8

4.8K 454 648
                                    

"Yeni asistan falan, hiç öyle bir değişiklik yaparsın diye düşünmemiştim."

Dedikten sonra, Hyunjin kahvesini dudaklarına yöneltmişti. Artık maske takmadığı için, mimiklerini Younghoon görebiliyordu.

"Değişiklik sayılmaz. Asistanım diğer şirkete işliyormuş, yani bizim şirketlerimiz hakkında bilgi sızdırıyormuş."

Büyük beden hemen gülüp kahveden yudum almış, ve geri yerine koymuştu.

"Ben kaç aydır söylüyordum, bana inanmadın'da kime inandın şimdi."

Alayla gülüp kitabına yöneltmişti gözlerini. Younghoon ise derin iç çekmişti.

"Kendim duydum."

Hyunjin bir şey demeden kitabını okumaya devam etmiş, Younghoon'da arkasına yaslanmıştı. Bir süre bu sessizliğin sonunda, kapı açılmış ve küçük bir çocuk, şirketin kapısından kafasını hafif içeri sokmuştu. Çokta küçük bir çocuğa benzemiyordu, genç birisiydi işte.

"Şey, merhaba??"

Çocuk hafifçe içeri bakınmış, Hyunjin ise tanımadığı yüz olduğu için kahvesini hafifçe masaya bırakmıştı.

"Yolunu mu kaybettin?"

"Yok. Ben... Younghoon'a bakmıştım'da."

Younghoon hızla ayağa kalkıp masadan dosyaları almaya başlamıştı. Büyük beden ise kaşlarını kaldırmıştı. Younghoon mu demişti o? Younghoon bey dememiş miydi?

"Younghoon?? Younghoon bey'e ne oldu?"

"Ben üzgünüm.. artık Younghoon bey-"

"Younghoon bey demene gerek yok."

Dosyalarla küçük çocuğun yanına ilerleyip, Hyunjin'e dönmüştü.

"Younghoon bey dememesini ben rica ettim."

"Rahatsızsanız, ben size patron diye hitap edeyim.."

Diyerek utangaç çocuk kafasıyla selamlamıştı. Hyunjin ise iki kaşını da havaya kaldırmıştı.

"Gerek yok. Hadi çıkalım biz, toplantı var."

"Peki ya, Hyunjin bey gelmeyecek mi?"

"Yok, onun sevgilisi hamile, evine gidecek. Onun yerine ben giriyorum."

Küçük çocuk hemen gülümsediği zaman, Younghoon aceleyle Hyunjin'e el sallayıp çıkmıştı. Belli ki Younghoon, bu yeni asistanını 'baya' çok beğenmişti.

--

Kapının ani açılması ile, Felix telefonu yüzünden indirip heyecanla kapıya bakmıştı. Gelenin Hyunjin olduğunu görür görmez ise ayağa fırlayıp, sevgilisinin yanına koşmuştu.

"Nerede kaldın saat geç oldu, çok bekledim..."

Direkt düşünmeden Hyunjin'e sarılmış ve gözlerini kapatmıştı, huzurla. Daha Hyunjin ceketini bile çıkarmamıştı. Çantasını yeni koymuştu masaya.

"Şşt, yavaş ol. Bebeğimizi inciteceksin."

Diyerek sarılmasına karşılık vermişti. Felix ise kaşlarını çatıp geri çekilmişti.

"Tek düşündüğün bebek mi?! İlişkimizi hiç umursamıyorsun, sanki."

"Öyle şey olur mu birtanem?? Ben de seni çok özledim, ama bebeğe karşı dikkatli olman lazım."

Elini saçlarına atıp okşamış ve öpmüştü. Felix ise yeniden ona sarılıp gözlerini kapatmıştı. Hyunjin onun bu haline bir şey demeden, ayaklarından tutarak kucağına almıştı. Felix'de, tereddüt etmeden ellerini boynuna sarmıştı.

Penumbra (Pyrrhic 2) / Hyunlix  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin