yaptığı işe kaptırmış gidiyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 04 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Begonvil SokağıWhere stories live. Discover now