beş

927 147 113
                                    

"burası neresi?"

"burası benim özel alanım."

"çok hoş bir yer."

gerçekten çok hoştu. yüksekteydik, elbette dağ kadar büyük değildi burası ama tepe diyebileceğim kadar da küçük değildi. fakat tepe demeyi tercih ederdim. şu an bulunduğumuz yerden lunapark görünüyordu. dönme dolabın ışıkları uzaktan ayrı bir güzeldi. gökyüzünde uçuşan balonlar da vardı. büyük ihtimalle oyun oynamak isterken elinde ki balonu kaçırıp ağlayan çocuklarındı bu balonlar. yıldızları çok net görebiliyordum. yıldızları izlemeyi çocukluğumdan beri çok severdim zaten. ve burası bana oldukça iyi hissettirmişti. buranın yaz kış fark etmeden her mevsimde harika gözüktüğüne yemin edebilirdim.

"inanamıyorum taehyun. çok güzel bir yer burası." taehyun dediğime gülmüştü. ama bu sefer farklı olarak alaycı bir şekilde değil, samimi bir şekilde gülmüştü.

"biliyorum." biraz bekledikten sonra devam etti. "sence de çok rahatlatıcı bir yer değil mi?"

"evet!" demiştim heyecanla cevap verirken. bundan sonra ben de buraya sık sık gelecektim.

yere oturduğumuzda bacaklarımı kendime doğru çekmiştim. taehyun ise ayaklarını uzatıyordu. cebinden sigara paketini çıkarıp bana uzattı. sigara içtiğini bilmiyordum. bu yüzden şaşırmıştım. açıkçası beklemiyordum da.

"yok hayır kullanmıyorum ben." diyerek reddetmiştim. o da omuzlarını silkerek yakmıştı kendine bir tane.

içine çektiği dumanı geri verirken konuştu. "buraya başka kimseyi getirmedim. şanslı hissetmelisin."

gülümseyip kafamı sallamıştım. "kai ya da soobin? onları da mı getirmedim?" diye sormuştum.

"hayır."

"neden?"

"bilmem." demişti kısaca.

çimenlere uzanıp yıldızları izlemeye başlamıştım. hepsi parlıyordu. aynı şu an parıl parıl parlayan taehyun'un gözleri gibi. surat ifadesi donuktu. sert ve tepkisiz gözükse de gözleri tam tersiydi. taehyun'un suratına, mimiklerine meydan okurcasına parlıyorlardı.

"aslında seninle iyi anlaşabilirdik. ama her şeyi sen mahvettin." demiştim aniden ve yıldızları izlemeye devam ederken.

"gerçekten sinir bozucu duruyordun. yalandan sinsi sırıtmalarını fark etmediğimi mi sanıyorsun?" demişti o da.

"çünkü sen de öyle sırıtıyordun!"

cevap vermemişti. "bana seni aldatan eski sevgilinden bahsetsene." demiştim. hiç düşünmeden bir anda soruvermiştim. sonrasında da onu rahatsız ettim mi diye düşünerek gerilmiştim biraz.

"bu konu hakkında konuşmayı sevmem." ona döndüğümde derin nefes alıp konuşmasına kaldığı yerden devam etmişti. "ama biraz bahsedebilirim sanırım."

kafasını yıldızlara çevirip anlatmaya başlamıştı. "iki sene önceydi. herkesten ayrı yere koymuştum onu. o kadar çok seviyordum ki. her zaman güvendim ona. birinci yılımıza gireceğimiz gün evine gittim. sürpriz yapacaktım ona. ama asıl sürprizi o yapmıştı. yakın arkaşlarımdan biriyle basmıştım onu." 

sustuğunda "beni neden ona benzetiyorsun? ben öyle kötü biri miyim?" demiştim.

"hayır tabii ki değilsin. ama davranışlarınız benziyor. mesela şaşırdığında ki sevimli surat ifaden, utanınca domatese benzemen bilmiyorum anımsatıyorsun sadece."

anladım der gibi kafamı sallamıştım. "ismi neydi?" demiştim merakıma engel olmayarak.

"minjoon."

"oha gay misin?"

"beomgyu mal mısın? öpüştük ya biz seninle. gay olmasam niye bir erkekle öpüşeyim ki?"

"doğru." demiştim gülerken.

bana dönerek "sen bahset." demişti. 

"benim de bir sevgilim vardı. ismi jeongin'di. benden sıkıldığını söyleyip ayrıldı. duyduğuma göre yurt dışına taşınmış. amerikadaymış." sustum. kısa bir süre sessizlik oldu. 

"yani ikimizde dertliyiz." 

"öyleyiz." ayağa kalkarken söylemiştim bunu. gidip taehyun'un yanına oturmuştum. "seninle bunları konuşacağım aklıma gelmezdi. ne ara yakınlaştık biz?" demiştim.

"bu geceye özel diyelim. ben hala sevmiyorum seni."

"ben sana bayılıyorum."

"biliyorum." demişti kendinden emin sırıtışıyla. bende koluna vurarak itmiştim onu. 

uzun bir süre orada oturup sohbet etmiştik. her şey hakkında konuşmuştuk neredeyse. arada eski sevgililerimize sövüyor sonra sohbetimize devam ediyorduk. çok eğleniyorduk. taehyun ile iyi anlaşacağım aklıma gelmezdi doğrusu. daha birkaç saat önce ondan nasıl nefret ettiiğimi anlatıtordum. fakat şu an oturmuş iki yakın arkadaş gibi gülüşüyorduk.  orada konuşarak tam bir buçuk saat geçirmiştik. ve taehyun mayışmaya başlamıştı bile. aynı şekilde bende. saate bakmamıştım ama epey geç olduğunu biliyordum. ikimizi de uyku bastırmıştı.

biraz sonra kafasını omzuma yaslamıştı. ve iyice yerleştirmişti kafasını. yumuşacık saçları boynuma temas ediyordu. burnuma, ciğerlerime şampuanının kokusu dolmuştu. çok hoştu. aynı şu anımız gibi. şu an bulunduğumuz bu durum gibi. gerçekten kendimi taehyun'a yakın hissetmiştim. elbette bir gecede onunla tüm sorunlarım çözülmeyecekti. ama aramızda ki en sert buzları erittiğimizi düşünüyordum. en azından benim açımdan öyleydi. 

kafasını kaldırıp gözlerime baktı. bir şey söylemek istiyor gibi duruyordu. ben de konuşmasını beklediğimi belli eden bakışlarla ona bakıyordum. sadece "her neyse." demişti gözlerini benden çekip yere dikerek. gel de şimdi meraklanma.

"ne her neysesi? söyleyeceksin değil mi?" demiştim tek kaşımı kaldırarak. 

yeniden gözlerimiz buluştuğunda gergin bir şekilde derince nefes almıştı. "seni öpebilir miyim?" 

sorduğu soruyla kalakalmıştım. hareket etmiyordum. konuşmuyordum. ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum çünkü. karşımda ki kişi düşmanım olarak nitelendirdiğim biriydi. bir gece de fazla samimi olmuştuk. ve şimdi beni öpmek istediğini söylüyordu. cevap vermedim yerde duran ceketimi aldım ve ayağa kalktım. "iyi geceler." deyip eve gitmek için adımlamıştım sadece. sorduğu sorudan kaçmıştım yani. çünkü bu sorunun cevabını bende bilmiyordum.

o da arkamdan kısık bir ses tonuyla iyi geceler demişti. fakat kısık olmasına rağmen duymuştum. bol düşünceli bir yoldan sonra kendimi yatağa atmıştım. ve kafası karışık bir şekilde uykuya dalmıştım. 



ben yine bolumu begenmedim ve once ki bolumlere gore kisa oldu ya

hepinize sevgilerimi iletiyorum umarim yazdiklarim hosunuza gidiyodur iyi geceler ya da sabah, oglen, aksam okuyorsaniz gunaydinlar  tunaydinlar iyi aksamlar dilerim

 bir de hayalet okuyucular oy verseniz cok iyi olur okuyosunuz oy vermiyosunuz ne kadar ayip :(

limerence | taegyu Where stories live. Discover now