21

3.2K 328 368
                                    

"Anlıyorum ama tarihlerimiz uyuşmuyor."

Younghoon kapıyı biraz açıp Hyunjin'i gördüğünde, duyduğu sesle kapıyı biraz daha aralamıştı.

"Maalesef. Meşgulum."

Hyunjin Younghoon'u görür görmez içeri gelmesi için kaşlarını kaldırarak işaret vermiş, Younghoon ise anında girmişti içeri.

"Ben asistanımla zamanı ayarlarım. Şimdi bi' toplantıya girmem gerek, görüşürüz."

Telefonu kapatıp, Younghoon'a dönmüş ve tek kaşını kaldırmıştı ne oldu dermiş gibi.

"Kocanla bebişin geldi. Haber vereyim dedim."

"Nerede?"

Hyunjin telaşa kapılıp bilgisayarını ve dosyaları kapatmış ve meşgul şekilde sorusunu sormuştu.

"Şirketi geziyor."

"Çok yürümesin yoruluyor sonra. Hadi gidelim."

Younghoon kafa sallayıp kapıyı yeniden açmış, ve Hyunjin'in gelmesini bekledikten sonra ikisi de asansörle aşağı; büfe olan kata inmişti.

Felix elinde içeceği ile önünde duran renkli tabloyu inceliyordu.

"Felix?"

"Hyunjin!!"

Hyunjin, Felix'in adını çeker çekmez Felix mutlu mutlu arkasını dönmüş ve Hyunjin'e sarılmıştı.

"Ne yapıyorsun yine sen şirkette?"

"Seni merak ettim. Edemez miyim ki?"

Masum soruyla geri çekilip Hyunjin'e bakmış Hyunjin ise gülümseyerek kafasını iki tarafa sallamıştı.

"Edebilirsin. Hadi benim odama çıkalım, şu ameliyat gününü konuşuruz."

Küçük hızlı hızlı kafa sallamış ve önden asansöre doğru adımlamaya başlamıştı. Younghoon ise asansörün önünde beklerken, Felix'i görür görmez gülümsemişti.

"Yeğenime biraz zarar gelsin seni yolarım ha."

Felix Younghoon'a dil çıkarıp, önüne dönmüş ve asansörün düğmesine basarak gelmesini beklemişti. Hyunjin ise asansörün önüne gelir gelmez asansörün kapısı açılmıştı.

"Ee? Doktorun neler dedi Felix?"

"Bir şey demedi ki. Jinyong'a zarar falan gelmemiş, çok sağlıklı."

Hyunjin asansöre girmeden önce sorusunu sormuş, ardından ise Felix de içeri girmişti. Younghoon'da Hyunjin'in yanına durarak asansörün aynasına yaslanmıştı.

--

Önünde dosyalarla meşgul olan adamın keyfini yine kapı sesi bozmuştu. Bir şey demeden dosyanın sayfasını çevirmiş ve bir şeyler yazmıştı. Ama kapının ardından duyduğu şey ile keyfi daha fazla bozulmuştu..

"Efendim, Jihoon bey geldi."

"Becereksiz.. Gelsin."

Cümlesinin başlangıcını mırıldanıp son kelimesini bağırarak dediğinde, kapı açılmıştı. Jihoon kafası eğik şekilde içeri girmiş ve kaşları çatık olan adama bakmıştı.

"Sana güvenmiştim, Jihoon."

"Efendim-"

"Belki hamile saçmalığını bitirirsin diye düşündüm."

Jihoon'un sözünü kestiği zaman, Jihoon kafasını yeniden aşağı eğmişti.

"Birde kaybetmekle kalmayıp dayak yedin.. ne büyük saçmalık."

Yaşlı adam hemen cümlesinin sonunda alayla gülmüş ve elinde ki dosyayı kapatmıştı.

"Belli ki işi yine kendi adamıma emanet edeceğim."

"Hayır, efendim. Ben gerçekten-"

Yaşlı adam iç çektiği zaman Jihoon ağır şekilde arkaya doğru ilerlemişti.

"Jihoon. Ne kadar konuşursan, gözümden o kadar düşeceksin."

Jihoon bir şey demeden kapıya doğru adımlamıştı. Yaşlı adam ise adamlarından birini eliyle yanına çağırmıştı içeriye.

Aklında mükemmel bir planı vardı ve bu planı becereksiz birine emanet etmek istemezdi.

"Çocuğun ameliyatına kaç gün kalmış?"

"3 gün efendim."

Yaşlı adam canlı şekilde gülümseyip arkasına yaslanmıştı.

"Sana güveniyorum. Eminim her şeyi olduğu gibi yaparsın."

--

Bu bölüm kısa olabilir, ama sonra ki bölüm küçük bebişimizin doğumu🐙🐙

♥︎♥︎♥︎

Penumbra (Pyrrhic 2) / Hyunlix  ✔Where stories live. Discover now