1. Bölüm

68.2K 2K 879
                                    

Bir buçuk yıldır teröristlerin arasındaydım. Artık memleketimi ve üniformamı çok özlemiştim.

Çadırın kapısından Cahit'in sağ kolu Kamil girdi.

"Heval patron seni emretmiş gelesin hele."

Kamil son zamanlarda benden şüpheleniyordu. Çünkü ben geldiğimden beri bir buçuk yıldır bütün suikastler ve bomba girişimi hep engellenmişti. Tabi bu planların hepsini albaya ben haber veriyordum. Beni çatışmaya gönderdikleri zaman ise yalandan sıkıyor, ölümcül olmayan kurşun sıyırmaları şeklinde zarar veriyordum karşı tarafa. Tabi askerimize silah doğrulturken içim titremiyor değildi. Fazla sessiz kaldığımı farkedip cevap verdim.

"Tamamdır heval sen gidesin bende birazdan giderem patronun yanına."

(Şive yapmayı pek bilmiyorum ama elden geldiğince şiveli yazmaya çalışıyorum.)

Kamil çıkınca üstümü silkeleyip ayağa kalktım ve yavaş adımlarla çadırdan çıktım. Cahit'in çadırına geldiğimde durup derin bir nefes aldım ve içeri girdim.

"Hoşgelmişen Arjinim. Gel hele."

"Ne olmuştur patron önemli birşey yoktur?"

"Yoktur Arjinim. Yeni bir plan yapmışem. Seni de başına koyacam."

"Ne planıdır bu patron?"

Önümde bir harita açtı ve bu kampa yaklaşık 2 km uzaklıktaki mağarayı gösterdi.

"Esgerler bu mağarada saklandığımı sanırlar. Buraya baskın yapacaklar. Sizde onları tuzağa düşürüp bana getiresiniz."

"Tamamdır patron. Ben gidem de hazırlıkları yapayım."

"Yanına istediğin adamları al Arjinim sana güvenerem."

"Saol patron ben gidem o zaman."

Çadırdan çıkıp etrafa göz atarak hızlı adımlarla arkamızdaki dağın yamacına çıkmaya başladım. Yamacına geldiğimde buradaki büyük kayanın arkasına oturdum ve botumun içinden özel tuşlu telefonu çıkardım. Bu telefon özel olarak karargahla iletişim kurmak için vardı.

"Görev kod adı Gölge. Yuva duyuyor musunuz?"

"Yuva dinlemede."

"Arif albayla görüşmeliyim."

"Bağlıyorum...Ben Albay Arif Yazıcı dinliyorum."

"Albayım ** ** ** koordinatlarındaki mağaraya yapılacak olan baskın bir tuzak. Karargahta hain var yanlış istihbarat vermiş. Bir adam topluluğuyla askerleri yakalamam için beni gönderiyorlar. Ayrıca ifşa olmam an meselesi Cahit'in sağ kolu benden şüpheleniyor. Öldürürsem dikkat çekerim."

"Artık geri dönüyorsun gölge. Kampa askerleri gönderiyorum. Tüm dosyaları topla."

"Emredersiniz komutanım."

Telefonu yere atıp üstüne bastım. Kimse telefon kırıntılarını bulması diye yerden parçaları alıp yamaçtan aşağı fırlattım. Her parçası farklı yerlere dağıldı. Bende hızlı adımlarla etrafımı kolaçan ederek kampa geri döndüm. Çadırıma ulaşınca sessizce içeri girip yatağı kenara çektim. Kampa kabul edilip bu çadırda kalmaya başlayınca yatağın bulunduğu yerde küçük bir çukur açıp küçük bir depo yapmıştım kendime. İçine silahlarımı ve bombaları koymuştum. Açtığım çukurun üstüne koyduğum taşı kaldırdım ve hafifçe kazmaya başladım. Ortaya çıkan silahlarımı alıp belime taktım. Bombaları da elime alıp kumandasını cebime koydum. Yavaş ve sessiz adımlarla çadırımdan çıkıp heryere bombaları koymaya başladım. Allah'tan adamlar çatışma öncesi güç toplamak için yemek yemeye gitmişti. Bu yüzden önüme kimse çıkmadı. Bombaları yerleştirdikten sonra Cahit'in çadırına geldim. Kapıdan girdiğimde Cahit'in burda olmadığını gördüm. Hemen masasına gidip gerekli ve önemli dosyaları toplamaya başladım. Üstümdeki yeleğin içine koydum bulduğum dosyaları. Unuttuğum birşey var mı diye masayı gözlerimle tararken kilitli bir çekmece gördüm. Saçımdaki tel tokayı çıkarıp ucunu büktüm ve kilide soktum. Çekmeceyi açtığımda boş olduğunu gördüm. Ama ben bunu yermiyim? Hayır! Türk askeriyiz olum biz. Bunun gibi numaraları yutmayız. Çekmecenin içinde parmaklarımı gezdirmeye başladım. Çekmecenin köşesinde küçük bir boşluk bulunca parmağımı soktum ve ince tahtayı kaldırdım. İçinde bir dosya ve 2 tane flash bellek çıktı. Onları da yeleğimin içine koyduğumda bu iş bitmişti. Tam ayağa kalktığımda birden içeri Kamil daldı.

ARYA ~GERÇEK AİLEM~Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu