on sekiz

556 76 90
                                    

yatağımda uzanmış yaklaşık yirmi, otuz dakikadır tavanımla bakışıyordum. en son taehyun bunu telafi edeceğiz deyip gitmişti ve ben ne zaman telafi edeceğimizi düşünüyordum. bu aralar taehyun'a biraz fazla takmıştım. neden olduğunu bilmiyordum ama sürekli aklımdaydı. bunun sebebini duygusal bir şekilde yorumlamak istemiyordum. yavaşça yattığım yerden doğrulmuş ve telefonumu elime almıştım. içimden gelen bir istekle hiç düşünmeden, hiç beklemeden taehyun ile olan sohbet kutucuğumuza girmiştim.

-

beomgu
taehyun
telafi edecegiz demistin ya
ne zaman buluscaz
yani yanlis anlama sonucta ben yogun bi insanim planlarimi ona göre ayarlicam

taehyun
bilmez miyim
o zaman bu aksam musaitsen bizim eve gelin

-

söylediği şeyi kabul etmiştim. diğerlerine de haber vermiştik. onlar da müsaitti.

içimde ki garip heyecanla akşam olmasını bekliyordum. o sırada duşa girecek ve ne giyeceğime karar verecektim. aslında ben kombinimi zaten dün geceden ayarlamıştım bile ama böyle ufak detayları bilmenize gerek yok tabii.

duştan çıktıktan sonra saçlarımı kurutmuştum. son kez aynaya baktığım zaman menun bir şekilde telefonuma uzanmıştım. yeonjun'la birlikte gidecektik taehyun'un evine. bu yüzden yeonjun'a hazır olduğum ile ilgili bir iki cümle kurup telefonu kapatmıştım. dolabımdan da kıyafetlerimi çıkarmış ve giymiştim.

yeonjun'la kararlaştırdığımız gibi önce buluşmuş sonra da beraber taehyun'a gitmiştik. biz geldiğimizde kai ve soobin çoktan gelmişti. hepsiyle tek tek selamlaştıktan sonra oturmuştuk.

taehyun bana karşı normaldi. yani her zamanki gibi davranmasından bahsediyorum. ama ben aynı şekilde yaklaşamıyordum. sebebini henüz söyleyemiyoruz maalesef.

evde kimse yoktu. bu da daha çok eğleneceğimiz anlamına geliyordu. taehyun mutfağa gitmiş ve elinde içeceklerle geri dönmüştü. sadece birer bardak bira vardı. ve daha fazlasına izin vermeyeceğini söylemişti. sarhoş olup geceyi mahvetmek istemiyor sanırım demiştim içimden. bende zaten aynı fikirdeydim.

biralarımızı içip sohbetler ediyorduk. "hadi oyun oynayalım." demişti yeonjun hevesli bir şekilde yerinde kıpırdanırken.

"ne oynayacağız?" diyerek karşılık vermişti kai.

"doğruluk mu cesaret mi oynamalıyız bence."

"siktir git be! çocuk muyuz biz? cama çıkıp mal diye bağırmaca görevleri mi vereceğiz birbirimize?" demiştim sitem ederek.

"hayır gerizekalı. bu oyunu yaşın ilerledikçe oynarsan zevkli oluyor. sen ne anlarsın ki!"

"tamam oynayalım." demişti soobin. sırayla diğerleri de onay vermişti. kısacası benim fikrimin pek bir önemi yoktu.

eline su şişesini alıp tam ortaya koymuştu taehyun. "ağzı sorar, götü cevaplar."

"ne? ağız neresi götü neresi?"

"mal mısın ucu ağız arkası göt işte."

"başlıyorum."

limerence | taegyu Where stories live. Discover now