32. Bölüm

17.6K 1.3K 875
                                    

HÖLLÖĞĞĞĞ KIZLAR

Nasılsınız?

UMARIM HEPİNİZ ÇOK İYİSİZDİR.

Beni soracak olursanız ufak bir tedavi sürecinden geçtim ama şu anda toparladım çok şükür. Sağlığın ne kadar kıymetli olduğunu bir kere daha deneyimlemiş oldum. Sizler de sağlığınıza çok dikkat edin lütfen.

(metabolizması zayıf olanlardanım)

Bu arada Momo kitabını mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Puntoları kalın olduğundan çok kolay ilerliyor. Tabii insanda yarattığı etki çok iyi olduğundan okumanızı tavsiye ediyorum.

Herman Hesse'den Sidartha yeni okumaya başladığım kitap.

870 ⛤ 750 yorum sınırımız olsun.

⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤⛤

Kalbimin taştan olduğunu iddaa eden birçok insanla karşılaşmış onlara çok zamanlarda hakta vermiştim. Oysa Sancak'a kırılsamda, kızsamda taşa dönüşmesini istediğim hiçbir duygu kırıntımı karartamıyordum.

Kızıl lekelerin olduğu gözlerine dökülmek istiyordum.

Bu mümkün müydü bilmiyorum ama günlerdir gözlerimi her kapadığımda onunlaydım. Ruhunu iliklerime kadar işlemiş olan adamın tüm sert duvarlarının darbelerini almak bile onu düşünmeme engel olamıyordu.

Sağ elimin yüzük parmağına taktığı papatyalardan yapılmış yüzüğe  tekrar baktım. Gerçekti. Sonra bir anda yakınlardan tanıdık bir kahkaha sesi duyuldu. Ayşe buradaydı. İki eliyle tuttuğu telefonu karnının hizasına indirdi. "Kız Gülseli, insan hiç ottan bir yüzüğe kanar mı?" dedi dolu dolu kahkaha atarak. "Ben de seni uyanık bilirdim. Hiç yakıştıramadım. Valla halama desem ki Gülseli ottan bir yüzüğe evet dedi diye 'Ben bile evet demem,' derdi."

Karşımda tüm yüklerinden kurtulmuş gibi gözüken Sancak ise Ayşe'nin söyledikleriyle şakağıma dudaklarını bastırdı. Bir kaç günlük sakalları tenime dokunurken ufak çiziklere neden olsada bunu bile özlediğimi fark etmemi sağlamıştı. "Ben çok beğemdim ama," dedim yeniden parmağımdaki papatyalardan oluşan yüzüğe bakarak. Değerli biri gibi hissettiriyordu. Bunu maddelerle değil duygularıyla hissettirsin istemiştim hep. Param olduğu müddetçe bir alyansa sahip olabilirdim ama beni sevebilecek bir Sancak'a yetecek bir para birimi olduğunu zannetmiyordum.

"Ben sana beğenir demiştim," dedi Sancak bilmiş bir eda takınarak. "Şimdi gidip yüzük alsam kabul de etmeyecekti evlenmeyi. Ama bak senin ottan dediğin yüzüğe evet dedi." Şimdiye dek almış olduğum en iyi kararmış gibi geliyordu bu soruya tüm yüreğimle evet demek. Sancak'a yaslanmış duran bedenimi geriye doğru çektim toparlamış olmanın verdiği güçle. Adelelerim spor yapmamanın cezasını hiç ısınmadan koşmaya başlayarak ödüyorlardı.

"Şu güzelim videoları anneme izletemiyorum ya ona yanıyorum," dedi Ayşe hayıflanarak.

Sancak sağ eliyle sol elimi kavradı sımsıkı. "İzlerler bir iki güne," dedi ferahça ve o anda kulaklarıma kordan bir ateş, yanaklarıma kulaklarımdan dağılan bir ısı yayılıyordu. Annemin, Feride Teyzenin ve Turgut Amcanın izleyecek olması korkutucu geliyordu.

"İzlemesinler. Ayıp olur. Ne derler sonra? Boşver boşver." Hızlı hızlı kurduğum kısacık cümlelerle ikiside bana baktı. Biraz mahremiyetten birazda utanıyor oluşumdan iki güne kadar falan izlemelerini isteyemiyordum. Kim bilir nasıl düşüneceklerdi?

"Ayıp! Tamam o zaman canlı izlerler ayıbı kalmaz," dedi Sancak cesur bir tonla. Bazı anlarda tam bir utanmaz olduğunu bilmeme rağmen bunu asla yapmayacağını bilmenin verdiği rahatlıkla başımı sallayıp yürümeye başladım. "Hı hı izlerler aynen."

Gül KOZASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin